Halep kuşatması sonrası Suriye’deki durum

Halep kuşatması sonrası Suriye’deki durum

Suriye halkının muazzam direnişinin ardından, 2012 yılında cihatçı örgütler tarafından istila edilmiş olan Halep şehri 29 Temmuz Perşembe günü Suriye güçleri tarafından radikal İslamcı Nusra örgütünün elinden geri alındı.

Suriye halkının muazzam direnişinin ardından, 2012 yılında cihatçı örgütler tarafından istila edilmiş olan Halep şehri 29 Temmuz Perşembe günü Suriye güçleri tarafından radikal İslamcı Nusra örgütünün elinden geri alındı. Suriye ordusu ve Suriye Kürdistan’ında bulunan Halk Savunma Birlikleri (YPG)’nin işbirliği içinde gerçekleştirdiği operasyon kapsamında, şehir iki farklı noktadan kuşatıldı. Suriye ordusu Halep’in kuzeyinde bulunan ve cihatçı örgütlerin ikmal merkezi ve Türkiye’den Halep’e giden sevkiyat güzergâhı olan Castello yoluna başlattığı taarruz sonrası bu noktayı ele geçirmiş ve ardından Halep’e doğru ilerleyişini sürdürdü. Geçtiğimiz salı günü Suriye ordusuna ait tanklar, Halep’in El Zehra mahallesindeki Resul Azam Camii’nin kuzey batısında bulunan El Nusra’ya ait bir komuta merkezini imha etti. Bu saldırının ardından militanların ikmal kolları büyük yara aldı. Suriye ordusu ilkin stratejik öneme sahip, kentinin giriş noktası olan Leyramon Kavşağı’nı ele geçirdi. Ardından Suriye ordusunun 4. Birliği, Halep’in doğu mahallesi Beni Zeyd’e girerek 4 yıl sonra bölgede bulunan binlerce cihatçıyı tamamen kuşattı. Ordu hızlıca Halep’in doğusunda yer alan ve İslami örgütlerin elinde bulunan Eşrefiye mahallesini de ele geçirdi. Yaşanan şiddetli çatışmalar sonucunda, Suriye ordu güçleri sivillerin zarar görmemesi ve savaş alanını tahliye için Bustan Al-Kasr'da bir güvenli çıkış yolu açtı.  

Beşar Esad’ın harekâtın başlamasının ardından açıkladığı silahlı gruplara yönelik 3 aylık af teklifinin ardından ve yoğun hava saldırıları sonucunda cihatçı hareket, silahlarını ordu güçlerine teslim etti. Af kararının tek şartı militanların silahlarıyla birlikte teslim olmaları ve kaçırmış oldukları insanları kayıtsız şartsız serbest bırakmalarıydı. Lakin cihatçı militanlar kuşatmadan kurtulabilmek için sivilleri canlı kalkan olarak kullanmış ve şehirden çıkmak isteyen sivil halkı vurarak öldürdü. Bu gelişmelerin ardından saldırganları etkisiz hale getiren Suriye ordu güçleri, cihatçı militanlar teslim olduktan ve silah bıraktıktan sonra 4 güvenlik koridorunun[1] 3’ünü siviller için, 1 tanesini ise cihatçı gruplar için hazırladı. Teslim olan İslamcı gruplar güvenlik koridorundan geçtikten sonra önce gözaltına alındı, gerekli işlemlerin ardından aranan suçlulara cezai işlem uygulandı. Bunların haricinde, Süveyda, Lazkiye ve Humus bölgelerinde 9 yerleşim biriminin temsilcileriyle Suriye yönetiminin anlaşmaya varıldığı açıklandı. Böylelikle ateşkese katılan yerleşim birimi sayısının 310’a yükseldi. Ateşkesi kabul etmeyen radikal İslamcı gruplar ise,  ateşkesin ilanın ardından 7 kez ateşkes şartlarını ihlal etti. Ceyşul İslam (İslam Ordusu) militanları’nın Şam bölgesinin Naşabiya, Erbil, Duma, Cabbar ve Hauş el Fara yerleşim birimlerine havan toplarıyla saldırdığı belirtildi. Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ise, Lazkiye bölgesin 2 kez Tauma yerleşim birimini vurdu.

