Diktatörlüğe karşı verilen mücadelenin adı: Mirabel Kardeşler
Biz kadınlar, tıpkı 25 Kasım’ı yaratan Mirabel Kardeşlerin diktatörlüğe karşı gösterdikleri dirençle sokağa çıkıp diktatöre karşı ‘itaat etmiyoruz’ diyeceğiz.
Tuğba Özer
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü’nün tarihi, Dominik Cumhuriyeti’nde Trujillo Diktatörlüğü'ne meydan okuyan 3 kız kardeşin hikayesine dayanıyor.
Minerva, Maria Teresa ve Patria Mirabel...
Bu kızkardeşler 55 yıl önce Dominik Cumhuriyeti'nin diktatörü Raphael Trujillo'ya karşı verilen mücadelede cesurca hayatlarını verdiler.
Diktatör Rafael Trujillo, kızkardeşler Patria, Minerva ve Maria Teresa Mirabel'i 1960'da öldürdüğünde kendisi için bir tehditten kurtulduğunu düşünüyordu. Ancak bilmediği şey; Mirabel kardeşlerin başlattığı mücadelenin ülkenin tamamına yayılacağı ve kendisinin sonu olacağıydı.
Patria Mirabel, 27 Şubat 1924’te, Minerva 12 Mart 1926’da, Maria Mirabel de 15 Ekim 1935 yılında Salcedo şehrine bağlı Ojedengua köyünde dünyaya geldi.
“Belki de bize en yakın şey ölüm; fakat bu beni korkutmuyor, haklı olan her şey için savaşmaya devam edeceğiz” (Maria Mirabel, 1936)
Mirabel kız kardeşlerin hikayesi, Rafael Trujillo adındaki bir adamın 1930'da Dominik Cumhuriyeti Başkanlığı'nı usulsüz bir şekilde "kazandığı" zaman başladı. Trujillo, başkanlığa seçildikten sonra korku iklimi yaratmak için tüm gücünü kullandı. Halka dönük saldırıları, onun “Latin Amerika tarihinin en korkunç diktatörü” olarak anılmasına neden oldu.
Trujillo’nun ABD’nin de desteğiyle süren 31 yıllık iktidarında, yasadışı tutuklamalar ve “faili meçhul”cinayetler yaşandı. Trujillo'nun, diktatörlüğü süresince Haitililere yönelik yapılan “Parsley” yani Maydanoz Katliamı da dahil olmak üzere, 50 bin kişinin ölümünden sorumlu olduğu biliniyor.
Diktatör, kendisine yönelik her türlü isyanı bastırmak için çabalarken, ülkede halk tarafından gizlice direniş grupları kurulmaya başlandı. Bu örgütlerden birisi de “Mirabel Kardeşler” olarak bilinen üç cesur kadın tarafından kurulan "Kelebekler" idi.
Mirabel Kardeşler, Trujillo tarafından önce “terörist” ve “hain” ilan edildiler, ardından ülkenin birliğini bölmekle suçlanarak birçok kez tutuklandılar ve mallarına el konuldu.
“Çocuklarımızın, bu yoz ve zalim sistemde yetişmesine izin vermeyeceğiz. Bu sisteme karşı savaşmak zorundayız. Ben kendi adıma her şeyimi vermeye hazırım; gerekirse hayatımı da.” (Patria Mercedes Mirabel, 1924)
Trujillo’nun kızkardeşlere karşı korkusu o kadar büyüdü ki, bir konuşmasında onlar için; “Ülkenin en büyük iki sorunu: Kilise ve Mirabel kardeşlerdir” dedi.
Bu hedef gösterme sonrasında 25 Kasım 1960'da Minerva, Maria ve Patria Mirabel cezaevindeki eşlerine yaptıkları ziyaretten geri döndüklerinde Trujillo destekçilerinin cinsel saldırısına uğradılar, sopalarla dövülerek öldürüldüler. Bedenleri bir uçurumun kenarından aşağıya atıldı. Mirabel kardeşlerin ölümü kayıtlara “araba kazası” olarak geçse de gerçek işkenceyle katledilmiş olmalarıdır.
Trujillo, tıpkı binlerce insanın öldürülmesinden kurtulduğu gibi Mirabel kızkardeşlerinin öldürülmesinden kurtulabileceğini düşünüyordu. Kızkardeşlerin kurduğu hareketi yok etmeye çalıştı. Ancak yapılan katliamlar, Dominik Cumhuriyeti'nde devrim ruhunu tetikledi. Ayaklanma arttı ve altı ay sonra 30 Mayıs 1961'de Trujillo öldürüldü.
Mirabel Kardeşler’in öldürülmesinden yıllar sonra, 1981 yılında, Kolombiya’da toplanan Latin Amerika Kadın Kurultayı 25 Kasım’ı Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü olarak ilan etti.
Birleşmiş Milletler (BM) ise 1999 yılında 25 Kasım’ı Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü ilan etti.
Dominikli şair Pedro Mir tarafından "Amén de Mariposas" (Kelebeklerin Amini) adlı şiirde üç kız kardeşin katledilmesi anlatıldı. Yazar Julia Alvarez ise Mirabel kız kardeşlerin hayatını anlattığı "Kelebekler Zamanı" isimli kitabı yazdı.
Biz kadınlar tıpkı Mirabel Kardeşlerin diktatörlüğe gösterdikleri dirençle 25 Kasım'da “İtaat etmiyoruz ve şiddete karşı bir aradayız!” demek için sokağa çıkıyoruz.