Ambargo ekseninde İran-Türkiye ilişkileri

Harun Ülkü - İleri Görüş

İran’ın nükleer çalışmalar yapmasına bağlı olarak getirilen yaptırımların bir kısmı geçtiğimiz hafta itibariyle kaldırıldı. Henüz sadece Birleşmiş Milletler yaptırımları kaldırılmış olsa da, diğer yaptırımların da (ABD, AB ve diğerleri) kaldırılacağı yönünde bir konsensus oluşmuş durumda. İran’ın dünyaya seslenme kanallarından olan Tehran Times ve İran Daily(1) tarafından yaptırımların kaldırılması doğru yolun bulunması olarak duyurulmuş durumda. İran Devlet Başkanı Rouhani de ilk açıklamasında yaptırımların bir “kaybet-kaybet oyunu” olarak yorumlanması gerektiğini ve dünyanın doğru yaklaşıma doğru yöneldiğini belirtti.(2) İran’ın yaptırımların kalkmasının ardından ilk icraatı ise 114 Airbus uçağı sipariş vermek oldu.(3)

Yaptırımlar İran’ın askeri gücünü zayıflatmak ve nükleer programını geliştirmesini önlemek ana hedefi ile getirilmiş; ancak İran’ın uluslararası para transferinin engellenmesiyle İran ticaret yapamaz hale getirilmişti.

AKP - İRAN İLİŞKİLERİ

Bu yaptırımlar, AKP hükümeti tarafından bir fırsat olarak görüldü ve hem Türkiye’nin doğalgaz ve petrol ihtiyacı hem de sınır ticaretinin mümkün olması İran ile ilişkilerde yeni bir dönem başlattı. İthalatının döviz ile ödenmesi imkanı büyük ölçüde kısıtlı olduğu için o dönemde AKP bir “dalavere” ile altın ihracatı adı altında ithalat ücreti ödemeye başladı. Türkiye’nin altın ihracı tarihsel olarak en yüksek seviyelerini gördü. Ekonomistler altın harici dış ticaret dengesini ayrıca takip etmek zorunda kaldı.(4)

Türkiye’nin bu dönemdeki en büyük iddiası yaptığı ithalatın yasaklı bir ürünü kapsamadığı ve yapılan işlemlerin Birleşmiş Milletler yaptırımlarına uygun olduğuydu. Ancak bu işlem bir kez başladıktan sonra hangi ücretin ne için ödendiğini takip etmek kolay olmuyordu ve İran’ın dünyanın geri kalanına yaptığı ihracatın büyük çoğunluğu Türkiye üzerinden, yüksek komisyonlarla, geçiyordu.

Gelinen nokta itibariyle, yaptırımların kalkması öncelikli olarak, Türkiye üzerinden gerçekleşen bu flu para transferini ve alınan yüksek komisyonları ortadan kaldıracak gibi görünüyor.

DIŞ TİCARET ORTAĞI OLARAK İRAN

İran, 2015 Kasım dönemi itibariyle, Türkiye’nin 9. büyük ithalat ortağı ve 11. büyük ihracat ortağı konumunda. 2014 yılında ise İran en çok ithalat yapılan 6. ülke iken; en çok ihracat yapılan 10. ülke konumundaydı. Yıllar içerisinde İran’ın dış ticaretteki payı düşük oranlarla da olsa gerilerken, yaptırımların kalkmasının getirdiği yeni koşullarda nasıl bir seyir izleneceği tartışma konusu oldu.

DIŞ TİCARET POTANSİYELLER VE SIKINTILAR

İran’ın Türkiye’den ithalatını demir ve çelik, tekstil elyafı ve mamulleri ile otomotiv yan sanayi ürünleri oluştururken; ham petrol ve doğalgaz Türkiye’nin İran’dan ithalatının çoğunluğunu kapsamakta.(5)

Yaptırımların kalkmasının Türkiye ekonomisine olası etkilerini incelerken, yaptırımlar kalkmadan kısa bir süre önce imzalanan (Ocak 2015) “Türkiye-İran Tercihli Ticaret Anlaşması”nın da kısa vadede olumlu yansımaları olabileceğini göz önünde bulundurmak yararlı olacaktır.(6)

