Af Örgütü: ‘Terörün finansmanının önlenmesi kanunu’ sivil toplum üzerinde ‘caydırıcı etki’ yarattı

Af Örgütü: ‘Terörün finansmanının önlenmesi kanunu’ sivil toplum üzerinde ‘caydırıcı etki’ yarattı

Af Örgütü’nden yapılan açıklamada, Aralık 2020'de “terörün finansmanının önlenmesi” adı altında kabul edilen 7262 Sayılı Kanun’un, kâr amacı gütmeyen birçok kuruluşun önemli faaliyetlerini engelliyor veya durduruyor, diğer yüzlercesinin de meşru çalışmalarını zayıflatma tehlikesi oluşturduğu kaydedildi.

İleri Haber

Uluslararası Af Örgütü'nün yeni araştırmasına göre, Türkiye'nin büyük bir hızla meclisten geçirdiği, terörün finansmanının önlenmesi hakkındaki aşırı sert kanun, sivil toplum üzerinde daha şimdiden caydırıcı bir etki yarattı.

Mali Eylem Görev Gücü'nün (FATF) Ekim ayında gerçekleştireceği ve Türkiye'nin değerlendirileceği toplantı öncesinde Uluslararası Af Örgütü, FATF’a, yeni yasanın FATF standartları ve Türkiye'nin uluslararası insan hakları yükümlüklerine eksiksiz şekilde uymasını zorunlu kılma çağrısı yaptı.

Af Örgütü’nden yapılan açıklamada, Aralık 2020'de “terörün finansmanının önlenmesi” adı altında kabul edilen 7262 Sayılı Kanun’un, kâr amacı gütmeyen birçok kuruluşun önemli faaliyetlerini engelliyor veya durduruyor, diğer yüzlercesinin de meşru çalışmalarını zayıflatma tehlikesi oluşturduğu kaydedildi.

‘KURULUŞLAR ÜYELERİNİ KORUMAKTA ZORLANIYOR’

Uluslararası Af Örgütü'nün araştırmasında şu tespitler yer aldı:

Yeni kanunun olumsuz etkileri insan hakları savunucularını ve LGBTİ+ hakları, kadın hakları, engelli hakları ve çevre hakları dahil çok çeşitli konularda çalışmalar yapan diğer kişileri destekleyen kâr amacı gütmeyen kuruluşlar tarafından daha şimdiden keskin bir şekilde hissediliyor. Bu kuruluşların bazıları, örneğin çeşitli biçimlerde internet üzerinden kaynak geliştirmek gibi bazı faaliyetlerini durdurdu; diğerleri ise üye kazanmak veya üyelerini korumak ve insanları yönetim kurullarında görev almaya teşvik etmekte zorluklar yaşıyor.

Diğer kâr amacı gütmeyen kuruluşlar, fon kaynaklarını külfetli denetim yükümlülükleri üzerinden gereksiz yere daha da kapsamlı incelemeye maruz bırakabileceği için uluslararası kuruluşlarla işbirliği yapmaya son verdi.

‘DERİN BİR CAYDIRICI ETKİYE YOL AÇACAK’

Kanun, yeterli ve etkili yargı güvenceleri olmaksızın yönetim kurulu üyeleri ve çalışanların görevlerinin askıya alınmasına ve kuruluşların kapatılmasına izin veren hükümler içeriyor. Yeni kanun, askıya alma uygulamalarını "geçici" tedbirler olarak tarif etse de Türkiye'deki terör kovuşturmaları genellikle yıllarca sürmektedir. Kişilerin sivil toplum çalışmalarının uzun süreler boyunca askıya alınması başlı başına cezalandırıcı bir uygulama olabilir ve toplumun genelinde derin bir caydırıcı etkiye yol açacaktır.

‘SİVİL TOPLUMA CAYDIRICI ETKİ YARATTI’

Uluslararası Af Örgütü Avrupa Bölgesel Ofisi Direktörü Nils Muižnieks konu hakkında yaptığı açıklamada, "Daha dört ay önce, terörün finansmanıyla mücadele bahanesiyle meclisten geçirilen bu tuhaf kanunun, halihazırda kuşatılmış haldeki sivil toplum örgütleri üzerindeki baskıyı artırabileceği uyarısında bulunmuştuk ve öyle de oldu. Bu kanunun yarattığı caydırıcı etki her yönüyle açıkça görülüyor" dedi.

‘TÜRKİYE’NİN CEPHANELİĞİNE YENİ BİR SİLAH DAHA EKLENDİ’

Muižnieks sözlerini şöyle sürdürdü:

"Son bulgularımız Türkiye'deki birçok kuruluşun daha şimdiden önemli faaliyetlerinin bir kısmını durdurmaya zorlandığını veya etkin işleyişlerini engellemek için tasarlanmış olan külfetli denetim yükümlülükleriyle meşgul olduğunu gösteriyor. Sivil toplumu uzun yıllar hedef almanın ardından Türkiye'nin cephaneliğine yeni bir silah daha eklediği anlaşılıyor."

FATF’A ÇAĞRI

Ayrıca, "Türkiye'de terörle mücadele tedbirleri siyasi muhalifler, gazeteciler, insan hakları savunucuları ve sivil toplum örgütlerine karşı araçsallaştırılmaktadır ve terörist olarak yaftalanma endişesi caydırıcı bir etki yaratmıştır" diyen Nils Musniezks sözlerini şöyle sonlandırdı:

"FATF tarafından iyi niyetlerle oluşturulan zorunlulukların sivil toplum alanını daraltmak ve insan hakları aktivistleri açısından işleri daha da zorlaştırmak gibi istenmeyen sonuçlar yaratmış olması kaygı vericidir. Bu fırtınanın yaklaştığı konusunda uyarıda bulunmuştuk. Mali Eylem Görev Gücü'nü verilen hasarı onarmak için acilen adım atmaya çağırıyoruz."