2 çocuğun öldürülmesi davasında 3 polise beraat

2 çocuğun öldürülmesi davasında 3 polise beraat

Diyarbakır'da çocuk yaştaki Enes Ata ve Mahsun Mızrak'ın gaz fişeğiyle öldürülmesi davasında yargılanan 3 polis beraat etti.

Diyarbakır’da 2006 yılında çıkan olaylarda polisin attığı gaz fişeklerinin vücutlarına isabet etmesi sonucu yaşamlarını yitiren 8 yaşındaki Enes Ata ve 14 yaşındaki Mahsum Mızrak’ın ölümüyle ilgili davada yargılanan 3 özel harekat polisi hakkında beraat kararı verildi.

28 Mart 2006’da Diyarbakır’da PKK’lilerin cenaze töreni ardından başlayan olaylarda polisin attığı gaz fişeklerinin isabet etmesi sonucu hayatlarını  kaybeden 8 yaşındaki Enes Ata ve 14 yaşındaki Mahsum Mızrak’ın ölümüyle ilgili davanın karar duruşması Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Olaydan 4 yıl sonra başlayan ve 12 yıldır devam eden davada savcı “Olası kast sonucu ölüme neden olmak” suçundan ömür boyu hapis cezası istemiyle yargılanan özel harekât polisleri H.A, N.Ö. ve B.Ö’nün beraatini istedi.

Duruşmada söz alan Enes Ata’nın babası Selamettin Ata, savcının mütalaasına tepki gösterdi.

BENİM ŞİKAYETİM VAR HEP SÜRECEK

Enes Ata’nın babası  Selamet Ata  “Oğlum 8 yaşında iken katledildi. Benim beraatlere karşı itirazım var ve şikayetim sürüyor. Hep de sürecek” dedi.  Mahsum Mızrak’ın babası Hasan Mızrak ise  oğlunun vücudundan çıkan fişeğin kaybedildiğini hatırlatarak “Davada bilerek ve isteyerek deliller kaybedilmiştir. Ben bu mütalaayı kabul etmiyorum” dedi. 

İHD Diyarbakır Şubesi Hukuk Komisyonu üyesi ve Enes Ata ailesinin avukatı Abdullah Zeytun, soruşturmayla ilgili çok sayıda delilin kaybedildiğini hatırlattı ve adli emanette gaz fişeğinin kaybedilmesi ile ilgili takipsizlik kararının kendilerine tebliğ edilmediğini söyledi.

Zeytun, “O tarihlerde 5 çocuk 10 kişi yaşamını yitirdi. Etkin soruşturma yürütülmedi. Biz kolluğun müdahaleci etkenleri doğrultusunda delillerin kaybedildiği düşüncesindeyiz. Otopsi sırasında elbiseler, gaz fişekleri emanette iken 2015 de kaybedildiği belirtildi. Adli Emanetteki deliller bizce memurlar ve kolluk tarafından kaybedildi. Sanığın polis olması ve delillere ulaşır olmasından deliller kaybedilmiştir. Ayni şekilde elbiselerde atış mesafesini belirlenebileceği için kaybedilmiştir. Polislerin telsiz kayıtları ve içerikleri ile ilgili mahkeme talepte bulunmuştu. Ve bunun da imha edildiğini gördük. Bunlar tesadüf olamaz. Delillerin değiştirildiği dosyalarda sanıkların polis olması tesadüf olamaz. AİHM kararlarında da kolluğun adli makamlarca korunduğu belirtiliyor.”

Avukatların beyanlarının ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti 3  özel harekat polisi hakkında “Suçun sanık tarafından işlenmediğinin sabit olması” gerekçesiyle beraat kararı verdi.