Batuhan Batan

Trabzon Sürmene'de yaşayan ve çevreci kimliği ile bilinen Ressam Gökçe Erhan, yaşadığı bölgede yapılmak istenen kültür balıkçılığı tesislerine karşı 24 Ekim Pazar günü basın açıklaması yapacağını duyurdu. Söz konusu tesislerin deniz ekosistemine zarar verdiğini belirten Erhan'ın Gökçesu Mahallesi'ndeki evi ise basın açıklamasından bir önce çıkan yangında küle döndü. Jandarma, 'kundaklama' şüphesiyle inceleme başlattı.

'ÇAMBURNU'NA KİMSE KAFES SAPLAYAMAZ'

Yangına rağmen basın açıklamasını iptal etmeyen Gökçe Erhan ise başkanlığını yürüttüğü Çamburnu Doğa Kültür Sanat Derneği üyeleri, Sürmene Yeniçam Balıkçı Kooperatifi üyeleri ve bölge halkının katılımıyla yaptığı konuşmada, "Bu projeler, geçimini balıkçılıkla sağlayan aileleri son derece olumsuz etkileyecektir. Kültür balığı tesisi için düşünülen bölge, görüntü kirliği yaratacak ve genel estetiği bozarak yerel turizmi etkileyecektir. Kafeslerde kullanılacak yemler, doğal ortamdaki deniz balıklarının besin zincirinin bozulmasına neden olacaktır. Denizlerde yakalanan küçük balıklar, çiftliklerde yem olarak kullanılacağı için küçük deniz balıkları soyları tükenmekte olacak ve hamsi kültürü tehdit altına girecek. Bu projeye kesinlikle karşıyız. Çamburnu’na kimse kafes saplayamaz" dedi. 

'DENİZİ KAYBETTİĞİMİZDE BU GERİ DÖNDÜRÜLEMEZ'

Konuşmasını "Biz atalarımızdan kalan aile evimizi kaybetmiş olsak da bu geri getirilebilir bir şey. Ben bir ressam olarak oradaki her ayrıntıyı aynı şekilde resmedebilirim. Yanan evimi tekrar ayağa kaldırabilirim ama denizi kaybettiğimizde bu geri döndürülemez" diyerek gözyaşlarıyla tamamlayan Gökçe Erhan, yangın gecesi yaşananları İleri Haber'e anlattı. 

'EVİN ARKASINDAN SES GELİYORDU'

Evinin yandığı gece sesler duyduğunu belirten Erhan, şunları söyledi:

"Ben birkaç gün öncesinden beri eylem için çalışıyordum. 2 gün öncesinden de paylaşım duyuru yapmıştım. Eylemden bir önceki akşam, son konuşma metnimi düzenlerken akşam olmuştu. Saat 7-7 buçuk civarıydı sanırım. Dışarıda bir taraftan bir gürültü duydum, esinti mi var diye baktım ağaca. Ağaçta bir sallantı görmediğim için kedi, köpek mi diye düşündüm. Öyle bir aklımdan geçti, biri mi geliyor diye. Birileri mi var diye bir his oldu bende. Bunları net bir düşünce olarak ifade etmiş olmayayım, kimseyi zan altında bırakmak istemiyorum çünkü. Gerçekten tesadüf de olabilir. Ya da o an hissettiğim gibi birileri beni korkutmaya mı çalışıyor, birileri mi var dışarıda, mizahi olarak aklımdan bunları geçirdim ciddiyetsiz bir şekilde. Ama sonra bakmadım yazı ile ilgilendiğim için. Kedi, köpektir diye düşündüm. Sonra bir başka türlü çıt çıt diye bir ses duydum ve hafif bir duman sızmıştı içeriye. Kuzine yanıyordu, inceledim ama bacada bir duman çıkışı yoktu. Sonra yine dışarıdan sesler duyunca hemen dışarı çıktım, etrafa baktım. Evin arkasından geliyordu ses. Oraya doğru yöneldiğimde bir ateş yükseldiğini gördüm. Küçüktü, henüz yeni yanmıştı ama hemen de müdahale edilebilecek gibi değildi. Hortum falan aradım, bulamadım. Panikle abimi aradım, itfaiyeyi arasın diye. Numarayı unuttum. Kafam çok karıştı. İtfaiye gelene kadar gittim ana şalteri kapattım panodan. Orada baktım bir de, elektrik kablolarıyla ilgili bir durum yoktu. Sonra tüpleri çıkardım evden. İtfaiye gelecek diye beklediğim anda ateş yükseldi, sinirle birlikte kendimden geçtim. Evden bir şey çıkarmaya bile yönelmedim, sadece bilgisayarım ve telefonum..."

