Ali Ekber Doğan yazdı | Oligarşik Saray Rejimi’nden çıkış için bir öneri: Sosyalist alternatifi özne boyutunda güçlendirmek
"Dünya’nın da Türkiye’nin de acil ihtiyacı ekolojik bir sosyal cumhuriyet, onu inşa etmenin yegane politik yolu da sosyalist alternatifi özne boyutunda güçlendirmek ve kapitalist hegemonyayı çökertmektir! Yaşamak için sosyalizm-komünizm gerek!"
Ali Ekber Doğan
[5. KISIM]
MİİLET İTTİFAKI’NIN ANAYASAL YENİDEN KURULUŞLA UYUMSUZLUĞU
Yeni bir anayasanın buraya kadar anlattıklarımız çerçevesinde asgari düzeyde demokratik bir tartışma ortamı içinde gerçekleşmesini tepeden burjuva temsiliyetçiliğinin partilerinin oluşturduğu Millet İttifakı’ndan beklemek gerçekçi olmaz. Onlar için makbul ve mümkün olan bu iktidar ve rejim değişikliğini halkın en asgari ve sembolik katılımıyla kotarmaktır. Fakat onların halk sınıflarının dahlinden bu şekilde kaçınması, devletin tüm iplerini eline almış mevcut Bonapartist görünümlü oligarşik diktanın adil bir seçime izin vermesi, oy sayımında hileler yapmaktan uzak durması ve yenilirse sonuçları kabul etmesinin neredeyse imkansızlığı koşullarında bir çıkmaz yaratmaktadır. Türkiye bu çıkmazların sonuçlarını Nisan 2017’de ve Haziran 2018’de acı bir biçimde deneyimledi. Dolayısıyla, muhalefetin Erdoğan rejimini çatışmasız-barışçıl biçimde alt etmesinin en güvenli yolu seçimlerden demokratik bir rejimin anayasal temelde kuruluşuna kadar örgütlü bir halk seferberliğinin yaratılmasını bir tehdit değil, demokratik bir güç olarak görmesinden geçiyor. Kurulacak rejimin askeri veya sivil yeni bir derin devlet mekanizmasının vasiliğine tabi olmadan işlemesinin güvencesi olacaktır.
DERİN DEVLETİNİ TASFİYE EDENLERİ ÖRNEK ALMAK
20 Yüzyılın ikinci yarısında, pek çok geç kapitalistleşmiş ülke, Amerikan egemenliği altında örgütlenmiş derin devlet mekanizmalarının vesayetinde uzun yıllar bir düşük yoğunluklu demokrasicilik tiyatrosuna sahne oldu. Bu topal demokrasilerde aşağıdan halk sınıflarının talepleri siyaseti yönlendirdiği veyahut devrimci anti-kapitalist siyasal özneler güç kazanmaya başladığı durumlarda, derin devlet mekanizmasına bağlı işleyen kontrgerilla çetelerinin yönlendirdiği provokasyonlar, siyasi cinayetler ve sivil halka dönük silahlı saldırılarla şekillenen şiddet ortamını sonlandırma iddiasındaki askeri ya da sivil otoriter-faşizan rejimlere girip çıktı. Bunlardan Portekiz ve Yunanistan kontrgerilla örgütlenmelerini, devlet içindeki çeteleri büyük ölçüde etkisizleştirip, demokratik bir yeniden kuruluş yaşadılar. Siyasal iradesi hiçleştirilmemiş, hak ve özgürlüklerine sahip çıkan, devlet karşısında başı dik insanların ülkesi olmaya devam ediyorlar. ekonomik krizler-baskılarla karşılaşsa da birbiriyle dayanışarak ayakta kalan… Türkiye’de demokratik bir rejim ve siyasal hayat kurulacaksa, Yunanistan ve Portekiz’i örnek almak, siyasal ve kamusal alanın, toplumsal yaşamın halk düşmanı bir sağ vesayet rejimi kurulmadan da işleyebildiğini bilince çıkarmak gerekir.
