Cumartesi Anneleri: Hasan Gülünay nerede? 

Cumartesi Anneleri: Hasan Gülünay nerede? 

Cumartesi Anneleri'nin 903. hafta açıklamasında, 30 yıl önce gözaltına kaybedilen Hasan Gülünay'ın akıbeti soruldu.

İleri Haber

Kayıp yakınlarının akıbetini soran ve yıllardır mücadelesine devam eden Cumartesi Anneleri, 903. haftada Hasan Gülünay'ın gözaltında kaybedilişini yeniden kamuoyunun gündemine getirdi. Mayıs 1992'de işkence ile öldürülen Ali Ekber Atmaca'nın üstünden 32 yaşındaki Hasan Gülünay'ın kimliğinin çıktığı hatırlatılan açıklamada, 20 Temmuz 1992'de evinden işe giden Gülünay'dan bir daha haber alınamadığı belirtildi.

Bir emniyet yetkilisi tarafından Hasan Gülünay'ın gözaltına alındığı bilgisinin verilmesine rağmen ardından bu bilgisinin reddedildiği,y konuyu kamuoyu gündemine taşıyan ailenin ise polisler tarafından tehdit edildiği kaydedilen açıklamada, yargı süreçleri de aktarıldı.

Dosyada etkili bir soruşturma yürütülmeden zaman aşımı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiği ve 2013 yılında AYM'ye yapılan başvurudan da olumlu bir sonuç alınmadığı belirtilirken, "Gülünay hakkındaki hakikatin ortaya çıkması uluslararası hukuka aykırı olarak zaman aşımı uygulamasıyla engellendi" denildi.

"Gözaltında kaybedilişinin 30. yılında Hasan Gülünay için bir kez daha hakikat ve adalet çağrısında bulunuyoruz. Gülünay’ın güvenlik güçlerince gözaltına alındığını ve onların kontrolleri altında öldüğünü doğrulamaya yetecek ciddi ve tutarlı emareler mevcuttur. Hakikatin açığa çıkarılması ve adaletin sağlanması ancak uluslararası insan hakları hukukuna uygun bir soruşturma ve kovuşturma yürütülmesi ile mümkün olacaktır" ifadelerine yer verilen açıklamada, adli ve siyasi makamlara yükümlülüklerini yerine getirme çağrısında bulunuldu.

Galatasaray Meydanı'nın yasaklanması nedeniyle 204. haftada da online ortamda yapılan basın açıklaması, 1995 yılında gözaltına kaybedilen Hasan Ocak'ın kardeşi Dilcan Acer tarafından okundu.

'30 YILDIR SORUYORUZ: HASAN GÜLÜNAY NEREDE?'

Cumartesi Anneleri'nin açıklamasının tamamı şöyle:

"Gözaltında kaybedilen insanlarımız için sürdürdüğümüz hakikat ve adalet arayışımızın 903. haftasındayız.
 
903 haftadır haykırıyoruz: Söz konusu gözaltında kaybetmeler olunca yargılama adaleti işlemiyor. Yargılama sürecinin kendisi haksızlık ve hukuksuzluk üretiyor. Gözaltında kaybetmeleri suç olmaktan çıkaran, kaybedenleri cezasızlık zırhıyla koruyan mevcut sistem, kayıplarını arayan aileri cezalandırıyor. Bu yüzden her yolu, her yöntemi kullandığımız halde sonuç alamıyoruz.

903. haftamızda 30 yıldır sonuçsuz bırakılan Hasan Gülünay dosyası ile kamuoyu karşısındayız.

23 Mayıs 1992 tarihinde Artvin’de gözaltına alındıktan sonra işkence ile öldürülen Ali Ekber Atmaca'nın üzerinden İstanbul’da aynı mahallede yaşadığı Hasan Gülünay’ın kimliği çıktı.

Bu nedenle 32 yaşındaki 4 çocuk babası Hasan Gülünay, polis tarafından aranmaya başlandı. Eşine bir süredir polis tarafından takip edildiğini söyleyen Gülünay, 20 Temmuz 1992 günü Tarabya’daki evinden iş yerine gitmek üzere çıktı ve bir daha geri dönemedi.
Hasan’ın iş yeri telefonunu arayan bir kişi, Terörle Mücadele Şubesi’nden aradığını ve Hasan Gülünay’ın gözaltında olduğu bilgisini verdi. Ancak savcılık ve İstanbul Emniyeti’ne başvuran aileye, Hasan’ın gözaltında olmadığı, arandığı söylendi. Bunun üzerine aile memleketlileri olan ve o dönem İstanbul Emniyeti'nde üst düzey yetkili olan Hüseyin Kocadağ’la görüştü.

Kocadağ, aileye, “Hasan Gülünay sağ, içeride işkence yaraları iyileştikten sonra gözaltına alındığını açıklayacaklar” dedi.

Aile bu bilgiyi kamuoyuna duyurdu. Hasan’la aynı tarihlerde İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde sorguda olan bir tanık da yüzünü görmediği bir kişinin işkencede “Ben Hasan Gülünay, beni gözaltında kaybetmeye çalışıyorlar!” diye bağırdığını açıkladı. Bu iki açıklamanın ardından hem ailenin hem de tanıklık yapan kişinin evleri polis tarafından basıldı ve konuşmamaları için tehdit edildi.
Aile; Başbakan, İçişleri Bakanı ve TBMM başta olmak üzere tüm resmi mercilere başvurdu. Yargı makamları, olayla ilgili delilleri toplamadan, tanıkları dinlemeden ve etkili bir soruşturma yürütmeden zaman aşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle “kovuşturmaya yer olmadığı” kararı verdi. Karara yapılan itiraz reddedildi. Bunun üzerine aile 2013 yılında Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yaptı.

Anayasa Mahkemesi de davada AİHM’nin zorla kaybetmelerle ilgili kabul ettiği delil standartlarını uygulamadı. 21 Nisan 2016 tarihinde yalnızca “yaşam hakkı kapsamında etkili soruşturma yürütme yükümlülüğünün ihlal edildiğine” hükmetti. Ancak dosyayı etkili bir soruşturma yapılması için yetkili savcılığa göndermedi. Zaman aşımını gerekçe göstererek etkili bir giderim yolu sunmadı. Gülünay hakkındaki hakikatin ortaya çıkması uluslararası hukuka aykırı olarak zaman aşımı uygulamasıyla engellendi.

Gözaltında kaybedilişinin 30. yılında Hasan Gülünay için bir kez daha hakikat ve adalet çağrısında bulunuyoruz. Gülünay’ın güvenlik güçlerince gözaltına alındığını ve onların kontrolleri altında öldüğünü doğrulamaya yetecek ciddi ve tutarlı emareler mevcuttur. Hakikatin açığa çıkarılması ve adaletin sağlanması ancak uluslararası insan hakları hukukuna uygun bir soruşturma ve kovuşturma yürütülmesi ile mümkün olacaktır. Bu yüzden siyasi ve adli makamları uluslarası hukuktan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmeye çağırıyoruz.

Kaç yıl geçerse geçsin; Hasan Gülünay için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 204 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz.