Affın Katalan Bağımsızlık Hareketi için anlamı

Affın Katalan Bağımsızlık Hareketi için anlamı

Haziran’da İspanya Başbakanı Pedro Sánchez, 2017 bağımsızlık referandumundaki rollerinden ötürü toplam 100 yıl hapis cezası alan 9 Katalan bağımsızlık yanlısı siyasi tutsağa af çıkardı. Ben Wray, Sánchez’in bu hamlesinin nedenleri ve bağımsızlık hareketi için anlamı hakkında önde gelen Katalan bağımsızlık aktivistleriyle konuştu.

Yazar: Ben Wray

Çeviri: Umut Devrim Çelik

Elisenda Paluzie çoğu zaman İspanya hükümet bakanlarından övgü almaz. Hele ki El Pais gazetesinde.

Haziran’ın başlarında bakanlar kendi aralarında, Katalonya’nın önde gelen bağımsızlıkçı örgütlerinden Katalan Ulusal Meclisi’nin (ANC) başkanına ait bir Twitter gönderisini paylaşıyordu. Gönderi, İspanya hükümetinin 2017 bağımsızlık referandumundaki rollerinden ötürü hapse atılan 9 önde gelen Katalan bağımsızlıkçısına af çıkarmasına dairdi.

Paluzie, gönderisinde “Af bir başarı sağlamayacak,” diyordu. “Hükümetin bağımsızlık hareketine karşı zekice bir politik hamlesinden ibaret olacak. Siyasi olarak bizi silahsızlandıracaklar ve bunun uluslararası sonuçları korkunç olacak.”

El Pais’e göre bakanlar Paluzie’nin “hileyi anladığını”, yani affın gerçekten Katalan bağımsızlık hareketini sönümlendirmeye yönelik bir hile olduğunu düşünüyordu.

Birkaç hafta sonra, 22 Haziran’da, Pedro Sánchez İspanya Başbakanı olarak belki de en önemli hamlesini yapıp, hâlihazırda üç buçuk yıldır parmaklıklar ardında olan mahkûmları serbest bıraktı ve bunun “yeni bir diyalog ve karşılıklı anlayış çağının” başlangıcı olduğu sözünü verdi. Bu yeni çağ Sánchez ve yeni Katalan başkanı Pere Aragonès arasındaki görüşmelerle başladı. Aragonès, serbest bırakılan 9 lidere siyaset yasağı getiren ve yasayı çiğnedikleri kanısı altında geri alınabilecek bu affa temkinli yaklaşırken, referandumda rol oynayan herkes için genel af ve Katalonya için öz-tayin çağrısı yapmayı sürdürüyordu.

Af öncesi incelemelerini gözden geçiren Paluzie, Bella Caledonia dergisine 9 liderin serbest kalmasına sevinirken, affın siyasi etkilerine dair endişelerinin şimdiye kadar büyük oranda doğrulandığına inandığını belirtiyor.

“Uluslararası düzeyde, İspanyol hükümeti cömert davrandığı ve çatışmaya çözüm getirmeye çalıştığı mesajını vermeye çalışıyor,” diye belirtiyor. “Nasıl olduysa bu mesaj da işe yaradı; BM Genel Sekreteri António Guterres, hamlelerinden ötürü hükümeti kutladı.”

Affın açıklanmasından bir gün önce insan hakları örgütü Avrupa Konseyi, İspanya hükümetinden siyasi tutukluları serbest bırakmalarını, sürgündeki Katalan liderlerinin iade talebini durdurmalarını ve hapis cezalarının temelini teşkil eden isyana teşvik yasalarını değiştirmelerini talep eden bir rapor yayınladı. Avrupa Konseyi raporunda Katalonya’daki durumun Türkiye’yle karşılaştırılması İspanya hükümeti ve AB için açık bir utanç kaynağı oldu. Paluzie, Sánchez’in hem raporun hem de daha fazla uluslararası baskının eli kulağında olduğunu önceden bildiğini düşünüyor.

“Strasbourg'daki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden belki de önümüzdeki yıl içinde gelecek olan karar da var ki bu karar İspanya yargısı için epey olumsuz olabilir. Yani Sánchez açısından belki de en iyisi, uluslararası bir mahkeme emri çıkmadan önce mahkûmların salıverilmesi olurdu,” diye açıklıyor.