Yaptırımların kaldırılma olasılığı gündeme geldiği andan bugüne kadar en çok dile getirilen olgulardan birisi artan arza bağlı olarak petrol fiyatlarının daha da gerilemesi olasılığıydı.(7) Bu durumun kuşkusuz Türkiye ekonomisine ilk etkisi olumlu olacaktır. Düşen petrol fiyatı dış ticaret dengesine ve dolaylı olarak enflasyona olumlu katkı yapacak; ancak düşen petrol fiyatlarının OPEC üzerinde yaratacağı ekonomik basıncın siyasete yansımaları, Türkiye’nin olası bir taraflaşmada İran ticaretinden beklediği katkıyı alamayabileceği bir konuma sürüklenmesi sonucunu da doğurabilir.

Sektörel bazda incelediğimizde, petrol ve petro-kimya ürünlerinin fiyatlarındaki gerileme ilk etapta bu alanda faaliyet gösteren şirketlerin bilançolarına olumlu yansısa da, orta vadede Türkiye’nin petro-kimya sektörü için aynı sonucu vermeyebilir. İran’ın petro-kimya sektöründe yükseliş planı ortaya koymuş olması ve yaptırımlar geçerliyken bile Ortadoğu pazar payının yüzde 41’ine sahip olması, üstelik İran’ın bugün itibariyle Türkiye’nin toplam üretiminin 4 katı kadar petro-kimya ürününü ihraç ediyor olduğu düşünülürse Türkiye’nin işinin zorlaşacağı öngörülebilir. Petro-kimyanın alt sektörleri olan kozmetik, plastikler ve mamulleri, eczacılık ürünleri, boya, organik kimyasallar gibi alanlarda Türkiye’nin rekabet şansını kaybetme potansiyeli yüksek görülüyor.

Yaptırımların kalkması ile birlikte Borsa İstanbul’daki çimento hisselerinde yukarı yönlü bir seyir izlendi. Beklenti, İran’ın kalkan yaptırımlarla birlikte büyük bir çimento ihtiyacı olacağı ve bu ihtiyacın da Türkiye’den yapılan ithalatla karşılanacağı yönündeydi. Bu aşırı iyimser beklentinin de pek gerçekçi olmadığı kısa sürede anlaşılacak. 2013 yılında "Çimento İhracatçısının İran Rahatsızlığı”(8) olarak basına yansıyan haber, henüz yaptırım koşullarında bile İran’ın sektör üzerindeki ağırlığını ortaya koyuyor. Dönemin Çimento, Cam, Seramik ve Toprak Ürünleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ali Özinönü; İran karşısında hiçbir rekabet şansları kalmadığını ve özellikle Doğu Anadolu’daki çimento üretiminin olumsuz etkilendiğini belirtiyor. Haberde geçen şartların, artık daha rahat ticaret koşullarında işleyeceği düşünülürse, çimento sektörünü umulduğu gibi olumlu bir havanın beklemediği iddia edilebilir.

İran’da artması tahmin edilen otomotiv ithalatında öncelikli olarak G. Kore ve Fransa’nın kazançlı çıkması bekleniyor. Bunun Türkiye’ye yansıması ise otomotiv yedek parça ihracatında oluşacak bir artış. İran’ın artan otomotiv ithalatına paralel olarak yedek parça ihtiyacının da artması Türkiye ekonomisine olumlu yansıma gösterecektir. Artan kişi başına gelire bağlı olarak, tıpkı otomotiv gibi turizm de orta vadede Türkiye’de kârlı çıkacak sektörlerden olacaktır. Kaybedilen Rusya pazarını ikame etmesi çok zor olsa da İran’ın olumlu bir katkı yapması beklenmelidir.

İnşaat sektörü ise, İran’daki altyapı yenilemelerine göz dikmiş durumda; ancak yakın zaman Tahran Havalimanı yer işletmesini alan TAV’ın ülkeden apar topar kovulması da hâlâ zihinlerde. Politik kararların bu tür ihalelerde daha önemli olacağı düşünülürse, Türkiye beklediğini bu alanda da bulamayabilir. Üstelik bu alanda Çin, Hindistan gibi İran ile daha yakın ilişkilere sahip ülkelerin ağırlığı şimdiden hissediliyor. Bu alanda Türkiye’nin sert bir politik rekabetle de yüzleşmesi söz konusu.

