Cafer Yelsalı
Yine bir bayram arifesindeyiz. Öncelikli olarak, bayramın içeriğinin, komşu ziyaretleri, ihtiyacı olanlarla dayanışma olmaktan çıkıp, her yurttaşımızın tatilde olduğu, şehrin restoranlarını, kafelerini ve barlarını doldurduğu, sinema salonlarının boş kalmadığı, marketler ve mağazaların arife gününden boşaltıldığı günler olarak değiştiğini söyleyebiliriz.
“Nerede o eski bayramlar?” geyiği yerine, yeni bayramların içini tanımlamanın da işçi sınıfı için önemli olduğunudüşünenlerdenim. Nedeni, hiç şüphesiz hizmet sektörüne “gençliğini veren” biri olmamdır. Hizmet sektörü, öncelikli olarak genç nüfusun istihdam edildiği, devletin hiç olmadığı bir sektör olmasından dolayı, benim gibi “gençliğini verenlerin” zorunlu çalıştığı alandır.
Şu uyarıyı başta yapmakta fayda var. Her yurttaşımız, elbette bu bayramda da eğlenecektir. Eğlenmeye, dinlenmeye karşıolduğumuzdüşünülmemelidir. Kapitalizmi alt edecek noktalar arıyorsak, “bir de burada örgütlenelim” fikrinin hizmet sektörü özelinde açılmasının, onların neden bayram yapamadıklarının düşünülmesini istemekteyim.
Hizmet sektörü nereleri kapsar?
Market, mağaza, otel, restoran, kafe, bar, sinema salonu, kültür/sanat evleri, spalar, çorbacılar, çay ocakları vb.şekilde uzayan geniş bir alandır. Yani maddi üretimin dışında kalan, “insana hizmet” fikrinin üretildiği her yer hizmet sektörünün tanımına girer. Fakat devletin belirlediği iş kolları açısından, ana olarak iki iş kolunda ortaya çıkar. Birincisi “10” numaralı iş kolu olan “Ticaret, Büro, Eğitim ve Güzel Sanatlar” adlı iş koludur. İkincisi ise “18” numaralı iş kolu olan “Konaklama ve Eğlence İşleri” adlı iş koludur. Diğer iş kolları içinde de hizmet sektörünün alanına giren işler olsada genel olarak bu iki iş kolunda şekillenmiştir.
Bu iki iş kolu, bayram tatili boyunca çok çalışır.
Çalışan işçi sayıları toplamı ise çok çarpıcıdır. Ocak 2019’da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından açıklanan istatistiklerde, ülke genelinde sigortalı işçi sayısı 13 milyon 411 bin 983 iken, 10 numaralı iş kolunda toplam sigortalı işçi sayısı, 3 milyon 596 bin 394’dür. 18 numaralı iş kolunda ise sigortalı işçi sayısı 840 bin 112’dir. 18 numaralı iş kolunun alanına giren şehir içi restoran, bar, kafeler özelinde sigortasız çalışan sayılarının çok yüksek olduğunu, herhangi bir çalışanına sorarak öğrenebilirsiniz.
Sektörlerin örgütlülük durumları ne durumda?
Yine bakanlığın Ocak 2019 tarihinde yayınladığı sendika üye sayıları istatistiğinden faydalanacağız. 10 numaralı iş kolu için genel durum şöyle: 3 milyon 596 bin 394 sigortalı işçisi olan sektörde, 188 bin 147 kişi sendikalı durumda, en örgütlü ise Türk-İş’e bağlı Tez- Koop-İş olmuş durumda... Tez-Koop-İş, büyük gıda ve teknoloji marketlerde örgütlü olan sendika olmasıyla birlikte, 66 bin 304 üyesiyle sürekli devinim halinde olan tek sendika... Bunu 1 Mayıs alanlarında ölçebiliyorsunuz.
Türk-İş’in diğer sendikası olan Koop-İş’in büro işçileri üzerinden yürüttüğü örgütlülüğün ise fason bir örgütlenme olduğu yine alanlardan ölçülebiliyor.