Af denkleminin öbür tarafında ise Sánchez’in içişlerindeki siyasi çıkarları var. Yüzeysel bir inceleme affın İspanya hükümeti için kötü olduğu izlenimi verebilir; bir anket İspanyolların çoğunun affa karşı olduğunu gösterirken İspanyol sağının öfkeli bir şekilde kitlelerini Madrid’de sokağa döktüğünü öne sürebilir. Bu durum kimi analistlerin Sánchez’in hamlesini “çok cüretkâr” olarak tanımlamasına neden oldu.

Ancak Sánchez, iktidarda kalmak için ihtiyaç duymadığı sağın öfkesini kaldırabilir. Ama yeni Katalan koalisyon hükümetini ve muhalif bir bağımsızlık hareketini yöneten bağımsızlıkçı merkez sol parti Esquerra Republicana’yı (Cumhuriyetçi Sol, ERC) kaybedemez. Sánchez’in koalisyon hükümeti azınlık ve yasa ve bütçe oylamalarında ERC ile Bask ulusalcı partileri PNV ve EH Bildu’nun oylarına ihtiyacı var.

“Af, Katalonya’da bir müzakere havası yaratıp bağımsızlık hareketini yavaşlatma amaçlı,” diyor Paluzie.

DİYALOG SONUÇSUZ MU KALIR?

ERC ve Sánchez Katalan meselesini çözmek için “diyalog” gereksinimini anlatıp bir yere varamadı, diyalog eninde sonunda bir sonuca varmış olsa bile Katalan öz-tayin talebinin Sánchez’in amansız muhalefetiyle uzlaşması zor. Başbakan, Aragonès’le müzakereler başladığından beri defalarca “Asla ve asla bir öz-tayin referandumu olmayacak,” dedi.

Bunu göz önünde bulundurursak, ERC’nin müzakereden ne beklediğini anlamak zor. Affın açıklanmasından kısa süre önce yayınlanan tartışmalı bir köşe yazısında, 2017 referandumunda Katalan başkan yardımcısı olduğu için en uzun hapis cezasını (13 yıl) alan ERC başkanı Oriol Junqueras İspanya devletiyle referandum için anlaşmak dışında herhangi bir rota izlenemeyeceğini belirtti. Paluzie, tek taraflı referandum seçeneğini kenara bırakarak partinin müzakere kozunu azalttığını düşünüyor.

“Tek taraflı eylemden vazgeçersen, İspanyol devletinin bağımsızlık için referandum anlaşması yapmak için ne sebebi kalır?” diyor.

“Yeni Katalonya’nın Kuruluşu: Öz-Tayin ve Kurtuluş” kitabının editörlerinden Ignasi Bernat, Bella Caledonia’ya ERC’nin Sánchez’den kolay kolay referandum koparamayacaklarının farkında olduklarını, ama başka fikirlerinin de olduğunu söyledi.

“Bence ERC Katalan siyasetinde merkezi, egemen bir konuma gelmeye çalışıyor ve bunu yapmak için de gerilimi azaltmaları lazım. Hain olduklarından değil, öyle olduğunu düşünmüyorum ama belki de stratejileri, Junqueras’ın da defalarca söylediği gibi, bağımsızlığı 10-15 yıl sonrası için öngördüğünden ötürü.

“Önümüzdeki 10-15 yıl boyunca egemen parti olmak istiyor ve bu yaklaşımın iki taraftan da oy getireceğini düşünüyorlar,” diye ekliyor. “Ama bence konumları o kadar da güçlü değil. Şubattaki Katalonya bölge seçimlerinde önde çıktılar, ama Junts per Catalunya ile aralarındaki fark böyle riskli bir hamleyi desteklemeyecek kadar ufaktı.”

Diyaloğun bağımsızlıkçı kampı için bir faydası olmayacağından emin olan Paluzie, ERC’nin “tuzağa doğru yürüdüğünü” düşünüyor: Sánchez “‘Tamam, size daha fazla idari güç vereceğiz’ diyen bir teklifte bulunabilir ve Katalan hükümeti bunu reddederse İspanya hükümeti, asıl onların müzakereye yanaşmadığını iddia edebilir.

“Eğer Katalan hükümeti bağımsızlığa desteği %10-20 oranında azaltabilirse bu onlar için mantıklı bir hamle olur. İşin bir de gerilimi azaltma tarafı var; siyasi gerilim yüksekse bağımsızlık için destek de yüksek olur.

