Emek tarihi izinde: Nazilli Basma Fabrikası

Emek tarihi izinde: Nazilli Basma Fabrikası

Nazilli Basma fabrikasının kurulması bölgenin hem ekonomik hem de sosyal kalkınmasında önemli bir rol oynamıştır. Üretilen kumaşlar ilçede ve ülkede tüketilir hale gelirken bölgede barınma eğitim sağlık gibi temel ihtiyaçlarda da iyileşmeler yaşanmıştır.

Nursel Çelen

Aslıhan Aykaç’ın 2021 yılında İletişim Yayınları tarafından basılan “Devletin İşçisi olmak- Nazilli Basma Fabrikası’nda İşçi Sınıfı Dinamikleri” adlı yeni kitabı çıktı. Kitap erken cumhuriyet döneminde uygulanan ulusal ekonomi ve kalkınma politikalarının işçi sınıfının oluşum sürecini nasıl etkilediğine odaklanıyor. Bu çalışma yaklaşık yüz yıllık bir tarihsel süreçte dünya ekonomisindeki gelişmelere paralel olarak uygulanan politikaların sonuçlarını görmemiz açısından da önemlidir. Çünkü işçi sınıfının oluşması ve gelişmesi üretim ilişkilerinin ve kapitalizmin gelişmesiyle yakından ilgilidir. İşçi sınıfının devletçi kapitalizmden liberal ekonomiye ve bunun devamında neoliberal ekonomi politikalarına geçişte verdiği tepkiler sınıf dinamikleri açısından incelenmiştir.

Aykaç’ın bu çalışması Adnan Menderes Üniversitesi’ne bir tez savunmasına gittiği sırada üniversiteye devredilen Nazilli Basma Fabrikası’nı ziyaret etmesinin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Aykaç, fabrikanın basit bir fabrika binasından ibaret olmadığından ve içerisinde kütüphanesi, sosyal tesisleri, tiyatro ve sinema salonu ve hatta fabrikayı Nazilli’nin merkezine bağlayan kısa bir demiryolu hattının olduğundan bahseder. Bu büyük yatırım ve sanayi atılımının bir taraftan erken Cumhuriyet döneminin başarı hikayesini olduğunu diğer taraftan da bu maddi varlığın bu kadar kısa bir sürede heba edilmesinin yarattığı bir hayal kırıklığı olduğunu söyler.  İşte bu nedenler doğrultusunda fabrikanın hikayesini araştırmaya karar verir.

Nazilli Basma fabrikasının kurulması bölgenin hem ekonomik hem de sosyal kalkınmasında önemli bir rol oynamıştır. Üretilen kumaşlar ilçede ve ülkede tüketilir hale gelirken bölgede barınma eğitim sağlık gibi temel ihtiyaçlarda da iyileşmeler yaşanmıştır. Fabrika faaliyette olduğu süre boyunca sınıf dinamiklerinin ve işçi sınıfı kültürünün gelişimi destekleyen bir etken olmuştur. Ancak makro ekonomik politikaların süreklilik göstermemesi ve hedeflenen ekonomik modellerin uygulanmasındaki aksaklıklar sınıf dinamiklerinin gelişimini olumsuz yönde etkilemiştir.

