Akbelen ne uğruna feda ediliyor?
Ekonomik ömrünü doldurmuş bir elektrik santrali için ormanlık, zeytinlik ve tarım alanı olan bir bölgeden kömür üretmek amacıyla ormanların yok edilmesi akla ve bilime uygun değil.
Mehmet Torun
Akbelen; ülkemizdeki pek çok güzellik gibi çam ormanları ve diğer doğal varlıklarıyla önemli bir yöremiz. Doğa, bu güzel ormanların altında insanlığa kömür madeni de bahşetmiş. Tüm müştereklerin birbirine zarar vermeden kullanılması, değerlendirilmesi toplumcu akıl ve insani değerlere saygıyla mümkün. Oysa bugün yapılan sırf kâr uğruna doğanın katledilmesi ve yıkım.
Hiçbir ülkede toplumun bütün ihtiyaçlarını karşılayacak kadar yeterli kaynak olmadığından, üretimde kullanılacak kıt kaynaklar konusunda doğru bir plânlama ve tercih yapmak bir zorunluluk olmakta. Yapılan tercihin rasyonel sayılabilmesi için, feda edilen alternatiflerin toplam maliyetlerinin, yapılan tercihten fazla olmaması gerek. Bu nedenle, tüm ekonomik faaliyetlerde olduğu gibi, madencilik faaliyeti içinde alternatifler ortaya konulmalı, alternatif maliyet analizleri yapılmalı ve bu verilere göre tercihte bulunulmalı. Yapılacak tercihlerde toplumsal ve sosyal maliyetlerin de gözetilmesi gerekmekte.
Yöredeki kömür ocakları, yakınlarında kurulan termik santrallere yakıt üretmek amacıyla uzun yıllardır faaliyette. Kamu tarafından işletilen bu santral ve sahalar, 2014 yılı sonunda özelleştirilmiş, özel şirketlere devredilmiş. Bu santraller, çeşitli zamanlarda bazı yenilemeler yapılmış olsa dahi ekonomik ömrünü tamamlamış. Özelleştirildiği tarihte bu santralleri besleyen sahaların rezerv toplamı 250 milyon ton ve kömür üretim kapasitesi ise yılda 9 milyon ton civarında. Üretim için hazırlanan bu rezervler tükenmek üzere olup yeni kömür sahaları devreye sokulmak istenmekte.
Özelleştirilen santrallerden birisi olan Yeniköy santralini besleyen rezerv de tükenmek üzere. Söz konusu santrala kömür sağlaması düşünülen Akbelen'de açık ocak madenciliğine uygun 50-60 milyon ton civarında kömür bulunmakta. Bu da santralin yaklaşık 10 yıllık ihtiyacını karşılayabilecek.
Bu bölgede; 1980’lerin başından özelleştirme tarihine kadar santral kurulumu ve işletmeciliği Türkiye Elektrik Kurumu (TEK/EÜAŞ) tarafından, kömür yatırımı ve işletmeciliği Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ) tarafından yapılmış. 1990’lı yılların başından itibaren artan çevre bilinci nedeniyle özellikle Özal hükümeti zamanında yapılan Kemerköy Termik Santrali’nin kuruluşunda yöre halkının ve kamuoyunun tepkisi hala hafızalarda.
Santrallerin günümüze göre eski teknoloji ile yapılmış olması ve baca gazı arıtma sistemlerinin yetersizliği nedeniyle yöre halkı tarafından yapılan şikayetlerden dolayı elektrik üretimi zaman zaman aksamış ve o dönemlerde dahi verimli bir çalışma yapılamamış.
Kömür sahalarının, zeytinlik alanlar ve orman alanlarıyla iç içe oluşu nedeniyle özellikle 2000’li yıllardan itibaren kesintisiz bir üretim yapılamamış, santrallerin kömür ihtiyacını karşılayabilmek için TKİ tarafından bölgedeki diğer sahalardan kömür getirilmiş veya bu konularda daha az sorunlu sahalar rödovans (kiralama) karşılığı devralınmış.
İşin ilginç bir yanı da bugün ormanına, yaşam alanlarına sahip çıkan insanlara destek vermek için gidenlerden bazılarının özelleştirme kararlarında yetkili ve sorumlu konumda olmaları. Örneğin, Ahmet Davutoğlu bölgedeki santral ve kömür sahaları özelleştirilirken Başbakan ve bu kararlarda onayı var.
Akbelen’in de içinde bulunduğu bölge, Türkiye’nin en önemli turizm merkezlerinden birisi. Bölge tarım ve zeytinlik alanı. Yine yakın bölgeler, doğal ve arkeolojik sit alanı ilan edilmiş. Bu alanlarda bulunan kömür rezervlerinin de kullanılması gündemde. Daha önce Yatağan’da bugün Akbelen ormanlarında yaşanan sorunlar, gelecekte kömür rezervlerinin olduğu Karacahisar’da, Belentepe’de ve Alatepe’de yaşanacak gibi.
Sonuç olarak; ekonomik ömrünü doldurmuş bir elektrik santrali için ormanlık, zeytinlik ve tarım alanı olan bir bölgeden kömür üretmek amacıyla ormanların yok edilmesi akla ve bilime uygun değil. Üstelik 10 yılı kurtarma pahasına yüzyıllar feda edilmemeli. Yandaş şirketlerin kâr etmesi için hepimizin ortak değerleri olan ormanlarımızın talanına izin verilmemeli.