Alanın ikinci devinim halinde olan sendikası ise Disk’e bağlı Sosyal-İş olarak gözümüze çarpıyor. Üyesi bulunan 10 bin 369 kişinin çoğunluğunun market, mağaza işçilerinden oluştuğunu görüyoruz. Fakat 3 milyon 596 bin 394 gibi bir rakamdan bahsediyorsak, bu örgütlülük oranlarının sektör için çok yetersiz kaldığını unutmamak gerekir.
Bu iş kolu özelinde, mağaza örgütlülüğünün azlığı göze çarpıyor. Mağaza tanımının içini açmak gerekirse; giyim, ayakkabı, teknoloji, yapı market gibi yerleri kastediyoruz. Bu iş koluna yapılabilecek en büyük eleştirimiz bu boşluğunda ivedilikle doldurulması olacaktır.
Gelelim 18 numaralı iş koluna; çalışma hayatımın da önemli çoğunluğunuharcadığım bu iş kolunda, eski bir sendika yöneticisi de olarak fikirlerimi söyleyeceğim.
Sigortalı 840 bin 112 işçisi* olan, sigortasız olarak da binlerce işçininçalıştığı bir iş kolu olarak, toplam sendikalı işçi sayısının 35 bin 846 olması ve sigortasız işçilerlebuluşulabilecek bir faaliyetin/oluşumun bulunmaması en acı taraf olarak önümüze çıkıyor. Bu alan özelinde rahatsızlığın çok olması, derin bir sömürü mekanizmasının işlemesiyle birlikte, uzun çalışma saatlerinin olduğu gerçeklerini göz önünde bulundurursak, daha fazla örgütlü işçi sayılarıyla karşılaşmamızgerektiğinidüşünmekteyim. En son 1 Mayıs’da** alanlarda gördüklerimiz ise bu iş kolunun bir umuda ihtiyacı olduğu gerçeğini önümüze koyuyor.
İş kolunun en örgütlü sendikası olan Türk-İş’e bağlı TOLEYİS sendikasının aktif bir sendika olduğunu söylememiz olanaksız. Hem alanlarda, hem iş yerlerinde hiç göremediğimiz TOLEYİS’in 18 bin 571 üyesi bulunmakta... İkinci sendika konumunda, ki eski Disk, yeni Hak-İş sendikası OLEYİS’in ise 12 bin 312 üyesi var. Yine bu kadar üyesiyle birlikte göremediğimiz sendikalardan... Disk’e bağlı Dev Turizm-İş’in ise, alandaki en aktif sendika olsa bile, sınıfa giremediğini, onlara umut taşıyamadığını görmekteyiz. Yine 1 Mayıs alanlarındaki görüntüleri hiç iyi gözükmemekte... Bir değinmekistediğim noktada sendikaların tarihlerinin ne kadar iyi olursa olsun, günümüzün örgütlenmesini anlamaya tek başına yeterli olamayacağıdır.
İşin en can alıcı noktası, sigortasız işçilerin örgütlenmesi, onlarla buluşulması ve haklarının savunulması anlamında hiçbir girişimin olmamasıdır. “Hadi örgütlenelim” basitliğindedeğil, gerçekçi çözümler üreterek, dayanışarak ve geliştirerekörgütlenilebileceğidir.
Velhasıl, bu iş koluna gereken tek şey umutsuzluğun kırılmasıdır.
Son olarak...
Bu bayram tatilinde yurttaşlarımızşehir içinde gezecekler, alışveriş̧ yapıp, restoranlarda oturacaklar, gece barlara gidecekler ya da şehirdışında otellere... Gittiğiniz yerlerdeki çalışanların bayram tatili yapmadığını hatırlatmaya ve hizmet sektörünün durumunu paylaşarak onları anlatmaya çalıştık. Onlar yeri geldiğinde 15 dakika yemek yiyerek, yeri geldiğinde bu bayramda ailesini görmeyerek çalışacaklar.
Sizleri ağırladıkları için değil, örgütlülüklerini büyütemedikleri için bu bayramda da çok uzun çalışacaklar.
Örgütlenirlerse de hayatı durdurmaya aday sektör olduklarını da unutmayalım...
İyi bayramlar...
*Yaz sezonuna girişte bu rakam artmaktadır.
**İstanbul, Ankara, İzmir ve Antalya 1 Mayısları göz önüne alınmıştır.