Bir kent direniyor.
İktidar partisi ile yakın ilişkide olan bir şirket Artvin’e karşı savaş açmış ve Artvin buna karşı direniyor.
Artvin’de maden çıkartmayı deneyen üçüncü şirket olan Cengiz İnşaat, her zaman var olan sermaye-devlet ilişkisinin çok ötesinde bir devlet desteğiyle saldırıyor. Onlarca araçla yolu kapatıp maden şirketinin Cerattepe’ye çıkışını engelleyen halk, yoğun polis ve jandarma saldırısının ardından geri çekilmek zorunda kalıp şirket Cerattepe’ye ulaşınca “Artvin’de direniş bu kadarmış” gibi bir yenilgi havası oluşmuştu. Tüm Türkiye bir anda Cerattepe direnişine kilitlenmiş ama “yenilgi” çabuk gelmişti. Aslında bu bakış, Artvin’i bilmeyenler açısından geçerli. Biz de o “yenilgi” algısının dillendirildiği günlerde geldik Artvin’e. Bir yandan ‘Cengiz’in devlet marifetiyle barikatları aşmasına, maden sahasına girmesine üzülüyor diğer yandan da halkın tekrar bir hamle yapmasını, madeni engellemesini umuyorduk. Ama dedik ya, bunlar dışarıdan gözlemler.
‘MADENİ SAVUNAN BİZDEN DEĞİLDİR’
Artvin’de bir kaç saat geçirdikten sonra çok başka bir havaya girdik. Uzun yıllar boyunca “devletin en uslu kenti” olmakla övünen Artvin halkı, baştan aşağı doğanın en güzel hali olan kentine sahip çıkarken karşısında devleti bulmuş, polisle kavga etmiş, jandarma ile çatışmış, gaza boğulmuş ve gerçek devlet ile tanışmış. İşte o andan itibaren Artvin değişmiş. Devletin en uslu kenti Artvin, polisi “şirketin polisi”, jandarmayı da “işgal ordusu” bellemiş. “Madeni savunan bizden değildir” diyerek, madene karşı direnişin yıllardır öncülüğünü yapan “yerel aktörlerin” yani Yeşil Artvin Derneği’nin etrafında kenetlenmiş. Artvin halkı bir şirkete ve onun ‘polisine, jandarmasına, devletine’ karşı sadece bir dernek olarak mücadele ediyor. Ama koca bir halk olarak tabii ki.
DEVLETİN İMAMINA ÖFKE
Günlerdir sohbet ettiğimiz insanlar, Artvin’e özgü üsluplarıyla, “bundan sonra Artvin halkı polise-askere ev vermeyecek” derken kentin öncü kadınları AKP idaresindeki belediyeyi basıp eylem anonsu yapıyor. AKP’li milletvekili, Belediye başkanı ve AKP İl Başkanı sokağa çıkamıyor. Hatta kentten “ayrılıp” kayıplara karışıyor. Türkiye’nin siyasi tarihinin en önemli dönemlerinde Artvin ve civarında halk ile birlikte mücadele eden ‘eski tüfek devrimciler’ genç kuşaklarla yan yana direnişi örgütlerken AKP ve devlete Cengiz’i savunmak kalıyor. Bu keskin taraflaşma hayatın her anında, her alanında gözlemlenebiliyor. Daha önce Kürt illerinde gördüğümüz ‘devletin imamına karşı halkın öfkesi’ olayı Artvin’de de gerçekleşmiş mesela. Direnişe yapılan yoğun saldırıdan sadece iki gün sonra bir cami imamı cuma vaazında madeni savunmaya kalkınca cemaat sert tepki gösteriyor ve namazı bırakıyor, camiyi terk ediyor. Ardından imam özür dilemek zorunda kalıyor.
ÖNCÜ KADINLAR
Halkın mücadele içerisindeki dönüşümü, her köşe başında duyabileceğiniz “artık orman kanunu var, ne olacaksa olacak” kararlılığından ibaret değil. Kentin gençleri, aileleri hangi politik kimliğe sahip olursa olsun siyasallaşıyorlar. Mücadelenin bir parçası olan ülkücü gençler “her yer Artvin her yer direniş” sloganını ağızlarından düşürmezken, Artvin gençliğinin büyük kısmını oluşturan “devrimci gençler” ise direnişin enerjisini hiç geri düşürmüyor, mücadele devamlılığının güvencesi oluyorlar. Her yaştan erkekler her işi yaparken, kadınlar mücadelenin öncülüğünü yapıyorlar. Daha önce söylediğimiz “belediye baskını” sadece bir örnek. En önemli örnek ise Yeşil Artvin Derneği Başkanı Neşe Karahan. Koskoca devlet, polisiyle, jandarmasıyla Cengiz’e sahip çıkarken, “bir kadının peşine takılmış halkla” baş edemiyor anlayacağınız. Artvin halkı bir kadının peşine takılmış, kentini, doğasını, yaşamını savunuyor.
BU HALK O MADENE İZİN VERMEZ
Bahsettiğimiz dönüşüm gerçekten önemli. Artvin’de maden yapılamayacağı çok açık. Bu kentte bu halk madenin çalışmasına izin vermez. Bir yolunu bulup madeni engelleyeceklerdir. Ancak bu arada halk dönüşmeye devam edecek ve belki de tüm ülkeye yayılacak bir “ayağa kalkışın” öncüsü olacak. Birlikte mücadele etmeyi öğrenen halk, madeni durduracak, daha ötesini hedefleyecek. Adeta ipin ucunu çekince tüm çorap sökülecek.
Daha ötesini düşünebilmek için önce kazanılması gereken bir mücadele var. Mümkün olan en kısa sürede Cengiz gitmeli, maden meselesi de bir daha açılmamak üzere kapanmalı. Ancak her ne kadar Artvin halkı kazanmak için her şeyi yapsa da tüm ülkenin desteği çok önemli. Kentin dışından gelen her destek buradaki mücadeleye çok ciddi moral veriyor. Dayanışmayı artırmanın yollarını bulmak, her yeri Artvin yapabilmek gerekiyor. Sosyal medya eylemlerinden otobüse atlayıp buraya gelmeye kadar her şey yapılabilir. Hepsinin ayrı ayrı önemi var. Artvin yalnız bırakılmamalı. Çünkü Artvin kazandığında, hepimiz kazanmaya başlamış olacağız.