Aleviler mücadelede “inat” ediyor

Aleviler mücadelede “inat” ediyor

Aleviler değişen hükûmetlere karşı, değişen rejime karşı halen dik duruşunu kaybetmemiştir.

Aşkın Can Bacık

Hepimizin bildiği üzere, yakın zamanda 6 parti lideri yuvarlak bir masa etrafında Türkiye’nin geleceğini inşa edecek (!) olan “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” üzerinde bir mutabakat sağladı. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’in tanıtımı yapıldı ve ortaya çıkan metin kamuoyu ile paylaşıldı. Sosyalistler, HDP, kadın örgütleri, Aleviler ve ekoloji mücadelesi verenler bu masada yoktu. Bu metni incelediğimiz zaman, şimdiki sisteme nazaran daha ilerici görünse de –özellikle- Alevilere yer verilmediğini gördük. Peki Aleviler bu sistemin neresinde?

Sol-sosyalist perspektiften dünyaya baktığımız zaman, AKP sonrası sistem, Alevilere pek de bir şey vadetmiyor. Hatta hiçbir şey vadetmiyor. Peki neden böyle diyorum? Gelin bu 6 partinin Alevilere karşı tutumlarını inceleyelim. Öncelikle yeni oluşacak bu sistemin mutabakat metninde Alevi kelimesinin geçmemesi başlıca Alevilerin yok sayıldığı anlamına geliyor. Saadet Partisi’nin, Gelecek Partisi’nin ve DEVA’nın geçmişten gelen, Alevi toplumuna dair görüşleri hala hepimizin zihninde. Parti programlarında Alevilerin sorunları, zorunlu din derslerinin kaldırılması, cem evlerinin statüsü ve eşit yurttaşlık bağlamında hiçbir şey yok.

Bu partiler Alevilerin sorunlarına çözüm bulamazlar. Bulsalar bile AKP döneminin, “gösterişçi” Alevi politikalarına eşik atlatacak zihniyette partiler değillerdir. Öte yandan Diyanet’in kaldırılması, tarikatların ve cemaatlerin kapatılması, zorunlu din derslerinin kaldırılması gibi Alevilerin “eşit yurttaşlık” temelinde istediği bu talepleri kabul edeceklerini düşünmüyorum. Zaten çözmek isteselerdi kendi görev aldıkları dönemlerde bu yetki onlarda mevcuttu, o zaman da çözebilirlerdi. Ayrıca CHP’nin de zorunlu din derslerinin ve Diyanet’in kaldırılması yönünde isteksiz olduğunu görüyoruz. Bir partinin oy kaygısı ile Alevilerin taleplerine kayıtsız kalması, bu toprakların kurucularından olan değerli bir toplumu yok saymakla tanımlanır.

Bu 6’lı masa, Türkiye’deki muhafazakâr kesimlerin hassasiyetini gözeteceğiz diye laikliğe ket vuruyor. Alevilere ve diğer inançlara uygulanan ayrımcı politikaların önünü kapatacakları yerde zaten var olan ayrımcılığı görmezden geliyorlar.

Son zamanlarda gündeme gelen, din derslerinin anasınıfı düzeyindeki eğitime kadar düşürülmesi -insan haklarına aykırı olmasına rağmen- Diyanet Akademisi’nin Meclis’te içinde 6’lı masa partilerinin de bulunduğu partiler tarafından onaylanarak kabul edilmesi, AKP’nin gerici politikalarına devam etmesi, Alevilerin sorunlarını ve uğradığı ayrımcılığı ve eşitsizliği çözemeyeceği kesin.

Üstelik MEB müfettişinin Alevi müdür ile ilgili e-postayı yanlış gruba göndermesinin ardından, aslında bu tür sorunların asla çözülmediğini, devam ettiğini ve çözüme kavuşmasının çok çok zor olduğunu bir kez daha net bir şekilde görmüş olduk. Aleviliğin toplum içerisinde belirtilmeye gerek duyulmadığı, gizlenmeye çalışılması gereken bir inanç olduğu fikrini güçlü bir “inat” ile yok etmeye mecburuz. Biz Aleviler bu yapılan ayrımcılığa ve eşitsizliğe karşı sesimizi hiç olmadığı kadar fazla yükseltme gereği duymaktayız.

Tam da bu noktada, çözüm noktası olarak Aleviliğin bir inanç biçimi olarak kabulü, ayrımcı politikaların son bulması, cem evlerinin ibadethane olarak tanınması ve zorunlu din derslerinin kaldırılması başlangıç için gerekli olan adımlar olarak önümüzde duruyor.

Sonuç olarak, Alevilerin geçmişten bugüne kadar sürdürdüğü mücadele kesintisiz bir biçimde devam etmektedir. Aleviler değişen hükûmetlere karşı, değişen rejime karşı halen dik duruşunu kaybetmemiştir. Alevilerin sağ partilerden bir beklentisi yoktur ve mevcut sorunlar çözülene kadar mücadeleyi sürdürmeye kararlıdır. Laiklik, demokrasi ve sosyalizm temelinde gerçekleşecek olan bu mücadele Alevilerin tanınmasına ve taleplerinin kabulüne götürecek olan mücadeledir.

DAHA FAZLA