Güven'le örgütlenmek ve örgütlenme ihtiyacı

Güven'le örgütlenmek ve örgütlenme ihtiyacı

"Türkiye Karanlıktan Uyanacak" cümleleriyle dördüncü kitabı bitiren Vedat Türkali beşinci kitabı yazmıyor. İsteyenler için kitabın bitmeyeceğini söyleyen Türkali, beşinci kitaptan başlayarak devam ettirebileceğimizi söylüyor.

Şifa Seçinti

Bir film gibi okuduğumuz, Vedat Türkali'nin Güven kitabı Türkiye devrimci geleneğinin tarihselleştirildiği romanlar arasında. Okurken tarihsel olaylara şahitlik ettiğimiz Güven’in gözler önüne serdiği apaçık bir ifade var. "Örgütlenmek ve örgütlenmenin bir ihtiyaç haline gelmesi."

Günümüzde birçok sorun temelli örgütlenmeler, sendikalar, meslek ağı dayanışmaları, kadın platformları, parti örgütlenmeleri gibi çok çeşitli örgütlenme alanlarından bahsedilebiliriz. Fakat tüm bu örgütlenmelere baktığımızda, örgütlenmenin bir ihtiyaç halinden ortaya çıktığını görmekteyiz . "Yaşanan sorunlara çözüm aramaya dair bir birleşme tek yumruk olabilmek hali." Türkali'nin bizlere anlattığı da tam olarak bu.

II. Dünya Savaşı'nın yaşatmış olduğu ekonomik bunalım, tekelleşme, sermayenin bir grup insanın elinde toplanması ve burjuvazinin oluşması gibi sorunlar, zaman içerisinde "sınıflar ayrılığını" daha fazla derinleştirmiştir. Bir yerde sürekli zenginleşenler bir yerde yoksulluk ve sefalet içinde yaşayan emekçiler... Bu sınıflar ayrılığı derinleşirken yurttaşların siyasi arayışları da bu doğrultuda artmıştır.

Güven'de bahsedilen bir grup gencin, yeraltı TKP'sini arama serüvenleri de burada başlıyor.  Yeraltı TKP'sini; kimi zaman bir Nazım şiiri okuyan birinde, kimi zaman ise işçilerin arasında arayan gençlerin Rahmi Usta ile aralarında şöyle bir konuşma geçiyor: "Yani bize yol gösterecek bir örgüt... İşçi sınıfının kavgasında bize yön verecek akıl verecek..." (G1,61)

Savaşın getirmiş olduğu bunalım toplumun farklı kesimlerinde örgütlenme ihtiyacını ortaya koyuyor. II. Dünya Savaşı, Türkiye ekonomisini çökertirken halkın yaşamış olduğu yoksulluk, sefalet, kıtlık gibi durumlardan halk oldukça etkilenmiştir. Dönemin Türkiye'sini gözler önüne seren Türkali, siyasi politik bir güçle beraber hareket etmenin önemini de bir kez daha vurgulamış oluyor. Yeraltı TKP'sini arayan gençler, bir örgütlenme çabası içerisindeyken desentralizasyon kararından haberleri yoktu...

DESENTRALİZASYON VE SAVAŞA KARŞI SOSYALİSTLERİN TUTUMU

Türkiye her ne kadar savaşa girmese dahi savaşın olumsuzluklarını kuşkusuz derinden yaşayan ülkeler arasındaydı. Nitekim, savaşın Avrupa' da başlamış olması ekonomik dengeleri de bozmuştu. Bozulan ekonomik dengelerden elbette Türkiye' de payını almıştı.

Romanda şahıslar üzerinden yansıtılan savaş politikaları da yer almakta, 1935 yılında Komintern'in yapmış olduğu VII. Kongrede, savaşa ve faşizme karşı durarak barış ve demokrasi tarafında birleşmek konusunda komünist partileri görevlendirmişti.

Komintern'in almış olduğu "desentralizasyon" ya da "seperat" kararı, TKP'nin kominternden ayrılarak bağımsız şekilde hareket etmesine dair bir çizgi de çekiyordu.  Parti kongre sonrası ülkenin bağımsızlığına ve gelişmesine katkı sağlayacak, icraatlara destek verecekti. Parti gizli sendika örgütlerini, gençlik örgütlerini de legal işçi sendikaları ve gençlik örgütlerine girmekle görevlendirmesi Türkiye'de yaşayan sosyalistlerin tavırlarını da oldukça etkilemiştir.

Desentralizasyon kararı üzerine birçok farklı görüş bulunabilir. Türkali'nin görüşü ise kitapta da belirttiği gibi bu kararın TKP'yi kapatma kararı olduğunu belirtiyor. Desentralizasyon kararı her ne kadar Türkiye ve Sovyetler arasında yaşanabilecek sürtüşmeyi engellemek üzerine olsa da Türkali bu karar uygulanırken ortaya çıkan olumsuzluklara yer veriyor.

Bu durum hükümetin komünistler üzerinde ki baskısında bir değişiklik göstermedi aksine tutuklamalar yapılarak komünistler cezaya çarptırıldı.

ÖRGÜTLENMEK VE İRADE

Savaşın ve baskıların devam ettiği bir dönemde partiyi bulmak için yıllarca çaba gösteren gençlerin içinde bulunduğu durumu şu şekilde özetlemenin doğru olacağını düşünüyorum: "Mücadele etmek için, mücadele etmek.

Romandaki bir grup gencin yaşamış olduğu belirsizlik halini günümüzde de hâlâ yaşamaya devam ediyoruz. Hepimiz bireysel olarak bir mücadelenin içerisindeyiz, liseliler sınavlarla, üniversiteliler "daha iyi mezun" olabilme çabasıyla, bireysel olarak mücadele ettiğimiz alanları çoğaltabiliriz elbette mesela çalışan genç daha iyi bir iş öğrenme çabasında, kadınlar eşitliğin çabasında... Hepimiz bir şekilde bu mücadelenin içerisindeyiz fakat kimse bizim için sihirli bir değnek sallamayacak. Sihirli değneğin bize değmesini beklemekten çıkıp geleceğimizi kendi ellerimize almamız gerek. Bekleyişin içerisinden çıkıp sorunların asıl kaynağına karşı "tek yumruk halinde birlikte mücadele etmeliyiz."

Son olarak "Türkiye Karanlıktan Uyanacak" cümleleriyle dördüncü kitabı bitiren Vedat Türkali beşinci kitabı yazmıyor. İsteyenler için kitabın bitmeyeceğini söyleyen Türkali, beşinci kitaptan başlayarak devam ettirebileceğimizi söylüyor.

Sende Yerini Al "Yaşanması zorunlu olmayan bu çirkinlikleri değiştir." (G2,517)

DAHA FAZLA