Çiğdem Gelegen yazdı | Daha mutlu ve daha zeki olmak adına…

Çiğdem Gelegen yazdı | Daha mutlu ve daha zeki olmak adına…

(...) Elon Musk gibi girişimcilerin ortaya sürdükleri zengin teknolojilere biraz daha eleştirel bakmak gerekecektir. Aksi taktirde “Matrix”, “Johnny Mnemonic” ve “Her” filmlerinde gözlemlediğimiz distopian yaşam çok yakında günlük hayatımızın bir parçası olacaktır. 

Çiğdem Gelegen

Hepimizin isteği ne yaptığını bilen, zeki ve mutlu bir insan olmak, keza biliyoruz ki ancak bu şekilde hayatta kalabilir ve soyumuzu devam ettirebiliriz. Bu nedenle ADHD, Alzheimer, depresyon gibi bilişsel sistemimizi ve duygu durumumuzu etkileyen hastalıklara özgü bulguların kontrol altına alınabilmesi için bir çok çalışma yürütülüyor ve çok sayıda ilaç şirketi bu bulguların kontrolünde kullanılmak üzere yüzlerce ilaç piyasaya sürüyor. 

Bu hastalıklara özgü bulguların ilaçla kontrolü her ne kadar birçok hastaya faydalı olsa da hastaların bir kısmında ilaca karşı ciddi yan etkiler gelişebiliyor ve yine bir ksım hasta ilaçlı tedaviye yanıt vermiyor. Bu tip hastalarda farklı tedavi yöntemleri deneniyor. Söz konusu alternatif yöntemlerden önemli bir grubu sinir hücreleri işleyişinin düzenlenmesi temelli bir yaklaşım olup bu yöntemde duygu durumu ya da bilişsel işlevlerin düzenlenmesinden sorumlu yolaklarda yer alan sinir hücrelerinin etkinliği elektirik uygulaması yoluyla değiştirilerek hastalığı özgü bulguların kontrolü bir dereceye kadar sağlanmış oluyor. Halen hazırda ağır depresyon vakalarında intihar girişimini önlemek için ya da Parkinson, Alzheimer gibi hastalıklar ve epilepside motor ve bilişsel sistemi etkileyen bulguları kontrol altına alabilmek için elektro konvülsif terapi ya da derin beyin uyarımı gibi sinir yolakları etkinliğinin elektiriksel yolla düzenlenmesi yoluna gidiliyor. 

Son yıllara değin beynin elektiriksel uyarımı (ya da baskılanması) sinir sistemini etkileyen hastalıkların tedavisinde kullanılan bir yöntem olmasına karşın son yıllarda  bu yöntemlerin hasta olmayan kişilerde de ‘’duygu durumunu iyileştirme (emotional enhancement)’’ ve ‘’zeka ile hafızayı iyileştirme (cognitive and memory enhancement)’’ amaçlı kullanımına yönelik çalışmalar yoğunluk kazanmıştır. Neuralink, Kernel, Facebook (Building 8 projesi) gibi şirketler insanlarda  zeka, hafıza ve duygu durumunu iyileştirmeye yönelik ‘’Arttırılmış Gerçeklik’’ çalışmalarına başlamıştır.  

Tesla şirketinin kurucusu Elon Musk 2017 yılında yaptığı bir konuşmada gelecekte insanlığı yapay zekanın baskın olacağı bir dünyanın beklediğini ve böyle bir dünyada insanlık olarak yerimizi koruyabilmek için sayborg’a dönüşmemiz gerektiğini dile getirdi. Musk, insanlığın ekonomik değerini devam ettirebilmesi için biyolojik zeka ile makine zekasının birleşmesi gerektiğini ileri sürdü. Bu konuşmasını takiben kısa bir süre sonra, insan beynine mikro boyutta elektrotlar yerleştirmek yoluyla beyni doğrudan bilgisayara bağlamak amaçlı projelerin yürütüldüğü Neuralink şirketini kurdu. Daha sonra, Ağustos 2020’de bir televizyon proğramında Elon Musk izleyicilere Gertrude adında bir domuzu tanıttı. Gertrude’un beyninde, duyusal korteks bölgesine yerleştirilmiş bilgisayar çipi boyutunda kablosuz bir implant olup domuz her yemek yediğinde ve samanı kokladığında bilgisayar ekranında korteks elektirik aktivitesini temsil eden grafiklerde duyusal korteks sinir hücrelerinin yemeye ve koklamaya bağlı olarak aktifleştiğini gösteren pikler oluşuyordu. Bu gösteri niteliğindeki deney yoluyla Neuralink, geliştirdikleri mikro boyutta cihazlar ile birey çevresindeki dünya ile etkileşim halinde iken beyin elektirik aktivitesini kaydedip anaında bilgisayara aktarabileceğini gösterdi. 

