Enkaz altında kalanlar

Enkaz altında kalanlar

Şimdi enkazlar kaldırılırken; hırsızlık, rant, yolsuzluk, yoksulluk, eşitsizlik, sömürü, baskı, zulüm, kibir, kindarlık enkaz altında bırakılsın. Vicdanı, adaleti, bilimi, hukuku, eşitliği, barışı, kardeşliği elbirliğiyle kurtaralım, yaşatalım, büyütelim.

Maden Mühendisi Mehmet Torun

Deprem, yer kabuğundaki beklenmedik bir anda ortaya çıkan enerjinin yeryüzünü sarsmasıdır. Depremler, “fay” denilen ve yerkabuğu tabakalarının gerilme ya da sıkışması sonucu yüzyıllar süresince enerji biriktiren hareketli kesimlerin kırılması sonucu oluşur. Kısaca deprem, bir doğa olayıdır. Bu doğa olayı, oluşturduğu yıkım ve verdiği zararların yanında yararlı sonuçlar da doğurur. Değerli mineralleri yerin derinliklerinden yukarıya taşır ve yeni maden yatakları oluşturur. Faydalı mineralleri toprakla buluşturur, tarıma elverişli alanları ortaya çıkarır. Arzın derinliklerinden taşıdığı sıcak su kaynaklarını, jeotermal kaynakları oluşturur. Tüm bunları insanlığın hizmetine sunar.

Aynı durum; insanlar, toplumlar ve toplumsal değerler için de geçerli. Yaşadığımız deprem, pek çok acıyı, yıkımı yaşatırken birçok yanlışı ve kirliliği de açığa çıkardı. Her şeyden önce insanlar ne kadar korunmasız ve çaresiz olduklarını anladı. Deprem bir doğa olayıydı ama yaşananlara “doğal felaket” denemezdi. Çünkü; çürük binalar, rant temelli yapılaşma, denetimsizlik, imara aykırı olduğu halde onay alan yapılar, defalarca imar affı yapan yöneticiler bir “sosyal felaketi” işaret ediyordu.

Deprem; toplumsal çürümeyi, eşitsizliği, bilime ve tekniğe aykırı yapılan pek çok şeyin sonuçlarını gözler önüne serdi. Rant düzeninin, kayırmacılığın, demokrasi dışı uygulamaların, tek tipçi zihniyetin, inanç temelli dayatmaların yaşanan gerçekler karşısında darmadağın olduğunu gösterdi. Deprem bile insanları sınıfsal vurdu. Birçok insan deprem bölgesi dışındaki yakınlarının yanına taşındı. Ancak hiçbir yere gidemeyen insanlar en yoksullardı. Yoksulların başka şehirde gidecek bir evleri yoktu, içinde uyuyabilecekleri bir araç yoktu, sığınabilecekleri hiçbir yerleri yoktu.

Deprem, devlet denilen aygıtın iyi yönetilemediği durumlarda nasıl hantal hale dönüştüğünü, vatandaşları enkaz altında can verirken acil müdahale edemediğini net olarak gösterdi. Sadece “nerede bu devlet diyenler” hızlıca soruşturmaya uğradı. AFAD denilen yapının içinin boş olduğu, Kızılay gibi bir kurumun aile şirketine dönüştüğü ve ticari bir şirket haline getirildiği görüldü. Başını sokmak için çadır bekleyenlere cevap verilmezken halkın parasıyla alınan çadırlar, gıdalar satıldı ve tüm bunlar normalmiş gibi sessiz kalındı, hatta onaylandı.

Hırsızların, arsızların, doymak bilmeyen hırsla haksız kazanç elde edenlerin, yoksul insanları canlı canlı enkazlara gömdüğü görüldü. Hamasetin, vatan-millet edebiyatının, bilimi yok sayan zihniyetin canları kurtarmadığı gibi enkazı daha da büyüttüğü görüldü. Kısaca bu düzenin pislikleri, çarpıklıkları tüm çıplaklığıyla gözler önüne serildi.

Tüm bu olumsuz gerçekler yanında güzel şeyleri de açığa çıkardı deprem. Toplumsal dayanışma, vicdan, yardımlaşma, insani değerler öne çıktı. Ülkenin her yanından gençler, çok kısa sürede örgütlenerek inanılmaz işler başardı. Demokratik kitle örgütleri, sendikalar, meslek odaları özveriyle tüm güçlerini seferber etti. Madenciler başta olmak üzere tüm kurtarma ekipleri enkazdan canlı çıkarmak için günlerce çırpındı. İmece usulü çalışmayla depremzedelerin tüm ihtiyaçları karşılanmaya çalışıldı. Gönüllü kuruluşlar aşevleri kurarak ekmeklerini, aşlarını paylaştı. Kadınlar; el emeğiyle ördükleri giyecekleri, atkıları, çorapları soğukta üşüyenlere ulaştırdı. Çocuklar; kumbaralarındaki harçlıklarını, karne hediyelerini depremzede kardeşlerine gönderdi. Spor müsabakalarında seyirciler yüreklerini ortaya koydu, tırlar dolusu oyuncakları sahaya fırlattı. İnsanlar, evlerini yuvalarını paylaştı. İnsanlık ölmemiş dedirten pek çok olay yaraları bir nebze olsun iyileştirdi. Evrensel dayanışma, sınır tanımayan destekler yürekleri ısıttı. Görüldü ki vicdanın sesi; dil, din, ırk gibi değerlerin üzerinde ve daha güçlü.

Ülkemizde yıllardır uygulanan yanlış politikalar sonucu eşitsizlikler arttı, toplumsal yapı bozuldu, toplumda fay çatlakları oluştu. Var olan çatlaklar büyüdü, derinleşti. Yaşanan depremle birlikte sosyal bir depremde yaşandı, tüm ezberler bozuldu, bozuk düzen ve bazı değer yargıları enkaz altında kaldı.

Şimdi enkazlar kaldırılırken; hırsızlık, rant, yolsuzluk, yoksulluk, eşitsizlik, sömürü, baskı, zulüm, kibir, kindarlık enkaz altında bırakılsın. Vicdanı, adaleti, bilimi, hukuku, eşitliği, barışı, kardeşliği elbirliğiyle kurtaralım, yaşatalım, büyütelim. Geleceğimizi, aydınlık yarınlarımızı bu değerler ışığında birlikte kuralım. Depremden ancak bu anlamda bir ders çıkarılabilir, acılar hafifler.

DAHA FAZLA