Bakanlık Yatağan'da mahkeme kararını tanımadı!

Bakanlık Yatağan'da mahkeme kararını tanımadı!

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, mahkeme kararını ve bilirkişi raporunu dikkate almadı: Turgut Köyü’ndeki Turgut Kapalı Kömür Ocağı için ÇED olumludur kararı verildi!

Ersan Kınık

Muğla’nın Yatağan İlçesine bağlı Turgut Köyü’nde Tayyibe Demirel’in kömür ocaklarına karşı kazandığı hukuk zaferine karşı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı maden ocakları için ÇED olumludur kararı verdi. Karar iptal edilmezse bilirkişi raporlarına göre bölgede tarım topraklarına, yeraltı sularına ve biyolojik çeşitliliğe zararlar verecek olan ocak ve santral, işletilmeye devam edecek.

Turgut Köyü’nde Ceyhan Saldanlı'nın yönetim kurulu başkanlığını yaptığı Aydem Enerji'ye bağlı Yatağan Termik Enerji Üretim A.Ş.'nin Turgut Kapalı Kömür Ocağı Projesi’ne Muğla Valiliği tarafından Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) gerekli değildir kararı verilmişti. Turgut Köyü’nde yaşayan 66 yaşındaki Tayyibe Demirel’in açtığı dava ile 11 Ekim 2018 yılında Muğla 2. İdare Mahkemesi tarafından iptal edilen karar, Danıştay tarafından "kararın bilirkişi raporuyla yapılacak tespitlere göre verilmesi gerekir" denilere bozulmuştu.

Muğla 2. İdare Mahkemesi’nde yeniden görülen davada bilirkişi raporuyla ortaya koyulan tespitler ile ÇED gerekli değildir kararı bir kez daha iptal edilmiş ve karar bu kez Danıştay tarafından onanmıştı.

‘BAKANLIK MAHKEME KARARINI VE BİLİRKİŞİ RAPORUNU DİKKATE ALMADI’

10 Ağustos 2022 tarihinde Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) yaptığı açıklama ile, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın, Muğla 2. İdare Mahkemesi’nin kararını ve bilirkişi raporunu dikkate almayarak ÇED olumlu kararı verdiğini kamuoyuna duyurdu.

İleri Haber’e konuşan MUÇEP Gönüllüsü Güngör Erçil, Turgut Kapalı Kömür Ocağı hakkında bakanlık tarafından verilen ÇED olumlu kararına karşı MUÇEP, Tayyibe Demirel ve 10 Muğlalı ile birlikte kararın iptali için Muğla 2. İdare Mahkemesi'ne dava açtıklarını bildirerek “Daha önceki davada ortaya koyulan itirazlar ve bilirkişi raporları dikkate alındığında bakanlığın ÇED olumsuz kararı vermesi gerekirken böyle bir kararla karşı karşıya kaldık” ifadelerini kullandı.

Yatağan Termik Santrali’nin 1993 yılı öncesinde ÇED yönetmeliğinin yürürlüğe girmesinden önce işletilmeye başlandığı için ÇED’den muaf tutulduğunu belirten Erçil, maden ocağı projesinin Yatağan Termik Santrali ile entegre proje olduğunu ve maden ocağından çıkan kömürler ile termik santralin besleneceğini, bu sebepten dolayı da Yatağan Termik Santrali’nin de ÇED sürecine tabi olması gerektiğini vurguladı.

‘SANTRAL ZEYTİNLİKLERİ YOK EDİYOR!’

Duman nedeniyle santralin bölgedeki havayı ciddi ölçüde kirlettiğine dikkat çeken Erçil, santralin Zeytin Kanunu ihlal ettiğini, kanuna rağmen çok sayıda zeytin ağacını kestiğini ve bu sebeple Muğla Tarım ve Orman İl Müdürlüğü tarafından cezai işlemle karşı karşıya kaldıklarını ifade ederek, santralin zeytinlikleri yok ettiğine dikkat çekti.

Santralin birden fazla köyün yerinden edilmesine yol açtığının altını çizen Erçil, “ÇED kararı verilirken bu durumların yok sayılarak olumlu karar verilmesi kabul edilemez” diye konuştu.

Son olarak mahkemeden yürütmeyi durdurma kararı verilmesi talebinde de bulunduklarını söyleyen Erçil, “Yürütmenin durdurulması kararı alınması için gereken koşullar oluşmuş durumda. Ekolojik ve olumsuz çevresel etkilerin geri döndürülmesi mümkün değil. Geri döndürülemezlik ve hukuka aykırılık açık. Yürütmenin durdurulmasının iki şartı da gerçekleşmiş hâlde. Önceki mahkeme kararını hiçe sayma yaklaşımı ÇED olumlu kararındaki hukuka açık aykırılığın göstergesidir” dedi.

‘VATANDAŞLARIN LEHİNE BİR KARAR ÇIKTIĞINI BU ZAMANA KADAR HİÇ GÖRMEDİM’

MUÇEP avukatı Arzu Alper ise karara ilişkin şu sözleri kaydetti:

“Bu tip kararlar, çevreyi yıkıma götüren kararlar. Esasında bu kararı veren merciler yani Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile il müdürlüğü dosyayı yeterince incelese ÇED gereklidir kararı vermesi gerekirken, artık ÇED gereklidir kararını ancak mahkemelerden alabiliyoruz. Çünkü ilgili kurumlar görevlerini liyakatle yerine getirmiyor. Daha çok firmaların lehine çalışıyor. Doğa ve doğayı savunan çevrecilerin, vatandaşların lehine bir karar çıktığını bu zamana kadar hiç görmedim”

Kararın hukuki boyutu olmadığını ifade eden Alper, “Bunun bir hukuki boyutu yok bunun bir rant boyutu var, çevreye zarar verme boyutu var, ekosisteme zarar verme boyutu var en başta ekokırım var. Başka da bir şey yok” ifadelerini kullandı.