Akın Olgun İngiltere'den yazdı: Corbyn artık iktidarı istiyor!
Corbyn için asıl zor süreç şimdi başlıyor. Corbyn artık iktidarı istiyor ve sanırım önümüzdeki günlerde ses tonunu daha fazla yükseltecek.
İngiltere seçimleri gerçekleşti ve çıkan sonucun asıl kazananı, İşçi Parti’sinin yeni lideri Jeremy Corbyn demek yanlış olmayacak.
Corbyn bu zaferini kolay elde etmedi.
İşçi Partisi içinde neo liberal politikaların sıkı savunucusu olan sağ kanadın, “istemezuk” diyerek Corbyn’i devirme planları yapmasına, medyanın Corbyn’i “tehdit” olarak gösteren haber ve yorum çizgisine ve Theresa May liderliğindeki muhafazakârların “ülke için en büyük tehdit” diyerek yürüttükleri kampanyaya rağmen Corbyn, seçimlerden istediği sonucu alarak hem liderliği, hem de İşçi Partisi’nin yeniden “işçi” çizgisine dönmesi gerektiğini savunduğu düşüncelerine dair geniş bir onay almış oldu.
Kıta Avrupası’nda yükselen sağcılığın ve ırkçılığın, ada ülkesi İngiltere’de veto yemesinin geniş yankıları ve etkileri olacağını söyleyebiliriz.
Corbyn etrafında birleşen sendikalar, göçmen örgütleri ve neo liberal politikaların en fazla acısını çeken dar gelirliler ve gelecek korkusu taşıyan gençler, Corbyn liderliğindeki İşci Partisi’nin manifestosunda kendilerine geniş yer buldular.
Corbyn’i, “kaos ve istikrarsızlık” nedeni olarak tanımlayan cephenin, neo liberal politikaların yürütülmesi ve sürdürülebilir olması için, İşçi Partisi içinde özellikle Blair dönemi ile birlikte hızla parti politikalarına hakim olmaları ve bu politikaların devamını garantiye almışlıkları şimdilik bozulmuş görünüyor. Bu sürekliliğin önünde en büyük engel olarak gördükleri Corbyn’i “sistem dışı” ilan etmeleri de sonucu değiştirmedi. Corbyn yerini sağlamlaştırdı ve partisinin yönünü yeniden dar gelirlilere çevirmeyi başardı.
Kendisini başbakanlığa taşıyan Brexit ertesinde, rüzgârın kendisinden yana estiğini düşünen Theresa May’in, yeni bir Thatcher olma hevesiyle erken seçim kararı alması, medya desteği, Avrupa’da yükselen sağcılığa sırtını dayayarak kendini ortaya atması, sadece hayallerini sarsmadı, aynı zamanda parti içindeki konumunu da sarstı. Muhtemel ki önümüzdeki günlerde yeni lider arayışları, parti içi çekişmeler kendini çok hızlı hissettirecek.
Corbyn’in, May’e istifa çağrısı yapan ilk açıklaması, seçim zaferinin tadını çıkarması ve kendi üzerine kurulan hem iç, hem dış baskıdan kurtularak, elini sağlama almış olmasının önemli bir çıkışı olarak okunabilir.
Türkiyeli ve Kürdistanlı göçmen toplulukların seçim tavrına da bu noktada biraz değinmek gerekebilir.
Corbyn, Türkiyeli Ve Kürdistanlı toplulukların çok yakından tanıdığı bir siyasetçi ve sosyalist bir aktivist olmasına rağmen, İşci Partisinin yakın tarihinin oldukça kanlı ve sorunlu olması, İşçi Partisine açıktan oy çağrısı yapma konusunda bir tereddüt oluşturdu. Bu durum yapılan açıklamalara da yansıdı. Dolaylı yollardan, İşçi Partisine destek çağrısı yapılmakla birlikte, sahada oy çalışması yapıldığı söylenemez. Basın açıklamaları ve bölge milletvekilleri ile verilen destek görüntüleri dışında çok fazla bir etkinlik sergilenmedi. Bu yanıyla Türkiyeli ve Kürdistanlı topluluklarının ne kadarının sandığa gittiği, oy kullandığı ve bunun ne kadarının Corbyn liderliğindeki İşçi Partisine yansıdığı konusunda henüz elimizde bir veri yok ama seçim sonucunun ve alınan tutumların tartışılıp, irdeleneceği çok açık.
Şimdi ne olacak sorusunun cevaplarından çok, etkisini hissedeceğiz önümüzdeki günlerde.
Corbyn için asıl zor süreç şimdi başlıyor.
Corbyn artık iktidarı istiyor ve sanırım önümüzdeki günlerde ses tonunu daha fazla yükseltecek.