Aşktan bahsetmeye pek mecalimiz yok bugünlerde.
Malumunuz, damacanadan sokak köpeğine deliği tutturmanın(!) hiç de ‘sakıncalı sayılmadığı’, çocuğun tecavüzcüsüyle evlendirildiği, dayak yiyen kadının karakol kapılarından kovulduğu, bakire olmadığı için kadınların öldürüldüğü, tecavüz mağduruna bekaret raporu verildiği, tecavüzcüye erken boşalma indirimi sağlandığı bir ‘normlar cehennemi’ gündemimiz.
Füsun Demirel’in ‘Aşk Dersleri’ oyunu ve oyunun uyarlandığı yine Füsun Demirel’in çevirisiyle Dario Fo’nun ‘Seks? Eh Hayır Demem’ adlı kitabı tam da bu ‘norm cehennemine’ inat tüm güzelliğiyle aşk ve cinsellikten bahsetmeye çağırıyor bizi.
Üstelik kat kat sarılı yabancılaşmalara, tüm o içini boşaltmalara, bayağılaştırmalara, yasaklara, gericiliğe, barbarlığa karşı bu aşk ve cinsellik ‘olması muhtemel bir olaydır’. O halde bu ‘muhtemel olaya’ dahil olmak gerekiyor sevgili okuyucu.
İşte biz de zaten öyle yaptık. İlerici Kadınlar olarak Aşk Dersleri’nin İstanbul’daki bir gösterimine topluca gittik. Dahası bendeniz bu nefis ‘Aşk Derslerine’ doyamadığım için bir de Dario Fo çevirilerini okudum.
Aşk Dersleri bol kahkahalı bir oyun. Konu çok ciddi ama gülmezsek düşecek gibi oluyoruz. Kimi zaman dramatik olana bile üsten üste bir ‘kahkaha tabakasının’ sağladığı yalıtımla yaklaşmak iyi bir savunma mekanizmasıdır. Aşk Dersleri’nden çıkanların kendini güçlü hissetmesi bundan olabilir.
Evet konumuz çok seksi. Şimdi oldukça eğlenceli olan bu derslerden bahsedeceğiz...
İlk cinsel deneyimimiz: “Tanrı aşkına bu ne Adem? Bir canlı mı?”
Cinsellik denildiğinde en önemli sorun bilgi eksikliğimiz. Aşk Derslerinde verilen ilk ders de bu. Üstelik cinsel bilgi eksikliğimiz çok eskiye dayanıyor: Adem’le Havva’ya…
Füsun Demirel’in muhteşem performansıyla sahne şöyle:
“Yeryüzünün ilk cinsel deneyimi.(Adem ve Havva birbirine sarılır)
(Havva) ‘Göbeğime değen bir cismi hissettim…Tanrı aşkına bu ne Adem? Bir canlı mı?’
Adem kollarını çözerek ‘Bilmiyorum’ diye sıkılarak yanıt verdi. ‘Evvelki gün de sana sarıldığımda aynı şey oldu, oyun oynarken hani…Neden ama? Dışarı fırlayan bu çıkıntının benimle ne ilgisi var? Sadece seninle olunca dışarı fırlıyor, Havva…özellikle sen güldüğünde…bir de senin kokunu alınca’…
‘Bir dert, bir hastalık olmasın sakın Adem? Ne bileyim: Tümör falan olabilir mi?’
‘Hayır bana bir acı vermiyor. Tam tersi!...Heyecanlanıyorum…her yanımı ateş basıyor..’
‘Her yanını ateş mi basıyor? O halde bu doğal bir olay değil. Şeytan işi olduğunu mu düşünüyorsun?’
‘Evet Havva, öyle düşünüyorum, tamamen şeytan işi olduğunu düşünüyorum…güzelliğe bürünüp gelen şeytan’
‘Şey, fazla abartmayalım…Bence bunun fazla bir güzelliği yok…hatta gözleri bile yok!’(1)
İşte yeryüzünün ilk cinsel deneyiminin gerçek bir cehalet üzerine kuruluşu böyle gerçekleşir. ‘Adem’in şeytani çıkıntısının’ ‘Havva’nın cehennemine’ yönelişi…
Yine de cehalet sürer. Adem ve Havva pek umursamasa da insanlık binlerce yıldır kızlık zarını(bekaret tabusu) konuşmuyor mu? Fo’nun eğlenceli üslubuna başvuralım:
“Nasıl olacak? Acılı mı? Acısız mı? Kolay mı? Hiç kimse kızlık zarının sadece bir zar, çok incecik bir çeper olduğunu açıklamaz…Berlin Duvarı değildir, yani!
