Belediye İşçileri Dayanışması’ndan Kadıköy’de eylem

Belediye İşçileri Dayanışması’ndan Kadıköy’de eylem

Belediye İşçileri Dayanışması, belediyelerdeki kadrosuz ve güvencesiz çalışma koşullarına karşı Kadıköy’de basın açıklaması düzenledi.

İzel Sezer – Ersan Kınık

Belediye İşçileri Dayanışması, belediyelere bağlı şirketlerdeki güvencesiz ve kadrosuz çalışma koşullarına karşı İstanbul Kadıköy’deki Süreyya Operası önünde bir araya gelerek basın açıklaması düzenledi. Basın açıklamasına Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, TİP Sözcüsü Sera Kadıgil ve çok sayıda belediye işçisi katıldı.

Belediye İşçileri Dayanışması adına yapılan basın açıklamasını Avcılar Belediyesi işçisi Aylin Doğan okudu. Türkiye’de 500 binden fazla belediye şirket işçisinin bulunduğunu söyleyerek sözlerine başlayan Doğan, halkın daha rahat etmesi için gece gündüz, yağmur çamur demeden her türlü zorluk altında çalıştıklarını ancak buna karşılık emeklerinin karşılığını alamadıklarına dikkat çekti.

‘YOKSULLUĞUN DİBİNE SÜRÜKLENDİK’

Doğan, 2017 yılında yayımlanan 696 sayılı KHK ile taşeron şirketlerden, kadro “aldatmacası” ile belediye şirketlerine geçirildiklerini ancak kendilerine verilen sözlerin tutulmadığını ifade ederek, “Asgari ücretin katları ile çalışan işçilerdik, bir gecede asgari ücret farklarımız silindi. 5 yıl sonra hepimiz asgari ücretli olduk. Bu ücretlerle değil geçinmek, kiramızı bile ödeyemiyoruz. Yoksulluğun dibine sürüklendik” diye konuştu.

‘SORUYORUZ, EŞİTLİK BUNUN NERESİNDE?’

Bu düzenleme ile birlikte yeni bir karmaşanın ortaya çıktığını ifade eden Doğan, “Belediyelerde aynı birimde fiilen çalışan ve hemen hemen aynı işi yapan pek çok çalışan, farklı farklı maaşlar almaya, eski düzen hüküm sürmeye devam ediyor” diyerek şu örnekleri verdi:

“Örneğin, bir Pazar denetleyen zabıta ile diğer pazarı denetleyen zabıta arasında ciddi maaş farkı olabiliyor. Bir belediyede çalışan temizlik işçisi ile yan belediye çalışan temizlik işçisi, aynı işi yapmalarına rağmen farklı ücretler alabiliyor, farklı sosyal haklardan yararlanıyor. Soruyoruz, eşitlik bunun neresinde?”

Yaşadıkları olumsuzluklara sendikaların ve siyasi partilerin suskun kalmasına ve yanlarında durmadıklarına tepki gösteren Doğan, sendika yönetimlerine “Sırça köşkünüzden çıkıp, şöyle bir bakın emekçiler nasıl zorluklarla boğuşmakta” diyerek seslendi.

Doğan açıklamanın devamında şunları söyledi:

“ ‘Üreten biziz, hakkımızı arayan da biz olacağız’ şiarı ile yollara düştük, hakkı yenen, emeği küçümsenen işçi arkadaşlarımızla mücadeleci topluluklar kurduk, her yerde bize dayatılan ayrımcılığı, eşitsizliği, sömürüyü dilimiz döndüğünce anlatmaya çalıştık, eylemlerimizi yapmaya başladık. Hangi sendikadan, hangi partiden, hangi topluluktan olursak olalım, farklılıklarımıza rağmen ekmeğimiz için bir araya geldik, bazen işyerinde bazen sokakta, bazen meclis kürsüsünde bazen sosyal medyada haklı davamızı savunduk. Savunmaya devam edeceğiz.”

TALEPLER

Doğan belediye işçilerinin taleplerini şu şekilde sıraladı:

- Gerçek kadrolu istihdam
- Norm kadrolu, güvenceli iş
- 52 günlük ilave tediye
- Çalışma saatlerinin düşürülmesi
- 6 ayda bir güncellenerek gerçek enflasyon oranında zam
- Tayin hakkı

Açıklamanın devamı şu şekilde:

‘TAHAMMÜLÜMÜZ KALMADI’

“Bir kere daha söyleyelim, tahammülümüz kalmadı, güvenceli ve kadrolu çalışmak istiyoruz. Çünkü belediye şirket işçiliği kadro değildir, taşeron sisteminin başka bir biçimidir, elbise değiştirilmiş halidir. Razı değiliz.