Tekstil alanında İran ihracat için büyük beklenti yaratmaktadır. Van’da kurulan Tekstilkent üzerinden halihazırda büyük beklentiler yaratılmış durumda; ancak İran ile Çin arasındaki yüksek ticaret hacminin Türkiye tarafından değiştirilmesi zor gözüküyor.

Bankacılık alanında, yaptırımların başladığı günden beri Türkiye, yüksek komisyonlar kazanarak , dünya ile İran arasında köprü görevi görüyordu. İran’ın dış ticaret ya da diğer ödemeler için artık Türkiye’ye ihtiyacı kalmadı. Özellikle bu işten yüksek kârlar elde eden kamu bankasının yeni duruma uyum sağlayana kadar bilanço sıkıntısı yaşaması beklenebilir; ancak orta vadede tüm bankaların rahatlıkla çalışabileceği bir pazar haline gelmesi, olumlu yansımalar sağlayabilir.

Türkiye’nin, yaptırımların ardından gereğinden fazla beklentiye girdiği ortada, orta-vadede politik gelişmelere de bağlı olarak İran konusunda beklenenlerin gerçekleşmemesi yüksek olasılık. Kısa vadede ihracat artışı ve düşük petrol fiyatları olumlu yansıma gösterecektir; ancak Türkiye birçok pazardaki payını da İran’a orta vadede kaptırabilecektir. Petro-kimya, demir-çelik, lojistik gibi alanlarda dünyaya açılma şansı bulan İran’ın, uzun vadeli hiçbir planı bulunmayan Türkiye’ye uluslararası ticarette üstünlük sağlaması olasıdır.

KAZANANLAR _ KAYBEDENLER

Çin, İran’ın bir numaralı ticaret ortağı konumunda yer alıyor. Hem ticaret oranının artması hem de düşen petrol fiyatlarının Çin’e olumlu yansıması bekleniyor. İran’ın birçok altyapı yenileme projesini de Çin’e yaptırması bekleniyor.

Hindistan’ın, İran’da bulduğu doğalgaz rezervini işletmesi de beklenmektedir. Yaptırımın kalkmasının en büyük kazançlarından birisi de bu sayede Hindistan’a olacaktır. Hindistan’ın da İran’da birçok altyapı yenileme projesini alması beklenmektedir.

Güney Kore ve Fransa’nın ambargo yıllarında İran’ı otomotiv alanında destekledikleri bilinmektedir, yeni dönemde hem marka bilinirliği hem de geçmiş desteğe duyulan sempati nedeniyle bu iki ülkenin ihracatlarını arttırmaları beklenmektedir.

İsveç’in ambargo yıllarında kozmetik alanında İran’a dolaylı yoldan yüksek tutarlı ihracat gerçekleştirdiği bilinmektedir. İsveç’in yeni dönemde de kozmetik sektöründe İran’da avantajlı olacağı düşünülmektedir.

1 http://www.iran-daily.com/News/135116.html

2 http://www.tehrantimes.com/index_View.asp?code=252295

3 http://www.iran-daily.com/News/135160.html

4 http://www.radikal.com.tr/yazarlar/ugur-gurses/iranin-petro-liralari-altin-oldu-1093794/

5 DEİK İran Ülke Bülteni

6 1 Ocak 2015 tarihi itibariyle yürürlüğe giren anlaşma ile, Türkiye tarafından 140, İran tarafından 125 farklı ürün olmak üzere toplamda 265 üründe gümrük vergilerinin hemen hemen sıfırlanması sağlandı.

7 http://www.worldbank.org/en/news/press-release/2015/08/10/iran-lifting-sanctions-will-lower-oil-prices-and-boost-domestic-economy-if-managed-well

8 http://www.zaman.com.tr/ekonomi_cimento-ihracatcisinda-iran-rahatsizligi_2107685.html

DAHA FAZLA