“Bu da bizim istikrar anlaşması dediğimiz şey. Bu taviz politikasıdır; önemli meselelere çözüm üretmez ama üstlerini örtüp bağımsızlığa desteği en azından ciddi bir oranda azaltarak sorunu bir nesil ertelemeye yarar.”

SÁNCHEZ’İN YÖNETEMEDİĞİ DEVLET AYGITI

Sánchez’in taviz politikasının önündeki belki de en büyük engel, başında olduğu İspanya devleti. Devlet onun “yeni bir diyalog ve karşılıklı anlayış çağı” sloganını benimsemiş değil. Affın açıklanmasından kısa süre sonra sağcı Halk Partisi’nin (PP) çoğunluk olduğu Sayıştay, 2017 referandumunda rol oynayan 34 Katalan’a toplam 5,4 milyon Euro’ya varan yeni cezalar kesti.

Cezaları meşrulaştırmak için Katalan bölgesel hükümetinin “Katalan bağımsızlığı” lafının bile geçtiği tüm yurtdışı gezilerinin -ki bu ne o zaman ne şimdi yasadışıydı- “kamu fonlarının suistimali” olduğunu ve bizzat suçlular tarafından ödenmesi gerektiğini iddia ediyorlar. Karar, cezaları ödeyemedikleri takdirde eski hükümet görevlilerinin evlerine İspanya devleti tarafından el koyulmasına yol açabilir. 2010-16 yılları arasında Katalan hükümetinin ekonomi bakanı olan emekli Harvard İktisat profesörü Andreu Mas-Colell’e 2,8 milyon Euro ceza verilmesinin ardından 33’ü Nobel ödüllü binlerce aydının Mas-Colell’e destek açıklaması yapmaları sayesinde, Sayıştay’ın bu cezaları uluslararası alanda dikkat çekti.

Öte yandan aynı Sayıştay daha iki yıl önce PP üyesi eski Madrid belediye başkanı Ana Botella’nın cezasını iptal etmişti. Botella, Madrid konseyine ait binaları bir akbaba fonuna değerinin çok altında ve ihalesiz sattığı için bariz bir yolsuzluk davasında 22,7 milyon Euro ceza almıştı. Beraat kararı ise PP’nin elle seçtiği iki konsey üyesi tarafından 2’ye karşı 1 oyla onaylanmıştı ki bu konsey üyelerinden biri Botella’nın eşi José Maria Aznar’ın hükümetinin eski bir bakanıydı. İspanyol devletinin gözden uzak köşelerinde Frankoculuğun yankıları duyulmaya devam ediyor.

Sayıştay’ın hamlesi tek yargı saldırısı olsa başa çıkılabilirdi, ancak bu 2017 referandumu ya da 2019 eylemlerinden ötürü soruşturma altında, hapiste ya da mahkeme sırasındaki 3 binin üzerinde insana yönelik bir baskı dalgasının başlangıcı gibi görünüyor. Herkes için af çıkmadı ve PP, İspanya yargısı üzerinde en az hükümet kadar etkili görünüyor.

“Yargı kontrolden çıkmışken Sánchez’in taviz stratejisini izlemesi zor,” diyor Paluzie.

İspanya devletinin “post-faşist” olduğunu belirten Bernat da Sánchez’in kontrolü tam olarak elinde tutmadığında hemfikir.

“Devlet aygıtının süregelen baskısı İspanya hükümetinin kuyusunu kazıyor; yargı ve derin devlet Sánchez’le paralel ilerlemiyor, kendi rotalarını çiziyorlar,” diyor.

“Post-faşist devletin ana fikri hala bariz şekilde görülüyor. Derin devlet ve devlet aygıtının değiştiğine inanmıyorum. Sayıştay buna kayıt niteliğinde. ‘Tarihin en ilerici hükümeti’ kurulalı iki yıl geçti ama devletin demokratikleştirilmesinin en temel öğelerinin hiçbiri yürürlüğe girmedi.”