Buradan 2017’de ‘taşerona kadro veriyoruz’ diye ortalığı ayağa kaldıran hükümete sesleniyoruz. 573 bin belediye şirket işçisinin kadro hakkı için verilen kanun tekliflerini reddediyorsunuz, etmeyin. Verdiğiniz sözü tutun, bu zülüm bitsin.

‘MİLLET İTTİFAK’INA SESLENİYORUZ’

Buradan Millet İttifakı’na sesleniyoruz. Seçim vaatlerinizin ‘Kamu Yönetimi’ bölümünde ‘Kamu hizmetlerinin gerektirdiği, asli ve sürekli görevlerin, vekil ya da taşeronlar eliyle yürütülmesine izin vermeyeceğiz’ diyorsunuz. 573 bin Belediye Şirket İşçisi, kamu hizmeti veriyor fakat kadrolu, asli ve sürekli işçilerin haklarından yararlanamıyor. Bunlardan yararlanmamız için seçimi beklemeyin.

Emek dostlarına sesleniyoruz. Yaktığımız ateşin etrafında birlikte ısınalım ve bu ateşi birlikte büyütelim. Bütün çabamız, esnek, güvencesiz, taşeron çalışma biçimlerini ortadan kaldırmaya yöneliktir. Bütün işçiler, güvenceli ve güvenli çalışma hakkına kavuşmalıdır.

‘ÜRETEN BİZİZ HAKKIMIZI ALACAK OLANLAR DA BİZİZ’

573 bin işçi, yakınlarıyla birlikte birkaç milyon insan ediyor. Her zaman söylediğimiz gibi “Hükümet getirecek, hükümet götürecek kadar güçlüyüz.” Kendimize güvenelim, üretimden gelen gücümüzü harekete geçirelim, bugün bizi duymayanlar, sesimize ses vermeyenler, ucuza çalıştıranlar, ensemizde boza pişirenler, bir SMS ile işten atanlar o kadar pervasız olamayacaklar.  Üreten biziz, hakkımızı alacak olanlar da biziz.

81 ilde örgütlenelim, yapılan bütün çalışmalara ortak olalım, birbirimize kenetlenelim. İşte o zaman hem kadro gelir hem de onu korumak için güçlü bir örgütlenme yaratmış oluruz.

Hangi belediyede çalışırsak çalışalım, sorunlarımız ortak, taleplerimiz ortaktır. Birbirimize sırt çevirmeden bütün belediye işçileri olarak birleşelim ve haklarımızı kazanalım.

Yarım milyondan fazlayız, ellerimiz hünerli, her gün muazzam işler üretiyoruz. Ve bunun karşılığını istiyoruz.

Kimseye yalvarmıyoruz, mücadele ediyoruz.

Mücadelemizin daha da büyümesi için işyerlerinde, sokaklarda, her yerde olacağız.

Ve mutlaka kazanacağız.”

‘ÇOK BÜYÜK BİR ALDATMAYLA BELEDİYE ŞİRKETLERİNE GEÇİRİLDİK’

Basın açıklamasının devamında Kadıköy Belediyesi işçisi Kadim Fırat söz aldı. 2017 yılında çok büyük kadroya geçirildiklerinin ilan edildiği ancak belediye kadrolarında, norm kadro ile çalışan işçilerin statüsüne kavuşamadıklarını söyleyen Fırat, çok büyük bir aldatmayla belediye şirketlerine geçirildiklerini ifade etti. Fırat şu sözleri kaydetti:

“Bir taşeron cumhuriyetinde çalışmaya devam ediyoruz. 573 bin işçi belediyelerin bütün hizmetlerinin yüzde 91’ini yapmasına rağmen bunun karşılığını alamıyor. Bugün belediye şirketleri demek üzerimizden rant elde edilmesi anlamına geliyor ve sömürü anlamına geliyor. 2018’den bu yana belediye şirket işçilerinin ücretleri yarı yarıya düşürülmüş durumda. Hepimiz neredeyse asgari ücret düzeyine düşmüş bulunuyoruz.

FIRAT: MİLLİ SERVETİN 5-10 MÜTEAHHİTE DAĞITILMASINI İSTEMİYORUZ

Kadro isteyerek aslında milli servetten lehimize bir düzenleme istiyoruz aslında. Birlikte ürettiğimiz bütün değerlerin işçilere, emekçilere eşit dağıtılmasını istiyoruz. Bu sömürü çarkına son verilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Elde edilen bütün milli servetin 3-5 tane firmaya 5-10 tane müteahhite dağıtılmasını istemiyoruz, sosyal hizmetlere ve emekçilere aktarılmasını istiyoruz.

