Fırat Kurtal yazdı | Siz olsanız aşıyı pazarlık için kullanır mıydınız? Kullananlar var çünkü…
İnsanlar, İngiltere ile AB arasındaki ticaret restleşmesi nedeniyle aşıdan mahrum kalıyor. Halk sağlığı, ticaretteki pazarlık unsuru olarak hiçe sayılıyor. Kapitalizmin pandemi karşısında insanlığı nasıl çaresiz bıraktığına dair çarpıcı bir örnek yaşıyoruz.
Fırat Kurtal
Kapitalistlerin ve onların devletlerinin yapmayacağı rezillik yok. Konumuz Oxford-AstraZeneca aşısı...
Duymuşsunuzdur, aralarında Almanya, Fransa, İtalya, İspanya, Norveç, İzlanda, Danimarka, Hollanda, Bulgaristan ve İrlanda'nın bulunduğu bir dizi ülke, Oxford-AstraZeneca aşısının uygulanmasını geçici bir süreyle askıya aldı. Askıya almanın gerekçesi ise ''aşının kanda pıhtılaşmaya yol açtığına dair bulguların olması''.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Avrupa İlaç Ajansı (EMA) askıya alma kararı alan Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelere çağrı yaparak aşılamaya devam edilmesini istedi.(1)(2) Devam edilmesinin gerekçesi ise Avrupa'da yapılan 17 milyon doz AstraZeneca aşısında sadece 37 kan pıhtılaşması vakasına rastlanılması olarak bildirildi. EMA, bu sayının, genel nüfusta rastlanan kan pıhtılaşması vakalarından daha yüksek olmadığını açıkladı.(2)
Peki bu iki otorite örgütün bilimsel verilere dayanan çağrısına rağmen Avrupa ülkelerine ne oluyor? Nereden çıktı bu ''önlem amaçlı'' askıya alma kararı?
2020'nin son saniyesiyle birlikte İngiltere'nin Avrupa Birliği'yle bağı kalmadı. Henüz görüşmeler bitmemiş ve ticaret anlaşması tamamlanmamıştı. Pandemi koşullarında her şey daha da karmaşıklaştı. Bu arada sürü bağışıklığını savunan Boris Johnson yanıldığını kısa sürede anlayacaktı.
Vaka ve ölüm sayıları Avrupa'nın en yüksek rakamlarına ulaştığında imdada Pfizer'in aşısı yetişti. Aşıya kullanım onayı verildiği anda İngiltere depolama hazırlıklarına başladı ve aşılamayı takvimlendirdi. (Pfizer aşısında saklama koşulları nedeniyle sorunlar olduğu biliniyor.)
Pfizer'den hemen sonra Oxford-AstraZeneca iş birliğiyle geliştirilen aşıya da kullanım izni verildi ve İngiltere aşılama kapsamını hızlıca genişletti. Düne kadar, İngiltere'de 25 milyon 273 bin 226 kişiye birinci doz, 1 milyon 759 bin 445 kişiye ikinci doz aşı uygulandı.(3)
AstraZeneca aşısı izin aldığında saklama koşullarının kolaylığı nedeniyle büyük umut uyandırmış ve Avrupa'nın bütün ülkeleri tarafından ön siparişler verilmişti. Bu sırada AB ile İngiltere arasındaki ticaret anlaşması henüz bitmiş değildi. Özellikle İrlanda sınırındaki ihracata dönük sorunlar bir türlü çözülemedi.
İlk rezillik burada başlıyor…
Ticaret anlaşmasında İngiltere aleyhindeki maddelere karşı iktidardaki sağcı Muhafazakarlar (Tories) aşıyı pazarlık unsuru olarak kullandı. Eğer maddeler gevşetilmezse Avrupa'ya aşı satılmayabileceği dillendirildi! Avrupa, yılın ilk çeyreğindeki satış sözleşmesine uyulmazsa İrlanda sınırından İngiltere’ye aşı ihracatına yaptırım uygulanacağını açıkladı.
AstraZeneca’nın dünya üzerinde toplam 4 tesisi var. Bunlardan ikisi İngiltere’deyken biri Hollanda’da ve diğeri de Belçika’da. İngiltere’ye gidecek aşılara yaptırım uygulanacağı açıklamasından hemen sonra Hollanda ve Belçika’daki tesisler üretim problemleri yaşadıklarını ve söz verilen dozun sağlanamayacağını açıkladı. Oysa İngiltere’deki tesislerde üretim problemi görünmüyor. Aslında Tories hükümeti dediğini yapmış oldu. Şimdiye kadar Avrupa’ya verilen sözün sadece üçte biri satılmış durumda(4), yani Avrupa aşısız bırakıldı!
Bunun karşılığında, bir hafta kadar önce, Avrupa basınında AstraZeneca aşısının ''kanda pıhtılaşmaya yol açtığı, birçok yaşlının aşı nedeniyle öldüğü'' yazılmaya başlandı. Hem de sadece 'A Haber' formatındakiler değil, tüm basın yazdı bunu. Sosyal medyada ise daha fena senaryolar var.
Dünya Sağlık Örgütü bu şekilde bir bulgu olmadığı ve aşıya bağlı hiçbir ölüm kaydedilmediğini açıkladı. Buna rağmen birçok Avrupa ülkesi AstraZeneca aşısının kullanımını askıya aldı! İşte size ikinci rezillik!
İnsanlar, İngiltere ile AB arasındaki ticaret restleşmesi nedeniyle aşıdan mahrum kalıyor. Halk sağlığı, ticaretteki pazarlık unsuru olarak hiçe sayılıyor. Kapitalizmin pandemi karşısında insanlığı nasıl çaresiz bıraktığına dair çarpıcı bir örnek yaşıyoruz.
Avrupa'nın emekçileri AstraZeneca aşısı nedeniyle binlerce kişinin öldüğüne, İngiltere'dekiler ise aşılamanın ne kadar iyi gittiğine ve Torylerin nasıl da başarılı bir süreç yürüttüğüne inandırılıyor... Aslolan ise, yaşamak için sosyalizme ne kadar ihtiyacımız olduğunun iyice berraklaşması.