Boğaziçi Gökkuşağı davası yarın görülecek

Boğaziçi Gökkuşağı davası yarın görülecek

Boğaziçi Gökkuşağı davası öncesi konuşan Yener, “LGBTİ+’ları ve gökkuşağını cezalandırmak için bir bahane” değerlendirmesi yaptı.

İleri Haber

Yarın görülecek olan Boğaziçi Gökkuşağı davası öncesi değerlendirmelerde bulunan dava avukatlarından İrem Yener, “Özellikle LGBTİ+’ları sapkın ilan eden bir anayasa değişikliği teklifi iktidar tarafından sunulmuşken bağımsız olmayan yargıya güvenmiyoruz” diyerek ceza çıkabileceğini kaydetti.

Boğaziçi Üniversitesi‘nde rektör Melih Bulu‘ya yönelik protestolar sırasında 25 Mart günü LGBTİ+ bayrakları taşıdıkları için 12 kişi gözaltına alınmış ve haklarında dava açılmıştı.

İlki 3 Haziran 2022’de 24’üncü Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada, öğrencilerin adli kontrol kapsamında uygulanan imza atma zorunluluğu kaldırılmış, yurt dışına çıkış yasaklarının ise sürmesine karar verilmişti.

Yaşanılan süreçleri yarın görülecek dava öncesi İleri Haber’e değerlendiren dava avukatlarından İrem Yener, “Dava en başından sonuna hukuksuzluklar silsilesi. Zaten olayın gerçekleşmesi ve yapılan gözaltı işlemleri de hukuka aykırıydı. Okula yürürken sırtlarında gökkuşağı bayrağı taşıyor diye önce öğrencileri durdurup GBT bahanesiyle polis aracında alıkoydular, bir saat sonra aslında biz sizi gözaltına aldık dendi” sözlerine yer verdi

Arkadaşlarının gözaltına alınmasına karşı diğer öğrencilerin okul kapısı önünde açıklama yaptığını belirten Yener, “Bu sırada çevik tarafından abluka altına alınıp dağılmalarına izin verilmedi, daha sonra işkenceyle 8 öğrenci gözaltına alındı. Ama iddianameye göre 12 öğrenci ‘Rektör Melih Bulu’yu protesto etmek için bir araya gelmiş’” diye anlattı.

‘DOSYANIN BAŞINDAN SONUNA HAKİM VE SAVCI 3’ER KEZ DEĞİŞTİ’

Dosyanın başından sonuna hakim ve savcının 3’er kez değiştiğini kaydeden Yener, şu sözlere yer verdi:

“Dosya ilk celsedeki savcıya geri döndü. Aslında savcı dosyaya hakim olmasına rağmen mütalaasında iddianameden kopyala yapıştır yaparak ‘öğrencilerin Rektör Melih Bulu’yu protesto etmek için bir araya geldiğinden bahisle 2911 sayılı kanunun 32/1’ini ihlal ettikleri gerekçesiyle’ cezalandırma istedi.

Dosyadaki görüntüler bilirkişiye gitmişti, gelen bilirkişi raporu da hem taraflı hem de bilirkişi tarafından yetki sınırları aşılarak hazırlanmış. Dosyayla alakası olmayan suçlara ilişkin tesitler yapılmış, yine dosyayla alakası olmayan ve kimlik tespiti dahi yapılamayan kişilerin LGBTİ+’larla ilgili sözleri rapora girmiş. Burada kasıtlı bir şekilde yetki sınırının aşıldığını ve hakimin cezalandırma yönünde karar vermesi için yönlendirme yapıldığını düşünüyoruz.

Özellikle pandemi sonrası salgın bahane edilerek hukuka aykırı eylem yasaklama kararları alındığını ve yapılan eylemlerde 2911 sayılı kanunun da gözaltılar için bir bahane olarak kullanıldığını görmeye başladık. Bunun net örneklerini Boğaziçi Direnişi zamanında gördük, çünkü direniş sadece Boğaziçi ile sınırlı kalmadı başkaca kadın, LGBTİ+, işçi hareketleri ile de eklemlendi. Bu yüzden 2911’e ilişkin yaşanılan hukuksuzlukları LGBTİ+ hareketi ile sınırlı tutmak yanlış bir değerlendirme olur. Ama bu dosya özelinde baktığımızda Boğaziçi’ne rektör atandığı ilk andan itibaren LGBTİ+’lar hedefteydi. BÜLGBTİ okul kulübünün kapatılması, kulüp odasına baskın yapılıp ‘gökkuşağı bayrakları ele geçirildi’ açıklamaları yapılması, sergi davasından yargılanan öğrenciler vs.

‘YASADIŞI ÖRGÜT BAYRAĞI MUAMELESİ GÖRÜYOR’

Zaten gökkuşağı ile okula gitmeye çalışan öğrenciler, daha önceki eylemlerden birinde okulun kapısına çıkıp gökkuşağı bayrağı açtığı için okul tarafından hakkında soruşturma başlatılan öğrencinin savunmasına gidiyorlardı. O yüzden halihazırda okulu ve çevresini ablukaya almış olan polisler birilerinin gökkuşağı bayrağı taşıdığını görünce ‘tetiklenip’ müdahale etti. Yani hukuki hiçbir dayanağının olmadığı ama gökkuşağı bayrağının kriminalize edilmeye başlandığı noktalardan biriydi Boğaziçi olayları. Tabi ki önceleri de bayrak veya gökkuşağı renkleri sorun oluyordu ama yasadışı örgüt bayrağı muamelesi görüyor şu an.”

‘LGBTİ+’LARI SAPKIN İLAN EDEN ANAYASA SUNULMUŞKEN YARGIYA GÜVENMİYORUZ’

Ceza çıkma ihtimalinin olduğunu belirten Yener, “Özellikle LGBTİ+’ları sapkın ilan eden bir anayasa değişikliği teklifi iktidar tarafından sunulmuşken bağımsız olmayan yargının bundan etkilenmeyeceğini düşünmüyorum. Ne gözaltılar ne de yargılamanın kendisi hukuka uygun değilken, bir olayla hiç ilgisi olmayan bir şekilde 2911’in ihlaline ilişkin bir cezalandırma komik olacaktır ama şu aşamada yargıya güvenmiyoruz” dedi.

‘2911 SUÇLAMASI, LGBTİ+ GÖRÜNÜRLÜĞÜNÜ CEZALANDIRMAK İÇİN BİR BAHANEYE DÖNÜŞTÜRÜLÜR’

Ceza çıkmasının LGBTİ+’ların ve gökkuşağı bayrağının görünürlüğünü etkileyeceğini vurgulayan Yener, “Halihazırda LGBTİ+’lar özelinde yürütülen bir nefret politikası varken ve toplum nezdinde öteki, sapkın ilan edilmeye çalışılırken daha da kriminalize bir durum ortaya çıkacaktır. Bu politikalar ve anayasa tartışmaları gölgesinde LGBTİ+’ları sırf LGBTİ+ oldukları veya bu olay özelinde olduğu gibi birilerini gökkuşağı bayrağı taşıdıkları için cezalandırmak bilinçli bir yanlış karar olacaktır. Neredeyse bütün dosyalarda beraat aldığımız 2911 suçlaması, LGBTİ+ görünürlüğünü cezalandırmak için bir bahaneye dönüştürülmüş olur” diye konuştu.

DAHA FAZLA