ANLAMLI FAKAT ENGELLİ BİR ADIM: DEMOKRASİ KONFERANSI
Bu konuda, Rıza Türmen gibi değerli hukukçu ve siyasetçilerin, Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) gibi bazı yapıların gayretleriyle Ocak 2021’de çağrısı yapılan ve Haziran 2021’de gerçekleşen Demokrasi Konferansı’nı anmamak olmaz. 2021 başında “talan edilmiş bu güzel ülkeyi yeni baştan inşa etmek” ve “siyasetin amacını, aktörlerini ve kanallarını değiştirmek” hedefleriyle çağrısı yapılan Demokrasi Konferansı büyük ölçüde HDP parti-ittifak alanına hitap eden bir çalışma oldu. Onun dışındakiler gözlemci-misafir şeklinde katıldı. Demokrasi güçlerinin dağınıklığı, moralsizliği ve yeniden inşa tahayyülünü yitirmişliğine karşı aşağıdan bir politik çıkış sayılabilecek Konferansın hazırlık sürecinde 21 toplumsal sorun alanıyla ilgili çalışma grupları oluşturuldu. 24 Haziran’daki Konferans toplantısında bu çalışmaların sonucu ortak bir tebliğle kamuoyuna duyuruldu. Burada yeniden kuruluşu farklı sorun alanları üzerinden tartışıp, yeni bir politik parti yaratmaktan ziyade birey ve örgütlü yapıların bir arada durabileceği ortak bir hat geliştirme çabası söz konusu. Bu değerli ve özverili çabanın önemli handikaplarından biri, ortak sözünün 21 alana yayılıp, mevcut dikta rejiminden demokratik çıkışın yol ve yöntemine dair net bir söz söylemekten kaçınmasıdır. Şili’deki ya da Sudan’daki gibi kurucu meclisle, demokratik ve sosyal bir yeni anayasayla yeniden kuruluş tarzı bir şey söylemesi gerekmektedir. Bir diğer handikap, ulaşabileceği pek çok çevre-kişi olsa da toplumsal muhalefetin genelini kucaklamaktan ziyade, esas olarak HDP parti/ittifak alanına sesleniyor oluşudur. Bu nedenlerden ötürü, Konferansın etki alanı pek de genişleyememiştir.
[6. KISIM]
CUMHUR İTTİFAKI TABANINI ÇÖZME SORUNSALI
Saray blokunun arkasındaki Türk- Sünni direnci kırmak, onun dışında kalan demokratik muhalefet güçlerine güven vermek açısından ekstra bir takım politik manevralara ihtiyaç vardır. Bunlardan biri iktidarın ülkeyi yönetmediği, çatlaklarının derinleştiği ve gidici olduklarını her seferinde daha ikna edici biçimde göstermektir. İkinci bir önemli kaldıraç, iktidar değiştiğinde tüm yurttaşlar için geçerli olacak bir sosyal güvenlik sisteminin kurulacağına dair güvenceler vermektir. Herkese temel bir gelir güvencesinin sağlanacağı, temel hizmetlere erişebileceği, işsizlik sigortasından yararlanacağı, asgari ücretin arttırılacağı, özel tüketim vergisi soygununun bitirilip, zenginlerden servet vergisi ve artan oranlı gelir vergisi alınacağı gibi vaatlerle bezenmiş bir geçiş ekonomisi çerçevesi önermek ve onu duyurmak pek çok dengeyi değiştirebilir.