(Üstelik) artık bakire olmayanların bakire olanlara ‘o an’ üzerine anlattığı korkunç hikayelerin sebebi de anlaşılmaz!...kan, kan, kan…Benimki olduğunda kan fışkıracak sanmıştım…Tavana kadar fışkırınca, tavanı nasıl temizlerim? demiştim. Hepsi yalanmış. Normal, doğal bir şey oluyor. Hele sevgiyle, aşkla gerçekleşince çok basit. Ya siz erkekler…GARRÇ! Ne oluyor? Viyana kapısından mı giriliyor?”(2)
Tabularımızı cehaletimize, cehaletimizi tabularımıza sarıp yaşayıp gidiyoruz. Klitoris nedir, bir organ mı, G noktası tam olarak nerede? Şükür ki kimse penisin yerini sormuyor!
Seks mi? Yatmadan önce şak, şak, şak ve hor, hor, hoorrrr
“Sevgili beyler, size bir sır vereceğim: Biz kadınlar ilk cinsel ilişkimizde, hiçbir şey hissetmeyiz…Şimdi eminim bayanlardan biri çıkıp eşine şöyle diyecek: ‘Yoo, doğru değil, hatırlasana…ne kadar zevk almıştım!’ İnanın bana, hiç ama hiçbir zevk hissedilmez! Aynen böyle. Hissetmeyiz, çünkü genciz, deneyimsiz vücudumuzu tanımamışız, eşimize güvenimiz azdır…
O halde…Sevişmeye başladığımızda, zevk almazsak ne yaparız?...Herkes susuyor mu? Peki ben söyleyeyim. Numara yaparız!
Zor da değildir…’ahhh’. Biraz inlemek yeter, erkek her seferinde bu tuzağa düşer.”(3) İlerleyen sayfalarda Fo, şu inleme mesesinde okuyucuyu uyarır: Lütfen geğirir gibi değil!
Elbette ki konu kadınların ‘numaralarından’ ibaret değil. Günümüzün modern cangılında işler daha da fena.
“İnsanların hayvan gibi çalışıp, enerjilerini cinsel ilişkiye kullanamadığı zamanlar vardı. Günde 13, 14 saat çalışıp, eve yorgunluktan ölmüş olarak dönen erkek, ancak yemek yiyip, kendini yatağa zor atardı…Karısı yanına geldiğinde : Şak-şak-şak, sonra da horrr! Böyle zamanları bugün de yaşıyoruz….erkekler eskiye göre çok daha az çalışsalar da pek çok kadın arkadaşım kocalarının böyle: şak-şak…horrr! olduklarına yemin ediyor”(4)
Tüm bu ‘şak-şak-horrr’ düzeneğinde başka ilginç konular da var tabii. Ereksiyon yaşayan bir mucize midir? Kültürel seviyesi yüksek erkeklerin ‘iktidar’ sorunu da bir o kadar karmaşık mı olur?(‘Yoo ben yılda bir kitap filan okuyorum’ demeyin hemen beyler ya da az ötede ağlayın sapyoseksüel kadınlar!) Erken boşalmak hastalık mı, bir hayatta kalma dürtüsü mü? vs vs
***
Aşk Dersleri oyunu çok daha fazlasını sunuyor. Son ders ise bugünlerde neredeyse adını anmadan günümüzü geçirmediğimiz, çoktan üçüncü sayfa olmaktan çıkıp, hayatımızın birinci sayfasına dönüşmüş bir konuda: Tecavüz. Karanlığın en koyusu, en ağır balçık, uğruna ölünecek bir öfke ve tahammül edilemez bir öğürtü…
***
Aşk Dersleri yandaş medyanın hakaretlerine, polis baskısına, gericilere inat çok güzel bir şeyi başarmıştır. Mesajı şudur: Evet biz varız, zorbalara, tecavüzcülere karşı biz kural tanımaz kahkahalarımızla buradayız…
AŞK DERSLERİ
Yöneten: Füsun Demirel
Dramaturgi: Mert Küçülmez / Ayşegül Cengiz Akman
Sahne Tasarım: Mert Küçülmez
Kostüm Tasarım: Sevinç Tufan
Görsel Tasarım ve Desenler: Figen Aydıntaşbaş
Işık Tasarım: Alev Topal
Fotoğraf ve Afiş Tasarım: Nedim Zakuto
Oyuncular: Füsun Demirel, Ayşegül Cengiz Akman, Mert Küçülmez
Oyun Hakları: F&N Ajans Yayın ve Gösteri Sanatları
-------
1) Seks? Eh, Hayır Demem, Franca Rame, Dario Fo, Jacopo Fo, Türkçesi: Füsun Demirel, Açılım yayınları, Kasım, 2001, s.17
2) A.g.e. s.35
3) A.g.e. s.36
4) A.g.e. s.41