7 köyü içine alan bölgeye 6 ayrı maden ocağı ruhsatı verildi!

7 köyü içine alan bölgeye 6 ayrı maden ocağı ruhsatı verildi!

Tire’de 7 köyü içine alan bölge için verilen 6 ayrı maden ocağı ruhsatına yöre halkından tepki geldi. Yöre halkı ve köy muhtarı, maden ocaklarının faaliyete geçmesi durumunda iki köyün de haritadan silineceğini söyledi: “Bu ormanlar akciğerlerimiz. Ciğerimizi söktürmeyeceğiz. Sonuna kadar direneceğiz.”

İzmir’in Tire ilçesinde yedi köyü de içine alan bölge için altı ayrı maden ocağı ruhsatlandırıldı. Bu ocaklardan mermer çıkarılması planlanıyor ama bölgede mermer rezervi yok denecek kadar az. Köylüler ormanların yok edileceği için maden ocaklarına karşı çıkıyor.

Yöre halkı ve köy muhtarı, maden ocaklarının faaliyete geçmesi durumunda iki köyün de haritadan silineceğini söyledi: “Bu ormanlar akciğerlerimiz. Ciğerimizi söktürmeyeceğiz. Sonuna kadar direneceğiz.”

Daha önceki yıllarda aynı bölgede jeotermal şirketler yüzünden doğal hayat yok olmanın eşiğine gelmişti. Kovanlar dolusu arı zehirlenmiş, sadece bir ay içinde yüzlerce zeytin ağacı kurumuş ve derelerden su içen koyunlar ölmüştü. Tire Başköylüler, İmamköylüler, Kızılcaköylüler ve Yılmazköylüler kadınların öncülüğünde birleşip jeotermal şirketi köyden kovmuşlardı.

Altı maden ocağı yaklaşık olarak 200 hektarlık bir sahayı kapsıyor. 106 hektarlık alan için şu anda Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) başvurusu var. Daha sonra ruhsat sahası 200 hektarlık alana kadar genişletilecek.

Diken’den Ayşegül Kasap’ın haberine göre; köy halkının baskısından sonra valilik, ‘ÇED gerekli’ raporu verdi ve dosyayı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na devretti. O zaman yapılması planlanan maden sahasının alanı 24,9 hektardı. Ancak bakanlık dosyayı aldıktan sonra maden sahası alanını 106 hektara yükseltti. Bu, bölgeden çıkarılması beklenen mermer miktarını değiştirmiyor. Yani 24,9 hektarken de 106 hektarken de çıkarılacak mermer, 50 bin ton blok.

Bu nedenle köy halkı maden sahası alanının yaklaşık beş kat artırılmasına, yani daha fazla ormanlık alanın yok edilecek olmasına tepkili.

Küçükkale köyünde yaşayan Mehmet Kaya, geçimlerini etkileyecek maden sahalarına karşı olduklarını söyledi: “Siz ciğerinizin yarısının kapanmasını ister misiniz? Tire ve çevresinde buradan başka orman yok. Doğma büyüme bu köylüyüm ben, 66 yaşındayım. Biz şu an direniyoruz, engellemek için elimizden geleni yapıyoruz. Hukuki yollarla hakkımızı aramaya çalışıyoruz. Geçim alanlarını da etkileyecek. Ormanla iç içe bir sürü zeytin bahçeleri var. Burası zaten ‘orman köyü’ diye geçiyor. Ormanda yaşıyoruz zaten.”

‘BİZİM TOPRAKLARIMIZDA MERMER YOK’

Köy muhtarı Nurettin Aydın da şu ifadeleri kullandı: “Bizim 1 kilometre ötemizde zaten bir taş ocağı var. Üzümler köyü ve bizim köyümüzün yarısı toz içinde. Yaşamımız daha zorlaştı. Şimdi bunları da açarlarsa biz tamamen iki ocağının arasında kalacağız. Bunlar mermer ocağı olarak giriyor ama bizim topraklarımızda mermer yok. Tozdan çamaşır bile kurutamıyoruz. Ocak açılınca köy boşaltılmak zorunda da kalınabilir.“

‘ZATEN TİRE’YE KADAR ORMAN KALMADI’

Köy muhtarı, sağlık sorunlarının başlamasından endişeli: “Akciğer sorunları, astım hastalıkları başlayacak. Şu anda benim köyümde 35 hane yazlıkçı var. Dışardan geldi bunlar. Neden geliyorlar? Buraya çam havası, temiz hava diye geliyorlar. Burayı tahrip ettikten sonra hiç kıymeti yok ki. Zaten Tire’ye kadar böyle bir orman kalmadı.”

‘CİĞERİMİZİ SÖKTÜRMEYİZ, DİRENECEĞİZ’

Köylülerden Necmettin Can ise şöyle dedi: “Bu dağımızın güzelliğini gelip görseniz… İnsan olan herkes karşı çıkar. Buralar akciğerlerimiz. Ciğerimizi söktürmeyiz. Sonuna kadar direneceğiz.”

‘ÇOCUKLARIMIZIN YAŞAMINI ALACAKLAR’

Köy sakinleri, ‘Halkın Katılım Toplantısı’na izin vermedi: “Biz köylüyüz, tutanaklarda yazılı süslü lafları bilmeyiz. Doğa, hava, toprak için mermer ocaklarını istemiyoruz.”