Karşı Mahalle’den M. Sinan Mert’in işaret ettiği gibi, demokratik bir siyasal rejime geçilmesini isteyenlerin mücadelesinin genişlemesi gereken alanlar programatik çerçeve ile sınırlı değildir. Faşist ve paramiliter örgütlenmelere karşı nasıl bir anti-faşist direniş geliştirileceği sorunu da Millet İttifakının solundaki güçlerin omuzlarında duran bir görevdir. “Belli kesimlere dağıtılan ve 100 bin civarındaki silahın, Suriye’deki cihatçı bağlantılarını organize eden bir odak tarafından iktidar değişimi olasılığına karşı yıldırma amacıyla kullanılacağı açıktır. Bu tehdide karşı halk güçlerine güven veren bir pozisyon örgütlenemeden kararsızlık, dağınıklık ve kayıtsızlık yaratan etkenler rollerini oynamaya devam edecektir.”(6)
OLİGARŞİK SARAY REJİMİNDEN ÇIKIŞ İÇİN GÜNCEL BİR HAMLE
Bu çerçevede, örgütlü-örgütsüz sosyalist güçler en azından objektif ittifak halinde oldukları HDP’ye Millet İttifakı’ndan ilerici anlamda farkını koyacak bir seçim yapma doğrultusunda bir basınç uygulamalıdır. HDP’ye yıllardır partinin gündeminde olan üçüncü kutbu kurma konusunda harekete geçmeye çağırmalı, hem de heybesinde durmasına rağmen ısrarcı olmaktan vazgeçtiği “Demokratik Anayasa” önermesini hatırlatıp, onu ekolojik ve toplumcu bir cumhuriyete doğru genişletmeye davet etmelidir. Bu basınçların kamuoyuyla paylaşılarak yapılması önemlidir. Basınçlar kısa vadede sonuç vermese dahi, Şili örneğinden kalkarak şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, anayasal bir yeniden kuruluşu ittifak siyasetinin merkezi-dönemsel stratejik yönelimi haline getirmeleri, cümle aleme sosyalistlerin Türkiye’deki en devrimci-demokratik güç olduklarını hatırlatacaktır. Bunun yanında, sosyalist siyasetin muhalefetteki objektif ve subjektif müttefiklerinin toplumsal tabanlarındaki etkilerini de sıçratacaktır.
Anayasal yeniden kuruluşun Şili’deki gibi Kurucu Meclis’le yapılmasının farklı toplum kesimlerinin rejim değişirken, inisiyatif alıp sözünü-taleplerini duyurması, sosyal kurtuluşla-doğanın, kadınların, ezilen halkların kurtuluşuyla ortaklaştıran bir sözleşme yapması için en uygun kanal olacağı açıktır. Kurucu Meclisle anayasal yeniden kuruluşu gür sesle talep etmek aynı zamanda saray bloku seçimleri sabote ettiğinde büyükşehirlerde oluşacak, anti-faşist kitlesel direniş hareketini birleştirmeye yığınak yapmak anlamına da gelecektir. Eğer merkezi bir kampanya biçiminde yüklenilirse, bu öneri Millet ittifakının restorasyoncu “parlamenter siteme dönüş” önerisinden daha fazla kabul görme potansiyeline sahiptir. Batıda sosyalistler ve Gezi kuşağının bu önermeyle yeni bir heyecan ve umut yaratma potansiyeli yüksektir.
Son Söz: Her yıl büyüyerek tekrar eden yangınlar, seller, salgınlarla insanlık medeniyeti cilalı kapitalist prangalar içinde zamana yayılmış, çılgın bir intihar sürecinden geçiyor. Dünya’nın da Türkiye’nin de acil ihtiyacı ekolojik bir sosyal cumhuriyet, onu inşa etmenin yegane politik yolu da sosyalist alternatifi özne boyutunda güçlendirmek ve kapitalist hegemonyayı çökertmektir! Yaşamak için sosyalizm-komünizm gerek!
(6) https://ww.karsimahalle.org/2021/07/14/isci-sinifimiz-demokrasi-mucadelesinin-neresinde
Ali Ekber Doğan'ın yazı dizisinin 1. kısmını okumak için tıklayınız
Ali Ekber Doğan'ın yazı dizisinin 2. kısmını okumak için tıklayınız
Ali Ekber Doğan'ın yazı dizisinin 3. ve 4. kısmını okumak için tıklayınız