Türkiyeli yoksulları yakından ilgilendiren 2017 asgari ücreti açıklandı: 1404 TL.
Baştan söyleyelim; asgari ücretin 2000 TL seviyelerinde olmamasının tek sebebi AKP’li yöneticiler ve patronlardır. Onlar, bir tane daha kat ve yat alabilmek için çalışanların önemli bir bölümünü, yaklaşık 6,5 milyon vatandaşı yoksulluğa mahkûm ettiler [1].
Peki, "1404 TL" utancına nasıl geldik?
Önce patronlar, parazitliklerini ortaya koyarcasına ve yüzsüzce hiç artış olmamasını talep ettiler. TÜRK-İŞ ise 1600 TL diyerek sarı sendikacılıkta çığır açtı. İşçiler ile hiçbir ilgisi olmayan sendika temsilcilerinden devletin istatistik kurumu (TÜİK) bile utandı. TÜİK asgari ücretin en az aylık 1669 TL olması gerektiğini ve daha düşük bir ücretin geçim seviyesinin altında olacağını belirtti [2]. AKP irade gösterdi. “Ben iktidar oldukça siz geçinemeyeceksiniz” dedi. 2017’de asgari ücreti 1404 TL’de tuttu. CHP ise asgari ücret tartışmaları boyunca hiçbir şey söylemedi. Tartışma bitmek üzereyken, son derece ciddiyetsiz bir biçimde, asgari ücret 1750 TL olsun, dedi.
YÜKSEK ASGARİ ÜCRET İSTİHDAMI DÜŞÜRMEZ
Bundan önce de yazmıştık, asgari ücret, istihdamı olumsuz etkilemeyen; ama işçi gelirlerini olumlu etkileyen bir politika [3].
2016 başında 1000 TL’den 1300 TL’ye çıkan asgari ücretin işsizlik oranını arttırmadığını, enflasyonu uçurmadığını; ama işçi gelirlerini arttırdığını göstermiştik. Peki, nasıl oluyor da yüksek ücret sonucu işçiler kapı önüne koyulmuyor?
Burada çok detayına girmeden bazı sebepleri sıralayabiliriz.
Bunlardan birincisi, özellikle sermaye yoğun, yanı işlerin önemli bir kısmının makine tarafından yapıldığı sektörlerde işçi ücretlerinin önemli bir gider kalemi olmayışı. Bu sektörlerde ücretlerdeki artış karları çok aşağı çekmez. Ancak işten atılan her işçi çalışmayan makine demektir. Bunun yaratacağı zarar yüksektir. Makine kullanımının görece az olduğu sektörlerde ise az işçi, kötü hizmet ve az müşteri demektir. Bu sebeple patronlar, yüksek asgari ücrete razı olurlar ve işten çıkarma yapmazlar, yapamazlar. Rekabetten, zarar etmekten ve batmaktan korkarlar.
İkinci olarak, asgari ücret artışı metanın değerini değiştirmez; ama fiyatlarda sınırlı değişmeler yaratabilir. Patronlar güçleri yettiğince asgari ücret artışını tüketiciye ödetmeye çalışırlar.
Bir lahmacuncu düşünelim. Varsayalım ki burada çalışan garsonlar ve bulaşıkçılar asgari ücretli. Bu durumda asgari ücret artışı, kârları düşürecektir. Patron da buna karşılık fiyatları arttırmaya çalışacaktır, çünkü fiyatları arttıramazsa asgari ücretin tümünü kendi öder. Ücret artışını fiyatlara yansıttığı ölçüde asgari ücreti tüketiciye ödetir. Bu durumda asgari ücret orta gelirli tüketiciden alır ve işçiye verir. İşçilerin bir bölümünün orta gelirli sayılabilmesi, asgari ücretin olumlu etkisini zayıflatabilir; ancak ortadan kaldırmaz. Sonuçta istihdam olumsuz etkilenmez, işçilerin geliri artar, patronun alacağı yat sayısı azalır.
