Behice Hanım*
Türkiye’nin ve dünyanın aydınlık geleceği için katledilenlere. Bahçelievler devrimcilerine…
Yirmili yaşlarına gelen gençlerin büyük çoğunluğu AKP iktidarı dışında bir iktidarı hatırlamıyor. Dinin sosyal yaşamın göbeğine oturması, sekülerlik söyleminin doktora tezleri dışında alıcısının olmaması ve basit insani değerlerin dudak bükmeyle karşılandığı bir kültürel atmosfer. Emperyalizmin yeniden inşa faaliyetleri, eli kanlı katillerin din yardımıyla insanları katlettiği, kapitalizmin azgınlığının her gün yeni işçi ölümlerine neden olduğu bir dönemdeyiz.
Sosyalist doğulmaz…
Behice Sadık Boran doğduğunda ülkenin hali pür melali yaşadığımız dönemden pek farklı değildi. Nasıl zaman zaman “Gericiliğinve ırkçılığın boğuculaştırdığı dönemi mi bulduk dünyaya gelmek için?”‘ diye karamsar espriler yapıyorsak, yüzyılın başında da aynı şekilde düşünenler vardı şüphesiz. Geleceğe dair hiçbir umudun açıktan gözlenmediği, kapitalizmin ya da emperyalizmin yenilgi alacağına dair hayallerin teorik ve yenilmiş umutlar olarak bellendiği 20. Yüzyılın başları. Hep yeniliyorduk, daha güzel yeniliyorduk.
İşgale uğramış, yenilgiye, ihanete sürüklenmiş bir ülkeye doğdu Behice Boran 1 Mayıs 1910’da.Okumayı yeni sökmüştü, Ekim Devrimi bir umut yarattığında. 13 yaşındaydı Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda. Küllerinden yeniden doğan bir ülkenin vatandaşı olarak “Ne yapmalı? Ben ne yapabilirim?”diye düşündü hep. “Ülkem için, yoksul halkım için ne yapabilirim?” Bu onun yaşam ilkesi haline geldi. Ömrünün sonuna kadar da en ufak taviz vermedi yurtseverliğinden.
Türkiye kadınının yüz akı
Behice Boran ülkede ve dünyada hatırı sayılır bir sosyolog olduğunda dünyanın birçok ülkesinde kadının seçme ve seçilme hakkı yoktu. Sosyolog olarak kalıp sosyoloji alanında dünyada adı bilinir biri olarak kalabilirdi oysa ülkesine dönüp ülkesi için mücadele etmeyi seçti.
Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesindeki dersleri ülkesindeki meselelere onun gibi bakan, onun gibi bakmak isteyenlerce olduğu kadar dönemin ırkçıları tarafından da ilgiyle takip ediliyordu. Örgütlü siyasi hayatı da aynı dönemlerde dönemin Türkiye Komünist Partisinde başladı.
Türkiye kapitalizminin NATO’ya girme projesi olarak yüzlerce ülke gencini, haritada bile bulamayacakları Kore’ye, ucuz kan olarak göndermesine “Kore Nere?” bildirisiyle karşı çıkması Behice Boran’ın önemli siyasi adımlarındandı.
İşsizlik ve yok farz edilme: Devrimcinin makûs talihi
Türkiye İşçi Partisi (TİP) kurulana değin geçen 10 yıl gibi bir sürede ne sosyologluk ne hocalık yapabildi Behice Boran.Ne de aktif siyasetin içinde bulunabildi. Karanlık günlerdi.Karanlık ve öğütücü.En ufak muhalif sese tahammülü olmayan bir sistem kendisi gibi olmayanı yok farz ediyordu. 1940’larda birlikte dergi çıkardığı, entelektüel birikimini paylaştığı arkadaşlarının büyük kısmı ülkeden çekip gittiler. O gitmedi. Parti eliyle gönderileceği 12 Eylül darbe dönemine kadar daülkesinde mücadele etmeye olan inancını ve umudunu hiç yitirmedi.
Liderlerinden olduğu Türkiye İşçi Partisi, ülkemizde solun ve sosyalizmin en prestijli olduğu dönemin adı oldu. İşçi sınıfının örgütlü sesinin yükseldiği, parlamentoda 15 milletvekilinin emekçilerin sesi olduğu bir dönemdi. Grevlerin, direnişlerin her gün katlanarak arttığı, sınıf bilincinin yükseldiği bir zaman aralığı.
Dostları oldu, dostlukları; kırgınlıkları, silip attıkları… Ülkenin ilk kadın parti genel başkanı olduğu döneme kadar Behice Hanım ismi hem Parti içinde hem de karşıtları arasında bir saygı bulutuyla birlikte anıldı. Milletvekili yaptığı konuşmalar parlamentodaki tüm partiler tarafından büyük ilgiyle dinlendi. Behice Boran hep öğretmendi.
Zor yıllar…
12 Eylül Darbesini izleyen günlerde Parti Meclisinin kararıyla gittiği Avrupa’da ilerlemiş yaşına rağmen Türkiye solunun iki ana parçasını birleştirmek için çaba harcadı. Türkiye Birleşik Komünist Partisi’nin kuruluş bildirgesini okuduktan birkaç gün sonra memleket hasretiyle yaralı yüreği durdu. Ülkesine getirilen cenazesi tıpkı yoldaşı Ruhi Su’nun cenazesi gibi sosyalistler, devrimciler, barışseverler tarafından darbe dönemi Türkiye’sinde onbinlerce kişilik bir gövde gösterisine dönüştürüldü. Umut oldu.
20’li yaşlardaki birine Behice Boran ne ifade eder diye düşündüm yazıya başlarken. Mücadele arkadaşlarımızın, mücadelede bayrak bellediğimiz kişilerin bile yerlerini çok hızlı bir biçimde yeni bayraklara devrettiği bir dönemde Behice Boran da TİP de Barışseverler Cemiyeti de önemli birer tarihsel mirastır. Oluşturdukları tarihsel miras geleceğimizi inşa etmekte önemli deneyimler sunacaktır. Geleneğimize dâhildirler ve Sosyalist Türkiye’de adları onurla yaşatılacaktır.
* İleri Haber editörleri bir Behice Boran yazısı istediler. Daha önce yazdığım Behice Hanım yazısının güncelliği hemen hiç değişmediği için tekrar yayımlanmasında bir sakınca görmedim. Umarım okurlar açısından da aynı duyguları uyandırır.