AKP’den sermayeye kolay ÇED onayları
Son olarak 30 Temmuz’da yönetmeliği değiştirilen ÇED, şirketler için formaliteye dönüştü.
Yürürlüğe girdiği 1993 yılından bu yana kısmen ya da tamamen toplamda 23 kez, AKP iktidarı döneminde son olarak 30 Temmuz’da değiştirilen Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) yönetmeliği adeta formalite haline geldi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, 2022 yılında 4 bin 369 projeye ÇED onayı verirken, yalnızca 4 projeyi reddetti.
ÇED yönetmeliği, kısmen ya da tamamen uğradığı değişikliklerle yapboza dönerken, yıllar içinde çevreyi korumaktan son derece uzak hale gelerek şirketler için bir formaliteye dönüştü.
5263 PROJEDEN SADECE 4’Ü REDDEDİLDİ
BirGün’den Gökay Başcan’ın haberine göre, AKP iktidarı, 2022 yılında ÇED sürecinden geçen neredeyse tüm projelere onay verdi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, 2022’de 4176 projeye “ÇED gerekli değildir”, 463 projeye “ÇED olumlu” kararı verirken, yalnızca 4 projeye “ÇED olumsuz” kararı verdi. Bakanlık, 97 projeye ise ÇED gerekli kararı verdi.
2021’e kıyasla bu yıl onay verilen proje sayısı 836 artarken, ÇED olumsuz kararı verilen proje sayısı ise sadece 2 arttı. ÇED onayı verilen projelerde en büyük payı ise enerji ve madenler aldı. 1022 maden, 961 enerji, 672 sanayi projesine onay verilirken, reddedilen 4 proje maden sektöründe oldu.
BAKANLIĞIN ‘YEŞİL KALKINMA HEDEFLERİ’
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın “yeşil kalkınma hedefleri” kapsamında yaptığı belirtilen değişiklikle, ÇED süreçlerinin belli aşamaları ortadan kaldırılarak projenin etkileri uygulanacağı alanla sınırlı tutuldu. Değişiklik, AKP döneminde zenginleşen müteahhitlerin de işine yaradı. Toplu konut projelerinde 200 konut ve üzeri için “ÇED gerekli değildir” kararı alınması gerekirken, AKP iktidarında bu sayı 300’e çıkarıldı.
Yönetmelik değişikliğinde yer alan “halk” kavramı değiştirilerek alanında uzman meslek örgütleri ve demokratik kitle örgütleri de sürecin dışında bırakıldı. ÇED süreci kapsamında yapılan inceleme değerlendirme komisyonu (İDK) toplantılarının da online yapılmasına karar verilirken, karar, online toplantılarda itirazların fiziki şartlar nedeniyle engelleneceği yorumlarına neden oldu.
‘MADEN PROJELERİNDE ‘ÇED GEREKLİ DEĞİLDİR’ KARARLARI ARTACAK’
Söz konusu verileri değerlendiren Çevre Hukukçusu Cömert Uygar Erdem, “Tüm rakamları 29 Temmuz’da çıkan yönetmelik üzerinden değerlendiremeyiz. Ancak, yeni yönetmelik özellikle maden alanına olan yatırımların artacağını, maden projeleri için verilen ÇED gerekli değildir kararlarının artacağını görmenin mümkün olduğunu yorumlayabiliriz” ifadelerini kullandı.
Erdem, sivil toplumun ve meslek odalarının süreç dışına itildiğine dikkat çekerek şunları dile getirdi:
‘SİVİL TOPLUM VE MESLEK ODALARI, ÇED SÜRECİNİN BİLEŞENİ OLMAKTAN ÇIKARILDI’
“Yeni ÇED yönetmeliği, ÇED süreçlerini daha az karışan ile daha kısa sürede tamamlama odaklıydı. Bunun içinse, sivil toplumu, meslek odalarını ÇED sürecinin bileşeni olmaktan çıkardılar, günümüzün güzide projelerini ÇED raporu hazırlamaktan kurtardılar. Bunu da yeşil mutabakat üzerinden bizlere sundular.
2022’de yeşile boyalı bir dayatmayla karşılaştık. Yeşil mutabakat tartışmalarının temelinde sadece iklim krizi değil, sosyal adaletsizlikler de bulunuyor. Sermayeyi 'yeşil' adı altında yatırıma küstürtmeme hamleleri yapıldı. Bu kadar kirliliğe yol açan yoğun üretim süreçlerinin yarattığı esnek çalışma, fazla süreli çalışma, düşük ücret vb. emek sorunları, yerinden edinme-topraksızlaştırılma gibi problemler, ormansızlaştırma, arazi bozulması gibi sorunlar ise göz ardı edildi. Rengi yeşile ya da istediğiniz başka renklere boyasanız da mutabakatın tüm taraflarını dahil etmediğinizde, mutabakat değil dayatma söz konusu olur. Buradan hareketle diyebiliriz ki, 2022'de yeşile boyalı bir dayatmayla karşılaştık. 2023'e de bu tabeladaki skorla gireceğiz. İyi olan kazansın.”