Alevi açılımı: 'Olsun...'

Alevi açılımı: 'Olsun...'

AKP’nin Alevi politikalarının temel motivasyonu Alevilerin sorunlarını çözmek değil, tam tersine, Alevilerin sorunlarının temelinde yatan mezhepçi-tekçi politikaların sürekliliğinin sağlanmasıdır.

Engin Deniz

Aleviler çok yaşamıştır hem Alevi hem Kürt’seniz örneğin, daha çok yaşamışsınızdır. Yeni biriyle tanışmış sohbet etmeye başlamışsınızdır, sohbetin bir noktasında karşınızdaki kişinin aklına birdenbire “Nerelisin, memleket nere?” diye bir soru gelir:

“Dersim”

“?”

“Tunceli”

(Kısa bir sessizlik)

“Olsun… hepimiz insanız sonuçta”

Bu “Olsun”un ne demek olduğunu Aleviler çok iyi bilir! Bu “olsun” da tepeden bakan muktedir “hoşgörüsü” vardır.

Bu “Olsun”, benden değilsin, seni bir yere kadar kabullenebilirim, ama bu ilişkinin sınırlarını da ben belirlerim, demektir.

Çocuklarını sizinle oynatmazlar,

Sapık tarikatlarda uydurulmuş iftiraları düşünmeden yüzünüze sorarlar,

Yemeğinizi yemezler,

Sonra da “Olsun”!

AKP/Saray iktidarının Alevilere yaklaşımı tam da bu “Olsun” yaklaşımının siyasal alandaki tezahürüdür. Sadece Alevilere mi, haklarını yemeyelim, değil elbette! Bu yüce gönüllük, ihtiyaca binaen, Sünni/Türk olmayanlara dönük olarak zaman zaman kendini göstermiştir. Alevi açılımı, Kürt açılımı, Roman açılımı…

Şu sıralar AKP’nin gündeminde yeniden Aleviler var. Ekonomik krizle birlikte toplumsal etki alanı giderek daralan iktidarın, seçimler yaklaşırken yeniden Alevileri hatırlaması bir açıdan çaresizliğinin boyutlarını gösterir nitelikte, öte yandan bakıldığında ise yukarıda bahsettiğimiz “Olsun”cu anlayışın ürünü olarak da görülebilir. 20 yıllık iktidarında Sünni İslam’a dayalı mezhepçi politik anlayışın temsilciliğini üslenen bir partinin, birkaç göstermelik adımla Alevileri aldatabileceğini düşünmesi başka nasıl açıklanabilir ki?

Yanlış anlaşılmasın, gündeme gelen konuların önemsiz olduğunu söylemiyoruz! Tam tersine, AKP’den bağımsız olarak, bu konularda, önümüzdeki dönem Alevi kurum ve önderlerine çok iş düşüyor. Eşit yurttaşlık temelinde demokratik-laik bir ülkede yaşama tahayyülü ana hedef olsa da; Cemevlerinin statüsü, devlet-siyasetle ilişkilenme biçimi, mali yapı, Alevi hareketinin yapısal sorunları… gibi pratik konularda derinlikli tartışmalar yaparak ortak aklı geliştirmek büyük önem taşıyor. 

Ne var ki, AKP’yle yürünecek yol yoktur! Çünkü, mesele AKP’nin temsil ettiği gerici zihniyetin Alevilere yaklaşımı değildir, buraları çoktan geçtik! Kurumsal siyaseti ve devlet mekanizmasını imha ve ilga etmiş, siyasal parti formuna bürünmüş bir suç örgütünden söz ediyoruz!

Hangi zeminde, ne açılımı!

Açılım dedikleri “Milli Birlik ve Beraberlik” çalışmasını yürüten Bakanların isimleri bile Aleviler için yeterince manidar: Süleyman Soylu, Mehmet Nuri Ersoy ve Bekir Bozdağ. Çalışma içeriğinde, Cemevlerine hukuki statüsü kazandırılması; Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde Alevi-Bektaşi ve Cemevi Daire Başkanlığı ya da Alevi-Bektaşi ve Cemevi Başkanlığı’nın kurulması ve tüm cemevlerinin bu birime bağlanması söz konusu. Bunlarla birlikte işin şov kısmında ise, Erdoğan’ın bazı Cemevlerinin açılışına katılması planlanıyor. Alevilere dönük defalarca ayrıştırıcı söylemlerde bulunan “şahsım” o değilmiş gibi!

Cemevlerine hukuki statü kazandırılmasıyla, Cemevlerinin elektrik ve su giderlerinin devlet tarafından karşılanması, Cemevlerinde görevli Alevi dedelerine maaş bağlanması ve Cemevlerine tapuda özel bir imar lejantı verilmesi düşünülüyormuş!

Açılım dedikleri bu kadar!

Sadrazam Mehmet Paşa’nın keçiboynuzuyla (Harnup) bir hikayesi olduğu rivayet edilir. Sadrazam Gülhane Parkında dolaşırken, vezirlerden biri en alasından bir keçiboynuzu koparıp paşaya ikram etmiş. Paşa eline almış keçiboynuzunu, “bu nedir?” diye sormuş. Vezir, “yiyin paşam bunun içerisinde kudret helvası gibi damla damla bal vardır” deyince, paşa geri vermiş keçiboynuzunu, “al şunu, ben bu kadar kazığı bir bal damlası için yutamam” demiş.

Bugün Alevilere yutturulmaya çalışılan kazığın içerindeki o bir damla bal bile zehirlidir işin aslı.

Yapmak istedikleri;

Alevilerin sorunlarını tarihsel, toplumsal, siyasal bağlamından koparmak,

Aleviler içerisine nifak tohumları ekmek,

Aleviliği tanımayıp kendine göre tanımlamak.

AKP’nin Alevi politikalarının temel motivasyonu Alevilerin sorunlarını çözmek değil, tam tersine, Alevilerin sorunlarının temelinde yatan mezhepçi-tekçi politikaların sürekliliğinin sağlanmasıdır.

AKP bir kez daha çuvallayacak!

Aleviliğin tarihi zulüm ve katliam tarihidir.

Alevi deneyimlidir; zalimi tanır, aldanmaz.

Aleviler kültürleri ve tarihsel deneyimleri ışığında, demokrasi insan hakları ve laiklik gibi evrensel değerlere bağlılıkları gelişmiş bir toplum olarak böyle bir iktidarın değirmenine su taşımaz.

İktidar ne sanıyor?

Politikalarını inkârcı-asimilasyon üzerine kuracaksın,

Alevilere saldıranların sırtını sıvazlayacaksın,

Çağ dışı sapık tarikatları baş tacı edeceksin,

Sonra da Alevilere dönüp “Olsun” diyeceksin!

Onlar da kabul edecek, öyle mi?

Olmasın, olmaz olsun!

DAHA FAZLA