“TBMM Aile Bütünlüğünü Olumsuz Etkileyen Unsurlar ile Boşanma Olaylarının Araştırılması ve Aile kurumunun Güçlendirilmesi için Alınması gereken Önlemlerin Belirlenmesi Meclis Araştırması Komisyonu” 479 sayfalık bir rapor hazırladı. Raporda yer alan birçok öneri "muhafazakar Türk tipi ailenin içinde konumlanan kadın" yaratma gayesiyle kadın haklarının gasp edilmesi niteliği taşımakta. Kadınlar sadece aile içinde ele alınmış durumda. Şiddete karşı kullanılacak haklardan tutun da boşanmaya, ekonomik haklara kadar pek çok alanda bir gerileme söz konusu. Raporun Türkiye’nin imzalamış olduğu uluslararası sözleşmeler ile bağdaşır hiçbir yanı bulunmamakta.
EVLİLİK YAŞI FİİLEN DÜŞÜYOR
Rapor çocukların istismarcısı/tecavüzcüsüyle evlendirilmesi önerisi yapmakta. İstismarcı/tecavüzcü 5 yıl boyunca istismar ettiği/tecavüz ettiği çocuk ile “sorunsuz ve başarılı” evlilik sürdürmesi halinde denetimli serbestlikten yararlanacak. Bu şekilde çocuk evliliği de teşvik edilmiş, Türk Ceza Kanunu’ndaki 15 yaşın altındaki çocukların istismarında rıza aranmaması kuralı ile birlikte evlilik yaşı da Medeni Kanun’a rağmen düşürülmüş oluyor.
KADINA ŞİDDET DAVALARINDA ARABULLUCU UYGULAMASI
Kadına yönelik şiddet davalarında arabuluculuk ve uzlaşma uygulaması raporda önerilmiş durumda. Halbuki Türkiye’nin ilk imzacısı olmakla övündüğü İstanbul Sözleşmesi’ne göre kadına yönelik şiddet davalarında her türlü arabuluculuk, uzlaşma vb. yargı dışı çözüm yolları yasaklamakta, mağdur ve failler arasındaki iletişimin mahkemede ve kollukta, mümkün olduğu ölçüde önlenmesini sağlama gerekliliğini düzenlemekte.
ŞİDDET GÖREN KADIN KARAKOLA GİDEMEYECEK
Rapor kadınlar tarafından yapılacak şikâyetlerin mülki amir ve mahkemelere de yapılabiliyor olması gerekçesi ile karakollara yapılması şeklindeki kanun maddesinin değiştirilmesi öneriyor, mesai saatlerinde karakollara başvuru yapılamasının engellenmesini düzenliyor. Dolayısıyla kadınların hızlı başvuru olanakları, şiddetten uzaklaşıp güvenlikli bir ortama hızlı erişim imkanı da ellerinden alınmış oluyor. Böylelikle şiddete karşı başvurulabilen ve koruma işlevi gören yasal mekanizmalar zayıflatılıyor. Karakollardan kovulan, kollukta bir kez daha şiddete uğrayan kadınlar, artık can güvenlikleri tehlikede olduğunda dahi karakola gitseler dahi işlem yapılmayacak.
KORUMA TEDBİRİ KISITLANIYOR
6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun şiddet gören kadınlar hakkında verilecek koruma tedbirleri için “delil ve belge” aranmaması kuralının değiştirilmesi öngörülüyor. Komisyon raporuna göre delil ve belge olmaksızın tedbir kararının 15 gün ile sınırlanması önerilmektedir. Halbuki İstanbul Sözleşmesi devletin temel görevlerinden birini de henüz şiddet olayı gerçekleşmeden önleyici tedbirler almak olarak belirliyor. Bu çelişki Komisyonun şiddeti önlemeyi değil, fiilen görmek istediğini ortaya koymakta. Kadına yönelik şiddet davalarında tedbir kararının uygulanması için, şiddetin gerçekleştiğine dair delil ve belge zorunluluğu istemek şiddeti önlemenin önüne geçme işlevi görmez. İspat meselesi olsa olsa şiddet fiilinin kovuşturulması aşamasında söz konusu olabilir.
DURUŞMALARA GİZLİLİK
Rapor Aile Hukuku ile ilgili duruşmaların gizli yapılmasını öneriyor. Aile bütünlüğü ve mahremiyeti üstün olduğu için, aile içinde yaşananların herkes tarafından bilinmesi istenmiyor. Bu durum kadınların, çocukların yaşadıklarının örtbas edilmesi eğilimini akıllara getirmektedir. Halbuki kanunda belirtilen istisnalar dışında, bir yargılamanın gerçek anlamda bir mahkeme yargılaması olması herkese açık yapılmasındadır.
NAFAKA SINIRLANDIRILIYOR
Rapor ekonomik haklarla ilgili de bazı kısıtlamaları düzenlemekte. Öncelikle kadınlara verilen nafakanın evlilik süresi ile sınırlandırması önerisi yapılmaktadır. Bu durum kadını ekonomik olarak da zayıf bırakarak evliliğe muhtaç kılmanın sağlanması anlamına gelir. Bir diğer düzenleme de Şeri Hukuka yaklaşan miras hakkı ile ilgili. Evliliğin eşlerden birinin ölümü ile sona ermesi halinde evlilik içerisinde edinilen malların varsa mal rejiminin tasfiyesi davası açılamayacağı yönünde değişiklik yapılması öngörülmekte.
DİNİ REFERANSLI REHBERLİK
Raporun temel hedefi aileyi korumak ve güçlendirmek olduğundan “Aile Eğitim Programlarının ve Aile Danışmanlığı hizmeti” yaygınlaştırılacak. Ancak aile içindeki sorunların bilimsellikten uzak şekilde çözülmesini öneriyor; aileye yönelik psikolojik rehberlik ve danışmanlık hizmetlerinin diyanet aracılığı ile verilmesi, dini referanslı hale getirilmesi düzenlenmiş durumda. İlahiyat fakültesi mezunları aile danışmanı olarak görevlendirilmek istenmektedir.