Güçlü 'hayır'larımız var!
Bunca yıllık iktidarlarında, kadın düşmanlığının bin bir türlüsünü sergileyen ve kazanımlarla elde edilen hakları gasp etmeye yeltenenlere karşı yürütülecek bir hayır kampanyasında, açık hayır çalışması yapmamak ya da bundan imtina etmek kadınların, kadın örgütlerine olan güvenini sarsacaktır kuşkusuz. Bir düşünsenize, “Her kürtaj katliamdır” diyen bir kişi yasama, yürütme, yargı tüm ama tüm yetkileri isteyecek ve bir kadın olarak en güvendiğim kadın örgütleri buna açık hayır demeyecek. O güvenin hakkını vermek ve kaybetmemek için de hayır demek zorundayız. Referandum tarihi henüz belli değil ancak 8 Mart sonrası olma ihtimali bir hayli yüksek. Geçen 8 Mart’taki yasakları ve kadınların direncini de hatırlarsak, bu referandumun en sıcak karşı karşıya gelişinin 8 Mart olacağını şimdiden söyleyebiliriz. O nedenle, bu yıl da 8 Mart’a doğru gelin hep birlikte elden ele kadınların HAYIR’ını büyütelim…
Biz kadınların; "Evlat acısına son!", "Koca dayağına karşı dayanışma!", "Cinsel tacize hayır!" mitingleri ve sonrasında gelen mor iğneli yıllarımız var… Biraz daha yakın tarihe gelelim; “Kürtaj yasağına hayır!”, “Boşanma komisyonu raporunuz batsın, kadınlar yaşasın!” ve “Tecavüzcüleri aklatmayacağız!” eylemlerimiz, Türkiye'deki kadın hareketinin bohçasıdır ve bu bohçada bolca ‘hayır’ vardır.
Her cumartesi Galatasaray Meydanı’nı mesken tutup kayıplarını arayan kararlılığımız, bir de “Kadının karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmeyeceksin.” diyenlere öfkenin sel olup aktığı, bu öfke ile medeni kanundan ceza kanununa kadar önemli değişiklikler yaptırmışlığımız var. Kâh Özgecan isyanımız oldu, kâh Saadet öğretmenle istismara uğrayan çocukların sesi olduk. Bu referandumda oy kullanacak her kuşaktan kadının tarihinde direnişler, güçlü hayırlar var. Madenci grevinde, Tekel’de saf tutanlar, ODTÜ’de ayaklananlar bu referandumda oy kullanacak. En güzeli de anne zinciri kuranlardan, tomaların önünde dans edenlere Gezi’de direnen kadınlar oy kullanacak.
Bohçamızdaki ‘hayır’lar elbette ki bunlarla sınırlı değil.
Biz hayır demeyi öğrenerek büyüyoruz bu topraklarda. Hatta sadece bu topraklarda değil dünyanın her yerinde kadınlar hayır demeyi, demek zorunda olmayı öğrenerek büyüyor.
Babamız, erkek kardeşimiz, kocamız yetmiyor iş yerinde ustabaşı, okulda hoca, akademide üstümüz olan kişi, iş yerinde patron, bindiğimiz otobüsün yolcusu, şoförü… Bütün bunlar her gün hayır dediklerimizden. Kısacası; bizi denetlemeye çalışana, yasak koyana, taciz edene, şiddet uygulayana ‘hayır’ diyoruz. Hayır demek, bizden öyle uzak bir şey değil. Şimdi bütün bu hayırları topladık ve bu sefer hep birlikte hayır demeye hazırlanıyoruz.
Neden mi ‘hayır’ diyoruz?
Çok eskilere gitmeye gerek yok. Kız çocuklarının tecavüzcülerle evlendirilmesi yolu ile tecavüzcüleri affedecek yasa önerisini bir gece ansızın meclise sundular hatırlarsanız. Meclisteki muhalefet partileri, o gece bu öneriye direndiler ve sonrasında günlerce sokaklarda sesimizi çıkardık, yetmedi yasanın oylanacağı gün meclisin önüne gittik. Çünkü tek bir kişinin meclisi feshetme yetkisi yoktu. Hem kadınların sokakta güçlü tepkisi hem de meclisteki muhalefetin direnci ile skandal niteliğindeki önergeyi geri çektiler. Tek bir kişiye böyle bir yasa çıkarma yetkisi vermenin hiçbir açıklaması olamaz. Hadi şunu da söyleyelim, oldu da bugün sevgili reisleri için evet diyecekler, böyle bir yasa çıkarmayacaklarını düşünüyorlar ve o nedenle de evet diyorlar. Peki, sevgili reislerinden sonra gelecek herhangi birinin böyle bir yasa çıkarmayacağının garantisi var mıdır? Bu yasa örneğini dileyen dilediği yasa için uyarlayabilir…
Bu ‘hayır’, aynı zamanda tacize uğradığımızda söylediğimiz ‘hayır’dır, o saatte orda ne işi vardı diyenlere söylediğimiz ‘hayır’dır.
Kadınların hayır demek için çok nedeni var. Bu nedenle referandumda söyleyeceğimiz hayır, tek adam rejimine hayırdan çok daha ötesidir.
Güçlü Bir Kadın Hareketi için Hayır!
15 Temmuz’dan bu yana, OHAL’de KHK’larla gelen saldırılardan kadınlar ve kadın örgütleri de payına düşeni yeterince aldı maalesef. Darbecileri doldurmak için tacizcileri, tecavüzcüleri, eşlerine şiddet uygulayanları affedip cezasını çekmeden sokaklara saldıkları yetmiyormuş gibi yıllardır kadınlar ve çocuklar için çalışan birçok derneği de kapattılar. O zaman da söyledik, Türkiye’deki kadın hareketi derneklere sığmayacak kadar köklü ve direngendir diye. Öyle de oldu. Dernekleri henüz kapatmışlardı ki 162 kadın örgütü bir araya geldi ve tecavüzcüleri aklamaya çalıştıkları yasaya karşı ortak tepki gösterdi. OHAL’i fırsat bilip KHK’larla dernekleri kapatanların, bir de daha geniş yetkiler aldıklarında neler yapacaklarını tahmin etmek zor olmasa gerek.
Yine bir araştırma, kadınların en çok kadın örgütlerine güvendiğini söylüyordu. Bunca yıllık iktidarlarında, kadın düşmanlığının bin bir türlüsünü sergileyen ve kazanımlarla elde edilen hakları gasp etmeye yeltenenlere karşı yürütülecek bir hayır kampanyasında, açık hayır çalışması yapmamak ya da bundan imtina etmek kadınların, kadın örgütlerine olan güvenini sarsacaktır kuşkusuz. Bir düşünsenize, “Her kürtaj katliamdır” diyen bir kişi yasama, yürütme, yargı tüm ama tüm yetkileri isteyecek ve bir kadın olarak en güvendiğim kadın örgütleri buna açık hayır demeyecek. O güvenin hakkını vermek ve kaybetmemek için de hayır demek zorundayız. Referandum tarihi henüz belli değil ancak 8 Mart sonrası olma ihtimali bir hayli yüksek. Geçen 8 Mart’taki yasakları ve kadınların direncini de hatırlarsak, bu referandumun en sıcak karşı karşıya gelişinin 8 Mart olacağını şimdiden söyleyebiliriz. O nedenle, bu yıl da 8 Mart’a doğru gelin hep birlikte elden ele kadınların HAYIR’ını büyütelim…