AKP’nin krizini asgari ücretli mi ödeyecek?
Hastalık ile semptomu karıştırmamak gerek. Dolardaki artış hastalık değil, bir semptom. AKP’li yıllarda gerileyen sanayi, işsizliğin bir türlü %10 seviyelerinden düşmemesi, sıcak paraya bağımlılık da aynı hastalığın başka semptomları veya semptomları kısa süreli bastıran ilaçlar. Semptomu tedavi eden ilaç, aynı zamanda semptom ve hastalığı azdırıyor. O zaman hastalık ne? Hastalık kapitalizmin kendisi. Bugünlerde olan, Türkiye’de semptomlardan birinin, politik belirsizliğin de etkisiyle, artık saklanamıyor oluşu.
Bir ısrar var: Cumhurbaşkanlığı gitsin; devlet başkanlığı gelsin. Ama topluma kabul ettiremiyorlar. Tarihin en kötü adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’na karşı bile ucu ucuna, gereken oyun sadece %2 fazlasını alarak cumhurbaşkanı olabilmiş ve şu sıralar destek oranı yerlerde olan Tayyip Erdoğan da AKP’liler de görüyor bunu [1] [2]. Meclisteki en küçük parti MHP ile işi bağlamaya uğraşıyorlar. Ancak sayı yetmiyor. Olmazsa referanduma götürmek istiyorlar. Nasılsa CHP’nin başında Kılıçdaroğlu var.
Ancak emin olamıyorlar. Kendi partilerinden ve halktan gelecek “HAYIR”lardan korkuyorlar. Ürktükleri, bu “HAYIR”ların Erdoğan’ı cumhurbaşkanlığından düşürebilecek güçte olması. Korku, yükselen dolarda kendini gösteriyor.
DOLARDAKİ ARTIŞ
Hastalık ile semptomu karıştırmamak gerek. Dolardaki artış hastalık değil, bir semptom. AKP’li yıllarda gerileyen sanayi, işsizliğin bir türlü %10 seviyelerinden düşmemesi, sıcak paraya bağımlılık da aynı hastalığın başka semptomları veya semptomları kısa süreli bastıran ilaçlar. Semptomu tedavi eden ilaç, aynı zamanda semptom ve hastalığı azdırıyor. O zaman hastalık ne? Hastalık kapitalizmin kendisi. Bugünlerde olan, Türkiye’de semptomlardan birinin, politik belirsizliğin de etkisiyle, artık saklanamıyor oluşu.
KRİZ Mİ GELİYOR?
Doların artışı önemli mi? Evet. Başta elektronik eşyalar olmak üzere birçok ürün dolar üzerinden fiyatlanıyor. Türkiye’de üretilen birçok ürünün yurt dışından alınan makinelerle üretildiği, petrol ve doğalgazın ithal edildiği düşünüldüğünde doların artışı toplumun alım gücünü doğrudan aşağı çekiyor.
Peki, kriz mi geliyor? Soruyu anlamlı hale getirmek için değiştirmek gerekiyor. Sorumuzu şöyle formüle ediyoruz: Yönetenlerin yedikleri haltları kim ödeyecek?
FATURA HALKA MI ÇIKARTILIYOR?
Görülen, Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarının faturayı halka ödetme niyetinde oldukları. Kendilerinin dolar bozdurmadıklarını tahmin ediyoruz. Çünkü bozdursalardı bunu davulla zurnayla yaparlardı. Böyle bir durum olmadığına göre, AKP’li yöneticiler ve bakanlar dolarlarına sıkı sıkıya sarılıyorlar. Ancak halktan dolar bozdurmalarını istiyorlar. Zaten iki kuruşu zorluklarla bir araya getiren yoksulların daha da yoksullaşmasını istiyorlar.
YA ASGARİ ÜCRETLİ ÇALIŞANLAR
Bir de hiç doları olmayanlar var. Bunlar, toplumun en yoksul işçileri. Aylık 1300 TL kazanıyorlar. Dolar, sene başında 2,9 TL iken de 1300 TL kazanıyorlardı, dolar 3,5 TL iken de bu kadar kazanıyorlar. O halde maaşları bir yıl içerisinde dolar cinsinden 130 TL civarında bir düşüş yaşamış.
Peki, bu kayıp karşılanacak mı? 2017 için hükümetin öngördüğü iddia edilen 1400 TL’lik asgari ücret, bu kaybı karşılamaktan son derece uzak [3]. Üstelik işsizliğin de arttığı düşünülürse ücretli yaşayan kesimin toplam üretimden aldığı pay, 2016 yılında müthiş bir düşüşe uğradı, diyebiliriz. AKP, FETÖ öfkesini ücretlilerden çıkarıyor.
2000 TL’LİK ASGARİ ÜCRET ÇOK MU?
DİSK’in talep ettiği asgari ücret 2000 TL [4]. Öncelikle bu miktarın yüksek olmadığını belirtelim. Neden mi? IMF çıkışlı Selin Sayek Böke’li CHP, 2016 yılı için 1500 TL asgari ücret vaadinde bulunuyordu. O halde patronların 2016 yılı için 1500 TL vermeye hazır olduklarını söyleyebiliriz. Bu sayıyı 2016 yılındaki TL’nin düşüş oranı ile çarptığımızda 1800 TL elde ediyoruz. Gelir eşitsizliğini bir ölçüde düzeltme amacı güden bir iktidarın asgari ücreti %10 oranında arttıracağını varsayarsak sayı 1980 TL oluyor. Dolayısıyla 2000 TL, asgari ücretlinin gelirini düşük bir oranda arttırırken, asgari ücretin biraz üstünde kazanan işçilerin gelirlerini dolar cinsinden sabit tutuyor. Demek ki, 2000 TL, 2016 yılının 1500 TL vaadinin bir adım ilerisi. Mevcudu koruyan, asgari ölçüde de düzeltmeyi hedefleyen bir sayı. Ancak AKP’nin bunu kabul etmeyeceğini tahmin etmek zor değil. Patronların 2016 yılı için kabul ettiği 1500 TL’yi bile AKP, işçiler için çok görmüş, 1300 TL size yeter, demişti.
YA DEVRİMCİ OLAN?
Devrimci olan, işçilerle yeniden kurmayı hedefleyen "Ücretlilik sistemi kalksın!" sloganıdır. Ancak bu slogan, devrimcilerin işçilerin ücret mücadelesinde taraf olduğu gerçeğini dışlamaz. Biz asgari ücretle çalışan tersane işçisinin, inşaat işçisinin, garsonun, restoran çalışanının; kısaca tüm düşük gelirli işçilerin yanındayız.