KATALAN BAĞIMSIZLIĞI İÇİN ‘İSKOÇ YÖNTEMİ’

Ekim’de, Barcelona halkının İspanyol coplarıyla savaşa savaşa sandığa Katalan bağımsızlığı için sandığa gittiği unutulmaz günün üzerinden dört yıl geçmiş olacak. 1 Ekim referandumunun enkazı hala Katalan siyasetini belirliyor ve o günün ruhu hala katılımcıların içinde yaşamaya devam ediyor, ancak artık bazı öne çıkan isimler 1 Ekim’in dersleri olduğuna inandığı şeylere kafa yorup gelecek için bazı sonuçlar çıkarmaya başlıyor.

Haziran başındaki tartışmalı köşe yazısında Junqueras da ilk kez 2017 referandumu için öz eleştiri yaparak Katalan hükümetinin yaklaşımının “Katalan toplumu dâhil toplumun büyük bir kısmının gözünde meşru olmadığını,” bunun gelecekteki bir referandumda düzeltilmesi gerektiğini belirtti.

Junqueras ayrıca “Buradan çıkarılacak sonuç tartışmasız, çoğulcu ve hem yatay hem de dikey bir çoğunluğa sahip olmamız gerektiği,” dedi. Bunun yolu ise “İskoç yöntemi” olmalıydı; “anlaşma ve uzlaşma yöntemi, anlaşmalı referandum yolu.”

Paluzie, Junqueras’ın 1 Ekim yaklaşımını eleştiriyor.

“Tek taraflı referandumun sonucu zaferdi. İspanya hükümeti bize aylar ve haftalar öncesinden beri ‘referandum gerçekleşmeyecek’ diyordu, ‘sandık falan olmayacak’. Engellemek için 8 bin polis gönderdiler ama yine de referandumun önüne geçemediler. Şiddetsiz ve kitlesel eylemlilikle sandıkları koruduk, olağanüstü bir şeydi.”

Katalan Ulusal Meclisi (ANC) Genel Başkanı Paluzie, 1 Ekim’in en büyük hatasının oylamadan sonraki günlerde Katalan siyasi liderlerinin kaçamak tavırları olduğunu düşünüyor.

“Katalan hükümeti her şeyi durdurdu, diyalog kurmak istedi, uzlaşma istedi, İspanya hükümetine kendilerini toparlama ve 155 numaralı yasa ile özerkliğimizi dondurma fırsatı verdi”

Paluzie “İskoç yöntemi” konusunda ise 2014 anlaşmalı referandumunu sağlayan Edinburgh Anlaşmasının artık bırak Katalonya’yı, İskoçya için bile geçerli bir yol olup olmadığını sorguluyor.

“İngiltere bile artık İskoçya’nın ikinci bir referandum yapma hakkını sorguluyor. Yani maalesef bağımsızlık zorlu bir mücadele ve tarih bize bunun her zaman tek taraflı kazanılması gerektiğini gösteriyor; gerçekleri arkana alarak, karşındakini demokratik gerçekliği kabul etmeye zorlayarak.”

Radikal sol bağımsızlıkçı ve Katalan Parlamentosunun üçüncü en büyük bağımsızlıkçı partisi Halkçı Birlik Partisi (CUP) üyesi Benat, hareketin 2017’ye kafa yorması gerektiğinde hemfikir. Ancak onun çıkardığı sonuçlar biraz daha farklı.

“CUP olarak ekonomik ve toplumsal düzenimizin radikal dönüşümünü istedik ve bu kendi paramızı basma, toprağımızı yönetme ve yeni devlet için elzem tüm sektörleri kamulaştırma anlamına geliyordu. Bunların hepsi bize lazımdı hama hiçbiri gerçekleşmemişti,” diyor.

Katalan bağımsızlık hareketi geniş ve çeşitli bir toplumsal güç; geçtiğimiz bir buçuk yıl boyunca pandemi tarafından eli kolu bağlanan ve dört yıldır devlet baskısı altında kalan bir güç ama kesinlikle yitip gitmiş bir güç değil.

“Bizimki gibi bir harekette devlete meydan okuyabilmek için sokağa çıkabildiği kadar insanın çıkması lazım. İçinde bulunduğumuz durum bir nicelik siyaseti,” diyor Benat. “Bu seferberlik siyasetini tekrar yapabilmek için biraz zamana ihtiyacımız var, ancak en ağır baskıyı durdurabilirsek yeni bir kolektif strateji üretmemiz mümkün. Bana zaman kazanıyoruz gibi geliyor.”

Kaynak: Bella Caledonia

 

 

DAHA FAZLA