‘HÜKÜMET GÖTÜREBİLECEK, HÜKÜMET GETİREBİLECEK KADAR GÜÇLÜYÜZ’

Buradan uyarıyoruz çünkü biz 573 bin işçi demek birkaç milyon insan anlamına geliyor. Her zaman dediğimiz gibi hükümet götürebilecek, hükümet getirebilecek kadar güçlüyüz. Bu uyarılarımızı ciddiye almalarını öneriyoruz. Bütün belediye şirket işçisi arkadaşlarımızla da kurduğumuz platformlarda birlikte mücadele ederek haklarımızı elde edebileceğimizi bir daha çok büyük bir kararlılıkla algılamalarını ve bu mücadeleye katılmalarını istiyoruz.

ÖZMEN: BU KADAR BASİT BİR ÇÖZÜMÜ OLAN MESELE YILLARDIR SÜRÜNCEMEDE KALIYOR

Kadim Fırat’ın ardından Maltepe Belediyesi işçisi Savaş Özmen söz aldı. Belediye işçilerinin yaşadığı sorunlarının çözümünün aslında çok kolay olduğunu dile getiren Özmen “Çalışma Bakanlığı’nda birkaç bürokrat bir araya gelecek, belediye çalışanları kaç kişidir bunun bir dosyasını önlerine alacaklar ve belediye çalışanlarını diğer bütün memurlar ve kadrolu işçiler gibi kadrolu yapacaklar. Aslında bu kadar basit bir mesele fakat bu kadar basit olmasına rağmen neden yıllardır sürüncemede kalıyor, bunu anlamak mümkün değil” dedi.

‘ŞİMDİ HEP BİRLİKTE BİR ŞEYLER YAPMAMIZ LAZIM’

Özmen konuşmasının devamında şunları söyledi:

“20 yıldır yapılmaya çalışılan, kamu hizmetlerinin tasfiye edilmesine dair enteresan bir süreç yaşanıyor. Burada karambolden işçi sınıfına dünya kadar gol atılmış durumda. Epeyce bir kazık yemiş durumdayız amiyane tabirle. Şimdi buradan bir çıkış mümkün. Elbette ki seçim öncesinde bir dünya gündem kızışacak, bir dünya vaatler ortalıkta dolaşacak, bir dünya mesele konuşulacak ama seçim sonrasında da belediye çalışanlarının ısrarla bu konunun takipçisi olması lazım. Burada artık belediye çalışanlarının topa girmesi lazım. Bu insanlar topa girmezse bu maç bitmez. Dünya kadar daha gol yeriz. Şimdi hep birlikte bir şeyler yapmamız lazım.”

TİP GENEL BAŞKANI BAŞ: İŞÇİ SINIFININ SESİNİ HER YERE TAŞIMA MÜCADELESİNİ DEVAM ETTİRECEĞİZ

Basın açıklamasının ardından İleri Haber’e açıklamalarda bulunan TİP Genel Başkanı Erkan Baş ise şu sözleri kaydetti:

“Türkiye’nin pek çok yerinde bu aralar işçi direnişlerinde ciddi bir artış olduğunu gözlemliyoruz çünkü özelde ya da kamuda fark etmiyor, işçiler fazla mesaiye zorlanıyorlar, güvencesiz çalıştırılıyorlar, genellikle sendikasız çalıştırılıyorlar, hepimizin bildiği gibi düşük ücretle çalıştırılıyorlar. Bir de buna aynı iş yerinde aynı işi yapan işçilerin kadro farkı nedeniyle, statü farkı nedeniyle uğradıkları ek eşitsizlikler de eklenmiş durumda. Dolayısıyla buna karşı ciddi bir tepki birikiyor.

Dün, Omega Motor fabrikasındaydık, orada Türk Metal Sendikası’na üye olan işçi arkadaşlarımızla beraberdik. Bir sendikalaşma mücadelesi vardı. Bugün burada belediye işçisi arkadaşlarla beraberiz. Sözde iktidarın sürekli olarak propagandasını yaptığı, bütün sorunları çözüyoruz dediği bir tabloda işçi arkadaşlarımız kendi yaşadıkları gerçeği ifade etmiş oldular. Onlarla dayanışma için burada olduk, onların sözünün mücadelesinin arkasında olacağız, onların sesinin ulaşmadığı her yere de işçi sınıfının sesini taşıma mücadelesini devam ettireceğiz."