Neuralink’in beyin çipleri aslında yeni bir olgu değil. Beyin aktivitesinin elektroensefalografi (EEG) yoluyla kaydedilip bir bilgisayar ya da üçüncü parti bir cihaza aktarılması ‘Beyin Makina Arayüzü’ (BMI) teknolojisi olarak adlandırılır. İlk olarak 1970’li yıllarda bu teknoloji üzerine çalışmalar başlatılmış olup 2000 yılının başında California üniversitesinden bir ekibin çalışmasında NeuroPort ismini verdikleri bir BMI cihazı kullanımı ile epilepsi hastalarında beyin aktivitesini okumak yoluyla epilepsi nöbeti başlamadan önce beyindeki epileptik aktivite saptanmıştır. Daha sonra BMI teknolojisi epilepsi hastalarında, inme ya da trafik kazası sonrası felçli kalan hastalarda kaybolan motor etkinliği restore etmek amacıyla yaygın olarak kullanılmıştır. Bu amaçla felçli hastanın motor korteks bölgesinden kaydedilen EEG verileri işlenip bir robotik kol ya bacağa aktarılarak felçli hastanın günlük motor işlevlerini yerine getirebilmelerinde destekleyici tedavi sağlanmıştır. Buna ek olarak Amerika’da Savunma Araştırma Projeleri Ajansı DARPA, askerlerin beyin aktiviteleri ile uzaktan insansız hava aracı kontrol etmesi amaçlı BMI kullanımı kökenli projelere belirgin parasal destek sağlamıştır. 

Elon Musk’ın Neuralink cihazı da BMI teknolojisi temelli bir cihaz olmasına karşın yukarıda yer alan cihazlardan farkı çok daha küçük yapıda olması ve her şeyden önemlisi kablosuz bir cihaz olmasıdır. Piyasada var olan BMI cihazlarının çoğu kablolu ve büyük hacimli cihazlardır. Neuralink cihazında her birinde 32 elektrot yada kanal olmak üzere toplam 96 elektrot demeti vardır ve her demet, robot kanalıyla beyinde farklı bölgelere yerleştirilebilir. Toplam 3072 elektrotu barındıran bu demetler 1 cm3 den daha küçük hacimde bir çip içine paketlenir.  Çipe ulaşan analog beyin sinyalleri çipte dijital hale dönüştürülür ve amplifiye edilerek USB-C  bağlantısıyla bir PC istasyonuna aktarılır.  Bir anda 3072 kanaldan veri edinilmesi ve tüm bunların çok ufak bir cihazda toplanıp  hızlı bir şekilde ana PC istasyonuna aktarılabilmesi Neuralink cihazını BMI uygulamalarında kullanılan diğer cihazlardan farklı kılar. 

Beyinden alınan verileri bilgisayar ya da üçüncü parti bir cihaza iletme ve bu şekilde beyin aktivitesini okuma amaçlı BMI kullanımına ek olarak, son yıllarda ‘Kapalı Devre’ olarak çalışan BMI cihazlarının tasarımına başlanmıştır. Bu cihazlarda ilk aşamada beyin aktivitesi yukarıda tanımlandığı gibi kaydedilir. Ikinci aşamada, beyinden kaydedilen verilerin niteliğine göre, beyinde hedeflenen bölgenin aktivitesinde elektirik uyarımı gönderilmesi yoluyla değişiklik yapılır. Kapalı devre sistemler Kernel, Facebook, Neuralink gibi şirketlerin zeka ve mutluluk arttırma projelerinin temelinde yatan sistemlerdir. Bu sistemlerde EEG teknolojisi ile beynin farklı bölgelerinden kaydedilen veriler bireyin duygu durumu hakkında bir bilgi verir yani bireyin duygu halinin kodu çözülür (mutlu, kızgın, üzgün vb). İkinci aşamada çözülen koda göre değişmek üzere farklı beyin bölgesi uyarıcı elektrotlar ile uyarılır ya da baskılanır. Bu doğrultuda kullanılan elektrot düzenekleri “Duygusal Protez” olarak adlandırılır.  Burada amaç  beyinden devamlı bir geri bildirim almak ve söz konusu bildirimin doğasına göre beynin işlevselliğini değiştirerek bireyde duygu arttırımı (emotional enhancement) yoluna gitmektir. Duygu durumumuzu düzenleyen ağları hedef alan bu sistemlere ek olarak bilişsel etkinliğimizi ve hafızamızı düzenleyen beyin yolaklarını hedefleyen bilişsel protezler ve hafıza protezleri de olup bu protezler de aynı kapalı devre sistemi üzerine kuruludur. 