Üçüncü olarak yüksek asgari ücret bir kalkınma politikasıdır. Özellikle devletin ekonomiden tamamen elini çekmesiyle, piyasa tümüyle özel şirketlere bırakılmıştır. Bu şirketlerin üretimden tek beklentileri kârdır. Özel şirketler, eğer işçi maaşları yüksekse emek verimliliğini arttırmaya ve daha yüksek teknolojili üretim tekniklerine yönelebilirler. Bunun ilk bakışta işsizliği tetikleyebileceği düşünülebilir. Ancak emek verimliliğinin artması hem birikimi hem de rekabetçiliği arttırabilir. Böylece toplam üretim de artar. Teknik bir dille, birim üretim için gereken emek miktarı düşse bile, toplam üretim artacağından işsizlik artmaz; ücretler artar. Uzun vadede ise sermaye malları üreten ve sermaye yoğun sektörlere yönelme olur.
Bu sayılan sebeplerin yanı sıra yüksek asgari ücret, iş aramaktan yılmış insanları iş aramaya yönlendirebilir. Gelir eşitsizliğini bir ölçüde düzeltir. Gelir eşitsizliğinin azalması da toplumu bir bütün olarak ileri taşır. AKP tam olarak bunları reddetti. Geri kalalım istedi. Yoksulların ve onların çocuklarının daha rahat bir yaşam sürmesini değil, geçinememelerini tercih etti.
ASGARİ ÜCRET ARTIŞI İŞÇİ SINIFINI BİR BÜTÜN OLARAK İLGİLENDİRİR
2016’da toplum zorlamış ve AKP asgari ücreti 1300 TL’ye yükseltmek zorunda kalmıştı. Artışın olumlu etkisini yalnızca tekstil, inşaat, turizm ve restoran işçileri değil; bütün işçiler hissetmişti. Toplam işgücü ödemeleri ciddi ölçüde yükselmişti.
Yukarıdaki grafik 2008’den bu yana enflasyondan arındırılmış toplam işgücü ödemelerinin nasıl değiştiğini gösteriyor [4]. Bizi ilk ilgilendiren konu 2016 asgari ücret artışının etkisi. Kırmızı dikey çizgi ile de belirtildiği üzere, 2016 asgari ücret artışı, toplam işgücü ödemelerini, işçi sınıfının gelirini önemli ölçüde arttırıyor. Çoğunlukla %10’un altında seyreden işgücü ödemelerindeki artış, 2016 asgari ücretiyle %20’lere dayanıyor.
Bir diğer önemli konu ise, AKP’nin krizleri kime ödettiği. Grafikte de görülüyor, işçilere ödenen toplam, krizin en sert vurduğu 2009 yılında mutlak olarak düşürülmüş. Benzer bir davranışı grafiğin en sağında da görebiliyoruz. Siyasi kriz, darbeler ve bombalar sonucu 2016’nın üçüncü çeyreğinde Türkiye ekonomisi küçüldü. AKP Türkiye’sinde bu, her şeyden önce işçinin gelirinin düşmesi anlamına geliyor. Asgari ücret artışının yükselttiği gelir hızla, üç ay içerisinde geri çekilmiş ve işçiler yoksullaştırılmış. 1404 TL’lik 2017 asgari ücreti, bu krizin de faturasının işçilere kesileceğini haber veriyor.
SONUÇ
İşçiler üretiyor ve üretilen patronun oluyor. Tamamını işçinin ürettiği katma değerin sadece %36’sı işçinin oluyor [5]. AKP bu oranı daha da düşürmeye çabalıyor. İşte bu yüzden, AKP iktidar oldukça asgari ücretli geçinemeyecek.
NOTLAR
[1] http://ilerihaber.org/icerik/2017-yili-asgari-ucret-miktari-belli-oldu-65539.html
[3] http://ilerihaber.org/icerik/akpliler-ne-diyordu-asgari-ucretin-etkisi-ne-oldu-55860.html
[4] TÜİK verileri kullanılarak bir önceki yılın aynı çeyreğine göre değişim oranları hesaplanmıştır.
[5] http://www.tuik.gov.tr/HbGetirHTML.do?id=21513