Bilgilendirme toplantısına platinli ayağıyla katılan 86 yaşındaki ‘Kartal’ lakaplı Büyükkaleli Gülser Ana, tepkisini şu sözlerle dile getirdi: “Gelmesinler, istemiyoruz, çocuklarımızın yaşamını alacaklar, biz kendi kendimize yeteriz, bizi parayla kandırmasınlar, biz para pul istemiyoruz.”

‘İKİ KÖY HARİTADAN SİLİNİR’

Tire Kartaldağı Platformu Sözcüsü Zeynel Aydın da maden ocaklarının ormanları yok edeceğinin altını çizdi: “Muhtarın da söylediği gibi bize kuş uçuşu 1 kilometre uzaklıkta maden ocağı var. O maden ocağının dibinde başka bir köy var. Yoğun bir şekilde madenin etkisi altında. Biz de etkisi altındayız. Şimdi buraya da bir maden ocağı açılırsa bu iki köy haritadan silinir.”

‘İNSANLAR GEÇİNME DERDİYLE KÖYÜNE DÖNMEYE BAŞLADI’

Aynı zamanda köyde de yaşayan Aydın şöyle devam etti: “İkinci bir ÇED dosyası da Büyükkale köyünün üzerinde. O köyde 2 binden fazla nüfus var… Orası da bu bölgenin en çok göç alan yerlerinden birisi. Şimdi siz böyle bir doğal güzelliğin ortasına böyle bir çirkinlik abidesini yapıştırırsanız bu köyler artık göç vermeye başlar. Ben bu köye geleli beş yıl oldu. Şehirden geldim. Benim gibi 35 aile var burada dışardan gelen. Bizim köyümüzde şehre giden insanlar da şehirde yaşadıkları sıkıntılardan sebep artık yavaş yavaş köyüne, baba ocağına, yıkık dökük evini tamir edip geçinme derdiyle dönmeye başladı. Yani bizim köyümüz tersine göç almaya başladı.”

ZEYTİNLİKLER MADEN SAHASINA SIFIR NOKTASINDA

Maden ocağıyla beraber tarım bahçeleri ve zeytinlikler tehdit altında: “Bu maden sahaları zeytinliğe sıfır noktasında. Yasa var ortada, çember çizdiğinizde ‘3 kilometre içerisinde bir şey yapamazsınız’ diyor yasa. Bizim zeytinliklerimiz sıfır noktasında. Bizim bu sıfır noktasında çıkan zeytinyağı, tartışılmaz derecede kaliteli. İncir bahçeleri var. Bahçecilik yapıyor insanlar, hayvancılık yapıyorlar. Tire sütün en büyük süt potansiyeli bu dört köyden çıkıyor. Yarın o hayvanlar da bu havayı soluyacak. Burada tamamen artık muhtarın dediği gibi köylerde yaşanmaz hale gelecek ve terk edilmiş köyler olacak.”

AMAÇ MERMER DEĞİL, İNŞAATTA KULLANILACAK TOPRAK

Hatta mermer için girilecek bölgede rezervler neredeyse yok denecek kadar az: “Mermer başka yerden çıkarılabiliyor. Olay zaten orada. Burada mermer yok. Burada mermere ulaşıncaya kadar yıllık 1 milyon 215 bin ton toprak çıkartacaklar. Bunların derdi o toprak. O toprağı satacaklar. ‘Aslında o toprağı sahanın rehabilitasyonu için kullanacağız biriktireceğiz’ diyorlar ama o toprağı satıyorlar. Öbür maden bunu yapıyor şu anda.”

Toprak inşaat sektörüne dolgu malzemesi olarak kullanılması için satılıyor.

VALİLİK ‘ÇED GEREKLİ’ DEDİ, BAKANLIK MADEN SAHASINI BEŞ KATINA ÇIKARDI

106 hektar alan içerisindeki mermer kapasitesi ise şöyle: “Sahanın ilk başvurusu 24,9 hektardı. Halkın tepkisinden sonra valilik gerekli incelemeler yaptı ve ‘ÇED gereklidir’ diyerek dosyayı bakanlığa yolladı. Ama bakanlığa gittikten sonra o 24,9 hektarlık saha 106 hektara çıktı. Ve kapasite aynı. Yani ilk 24,9’da 50 bin ton blok mermer, yıllık yaklaşık 450 bin ton da toprak çıkıyor, 106 hektarda da. Aynı rezerv. Biz de diyoruz ki 24,9 hektardan bu kadar rezervi çıkartacaksanız niye 106 hektara kazı yapıyorsunuz?”

‘DEVLETİN 3 MİLYONA İHTİYACI VARSA YATIRALIM, ORMANIMIZI BİZE BIRAKSIN’

Aydın ormanlarını korumak için her şeyi yapmaya hazır olduklarını söyledi: “7 milyon liralık bir proje bedeli var. ‘Kamu yararı var burada’ diyorlar. Kamu yararıyla alakası yok. Devletin kasasına ağaçların kesim bedeli olarak 3 milyon lira giriyor. Biz de diyoruz ki bu 3 milyon liraya dört köy kampanya açıp devlete yatıralım. Devletin bu 3 milyon liraya ihtiyacı varsa biz yatıralım, devlet de bizim ormanımızı bize bıraksın. ‘Sahipsiz değil burası’ diyoruz. Burada kamu yararı değil kişisel bir rant var.”

DAHA FAZLA