'TESADÜF DE OLABİLİR, OLMAYABİLİR DE'

Evlerinin 150 yıllık olduğunu ve daha önce yangın çıkmadığını belirten, Erhan, "Tabii eski ev, topraklama yoktu ama şalteri kendim kapadım. Elektrik uzmanı değilim belki başka şekilde bir şeyler olmuş olabilir. Bilemiyorum bunu. Tesadüf de olabilir, olmayabilir de" ifadesini kullandı.

'KORKUNÇ BİR DUYGU'

Yangın ihbarı sonrası itfaiyenin geciktiğini belirten Erhan, şöyle devam etti: 

"İtfaiye çok gecikti. Geldiğinde de evin yokuşunu çıkarken tekeri şarampole kaydı. Sonra yarım saat çekici beklediler. Şarampoldeyken boruyu çıkaramayız, uzatamayız dediler oraya kadar. Fakat şarampolden çıkaramadılar, yine boruyu o şekilde uzattılar. Ben bizzat orada değildima ama böyle anlatıldı. Bir ihmali mi var, işbilmezlik mi var, bilmiyorum. Korkunç bir duygu gerçekten. Sonra komutan geldi, tutanak tutuldu. O anda itfaiye erleri, elektrik panosundan çıktı dedi, panoyu alıp geldi. Dedim ki onu ben kendi ellerimle kapattım. Sonra orada bir teleferiğimiz var bizim, onun şalteri de oraya bağlı. Belki şalterden olmasa bile, kablonun değdiği temas ettiği bir yerler olabilir. Yangının çıktığı yere yakın bir mesafe. O da olabilir."

'BİR SONRAKİ GÜN EYLEM OLACAĞI İÇİN İNSAN ŞÜPHELENİYOR'

Söz konusu bölgede yalnızca kendi evinin olduğunu belirten Erhan, "Bir sonraki gün eylem olacağı için insan şüpheleniyor. Ben bir de burada biraz sivriliyorum bu konularda, tek yaşıyorum, başıma bir şey gelir hissi vardı ama bir yandan da meydan okuyordum buna kendi içimde. Benim hayatım bu, korkmayacağım. Bunlar aklımdaki şeylerdi ama ihtimal de vermiyordum bir yandan" derken, kendisine yönelik bugüne kadar herhangi bir tehdit olmadığını belirterek "Böyşe şeylerle karşılaşmamak için son anda duyurdum. Genelde böyle yaparım zaten" şeklinde konuştu.

'HER ZAMAN BURADA YAŞAYACAĞIM'

Gökçe Erhan, üniversite eğitimini tamamladıktan sonra köyüne geri döndüğünü ve ailesi evini restore ederek yaşamaya başladığını belirtti. Köydeki hayatı boyunca çevre sorunlarıyla ilgilendiğini dile getiren Erhan, "Burada doğal bir hayat yaşarken bir yandan çöp tesisiyle, yöre sorunlarıyla ilgilenen bir sanatçı olarak kendimi ifade ediyorum. Çevreye zarar verecek herhangi bir oluşumu önlemeye çalışıyorum. Her zaman burada yaşayacağım. Benim zaten yaşam amacım bu. Başka bir amacım yok hayatta. Sanatçı olarak da, insan olarak da tavrım bu" dedi. 

Başkanlığını yaptığı Çamburnu Doğa Kültür Sanat Derneği ile de çevre konularında mücadele ettiklerini belirten Erhan, mücadelesine bundan sonra da devam edeceğini vurguladı.