Bu sistemler Alzheimer, otizm, şizofreni, depresyon gibi duygu durumu, bilişsel etkinlikler ve hafızayı olumsuz yönde etkileyen durumlarda hastanın günlük etkinliklerini yerine getirebilmesi ve kendisini daha iyi hissedebilmesinde yardımcı olabilecek sistemler olup ilaçlı tedaviye ek olarak uygulanabilecek tedavi seçenekleridir. Buna karşın bu sistemlerin genel popülasyonda kullanımına dair ciddi etik sorunlar vardır.  Bu sorunlardan en önemlisi bu sistemlerin kullanımı ile özgür iradenin yok olmasıdır. Beyinden okunan elektrik dalgalarının niteliği ve bu dalgaların derinliği bireyin duygu durumu ve bilişsel işlevleri hakkında bir bilgi verir. Bunu takiben yapay zeka algoritmaları ile geliştirilmiş bir takım programlar bireyin duygu durumu ya da bilişsel etkinliğini temsil eden elektrik aktivitesinin belirli bir eşik değer altında olup olmadığı doğrultusunda bir geri bildirim yapar. Alınan ektivite eşik değerin altında ise hedef beyin yolaklarının aktifliği üzerinde değişiklik yaparak bölgeden gelen elektrik aktivitesinin kabul gören eşik değer seviyesi ya da üzerine getirilmesi amaçlanır. Bu şekilde, bireyde bilişsel ya da duygu durumu arttırımı ya da iyileştirmesi amaçlanır. Böyle bir mekanizmada duygular ve bilişsel etkinliklerinin düzenlenmesi işi biz insanlardan çıkıp yapay zeka kökenli algoritmaları üreten kişilerde olacaktır; keza bu kişiler eşik değerlerin seviyesini belirleyecek ve bu doğrultuda yapay zeka modelini eğitecektir.  Bu sistemlere dair bir diğer problem de beynin farklı bölgelerinin elektiriksel uyarımına bağlı gelişen yan etkilerdir.  Örneğin Parkinson hastalarında ya da kronik ağrısı olan hastalarda Derin Beyin Uyarımı uygulamasını takiben cinsel istekte aşırı artma, sinirlilik, dürtüsel hareket etmede artış gibi bazı davranış şekilleri ile duyarsızlık (apathy); algılamada değişiklik gibi durumların geliştiği bildirilmiştir.

Bu tip sistemler ve genel olarak beyin makina arayüzü temelli teknolojiler her ne kadar hastalarda kaybolan ya da bozulan işlevleri yerine getirmede faydalı olsa da bu tip teknolojilerin bir hastalığı olmayan sağlıklı bireylerde kullanımına dair düşünülmesi gereken etik konular vardır. Bu konular üzerine ileriye yönelik adımlar atmadan önce Elon Musk gibi girişimcilerin ortaya sürdükleri zengin teknolojilere biraz daha eleştirel bakmak gerekecektir. Aksi taktirde “Matrix”, “Johnny Mnemonic” ve “Her” filmlerinde gözlemlediğimiz distopian yaşam çok yakında günlük hayatımızın bir parçası olacaktır. 

https://nexusacademicpublishers.com/uploads/portals/Brain-Computer_Interface.pdf

https://www.biorxiv.org/content/10.1101/703801v1.full.pdf

https://www.nature.com/articles/d41586-019-02214-2

DAHA FAZLA