Kitabın birinci bölümünde Türkiye iktisat tarihinden bahsedilmiştir. Bu bağlamda Nazilli Basma Fabrikası’nın tarihsel sürecini anlatırken ekonomik, politik ve toplumsal dönüşümlerine bir bakış açısı sağlanmıştır. İkinci bölümünde ise emek tarihi alanı hakkında bilgilendirme yapılmıştır. Türkiye’deki emek tarihi çalışmalarının ortaya çıkışı ve temel dönüm noktalarını saptamaya çalışır. Bu bölümde temel olarak işçi sınıfının oluşumun tarihselliğini daha iyi anlamak ve analiz etmek için işçi sınıfı oluşumunu bir sonuç değil, bir süreç olarak değerlendirilmesinin uygun olacağını söylemektedir. Bu sürecin çeşitli aşamalarından bahseder. Bunlar genel olarak kırsaldan kopuş ve göç, işçileşme ve piyasa ilişkilerine eklemlenme, sınıf bilincinin ortaya çıkışı ve örgütlü bir işçi hareketine dönüşmesi olarak tanımlanmıştır. Ancak bu aşamalı sürecin her zaman ve her toplumsal yapıda aynı biçimde ortaya çıkamayacağını ifade eder. Bu nedenle aşamalar tamamlanmayabilir, tekrar edebilir ve beklenen dönüşümlere varmayabilir. Üçüncü bölüm emek tarihi çalışmalarında uygulanan yöntem sorununa odaklanıyor. Emeğin serüveninin nasıl anlatılması gerektiğini tartışıyor. Dördüncü bölümde kuruluşundan kapanışına Nazilli Basma Fabrikası anlatılıyor. Nazilli’nin Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılmasından Cumhuriyet’in kuruluşuna kadarki süreçte geçirdiği dönüşümler, fabrikanın kurulma aşamasının arka planı ve fabrikanın işleyişi makroekonomik göstergelerle anlatılmaktadır. Bu bölüm daha çok ikincil kaynaklar ve arşiv bulgularından oluşmaktadır. Beşinci bölümde ise çalışma koşulları, işçi sınıfı dinamikleri, işçi sınıfın yapısı ve sendikal hareketlere odaklanmaktadır. Bu bölüm ise saha çalışması ve mülakatlara dayanmaktadır. Bu bölümde Nazilli Basma Fabrikası, devletin korumacı politikaları içerisinde hem ücretler hem de kadın istihdamını destekleyen sosyal haklar bakımından güçlü bir dönemi temsil etmektedir.

Son bölüm olan altıncı bölümde ise Aykaç, Nazilli Basma Fabrikası`nın kuruluşundan kapanışına kadar geçen sürede üç farklı fabrika rejiminin yaşandığından bahseder. Bu bölümde Michael Burawoy’un deyimiyle üç farklı fabrika rejime odaklanmıştır. Bunlar bürokratik despotizm, piyasa despotizmi ve azgelişmişlik bağlamında sömürge despotizmidir. Fabrikanın kuruluşunda Sovyet Birliği’nden alınan ekonomik ve teknik üretim süreci belirleyici olmuştur. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ise Türkiye’nin Batı Bloğu içinde yer alması ve ekonomik rollerin değişimi sonucu   fabrika rejimin değişimine neden olmuş ve ardından 1970 sonrası yaşanan ekonomik durum az gelişmişlik ve bağımlılık tartışmalarını beraberinde getirmiştir. 1980 sonrası ise hem ekonomik hem de siyasal anlamda radikal değişimler yaşanmıştır. Yaşanan bu süreçte fabrikanın özelleştirilmesi ve kapanışı gerçekleştirmiştir. Kısaca toparlarsak kuruluş yılları bürokratik despotizm, İkinci Dünya Savaşı sonrası sömürge despotizmi ve 1980 sonrası ise Piyasa Despotizmi olarak adlandırılmaktadır.

Sonuç olarak bu çalışma Nazilli Basma Fabrikası örneğine odaklanarak, Türkiye coğrafyasındaki modernleşme sürecinin ekonomi-politiğini mercek altına alıp işçi sınıfının oluşum sürecini incelemektedir. Dolayısıyla bu çalışma yalnızca tarihi bir çalışma olmayıp iktisatı, tarihi ve sosyolojiyi sentezleyen disiplinler arası bir çalışmadır.

Künye: Devletin İşçisi Olmak: Nazilli Basma Fabrikası’nda İşçi Sınıfı Dinamikleri, Aslıhan Aykaç, İletişim Yayınları, 2021, sayfa 177.

DAHA FAZLA