DOMİNO ETKİSİ

Halep'te cihatçı gruplara yönelik yapılan başarılı operasyon birçokları için sonun başlangıcı olarak değerlendiriliyor. Bunun en önemli bir sebebi, Halep kentinin Suriye’nin önemli ticaret ve sanayi şehri olmasıdır. Cihatçı örgütlerin ikmal merkezleri de dahi birçok lojistik destek Halep şehrinden sağlanıyordu. Uzmanlara göre Halep’in yeniden Suriye ordusunun eline geçmiş olması bölgede önemli değişikliklerin olmasına neden olacak. Halep’in stratejik önemine değinen bir başka isim ise, Lübnan Hizbullahı’nın efsanevi lideri Hassan Nasrallahtı.[2] Öyle görünüyor ki, Halep kuşatmasının başarıya ulaşmasının ardından Suriye ordu güçleri tarafından yapılan açıklamada, bir sonraki hedefin İdlib kenti olduğu belirtildi. Son yenilgiden sonra geri çekilmeye çalışan başta Nusra olmak üzere, cihatçı örgütler İdlib kentinde sıkışıp kaldı. Ordudan yapılan açıklamada idlib harekâtının Halep’te düzeni sağlandıktan sonra yapılacağı bildiriliyor. Ayrıca Suriye ordusu uzun süredir kuzey Lazkiye’de bulunan ve Türkiye sınırına oldukça yakında olan Bab al-Hawa ve Jabal’deki Türkmen bölgesinin büyük bir bölümünü ele geçirmek için ilk olarak İdlib’in İslamcı çetelerden kurtarılması gerekiyor.[3]

Elbette Temmuz ayı başında silahlı muhaliflerin kendi aralarında giriştikleri silahlı çatışmaların da Suriye’de önemli kırılmalara neden olduğu açık… Son olarak ‘Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’ yaptığı açıklamada, El Kaide bağlantılı Nusra'nın da bulunduğu muhalif grupların kendi aralarında şiddetli çatışmalar yaşadığı bildirilmişti. Bunun üzerine Nusra yaptığı açıklamada, ismini değiştirdiğini (Şam Fetih Cephesi) ve El Kaideden ayrıldığını açıkladı. Bugüne kadar yüzü bilinmeyen Nusra lideri Ebu Muhammed El Culani’nin yaptığı açıklamada dikkat çeken ayrıntı, “Biz Kaide'den kopsak da ideolojilerimizi terk etmeyeceğiz” demesiydi. Ayrıca yeni kurulan cephe, hiçbir uluslararası muhatap kabul etmeyeceğini ve Suriye güçleriyle ateşkes yapmayacağını açıkladı. Bu da demek oluyor ki, Nusra'nın yaptığı bu çıkış sonrasında Batılı güçlerin desteğini almayacağı aşikâr. Bu süreçte, ABD ve Rusya Nusra'ya yönelik ortak operasyonlarını şiddetlendirebilir. O zaman İdlib kentinin Suriye ordusu tarafından geri alınacağı ihtimali artıyor.

HALEP SONRASI NELER DEĞİŞECEK?

Suriye’nin Halep’i geri alması, Ağustos ayında Cenevre’de başlayacak olan Birleşmiş Milletler Suriye görüşmelerinde Esad’ın elini kuvvetlendirecek. Ayrıca Özgür Suriye Ordusu’nun da tamamının teslim alınmış olması oldukça önemli bir gelişme. Özellikle uluslararası kamuoyunun radikal İslamcı hareketi sonlandırmaya yönelik taleplerini Rusya ve Suriye kendi lehine ustaca kullanabilir. Elbette bir de, ABD’nin Türkiye’yle yaşadığı sorunlar ve son olarak incirlik hava üssünde yaşadığı krizin bölgedeki etkin konumunu yıprattığı bir gerçek. Bu da Ağustos ayına kadar Suriye hükümetinin radikal İslamcı hareketlere yönelik yapacağı operasyonlarda daha rahat adım atmasını sağlayacaktır. 

Geçtiğimiz salı günü ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Michael Ratney ve Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Gennadiy Gatilov ile bir araya gelen BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan De Mistura, Cenevre görüşmelerine hazırlık süreci nedeniyle biraz geç başlayacağı sinyallerini verdi. Bu da ister istemez açıklamanın temel gayesinin yukarıda bahsettiğimiz gibi, ABD’nin içinde bulunduğu krizi çözmek için zaman kazanma manevrası olarak değerlendirilebilir. BM Temsilcisi yaptığı açıklamada, toplantıların sürmesinin Şam ve Halep’teki gelişmelere bağlı olmaması gerektiğini kaydetti; “Bugün açıkçası Halep ve Şam hakkında çok konuşma imkânımız olmadı.  Şam’ın merkezine roketler atılıyor ve Halep’teki hastanelerde korkunç şeyler yaşanıyor. Herkes baskıyı hissediyor. Görüşmeler, kesinlikle Halep ve Şam’daki olumlu gelişmeler olmasını beklemeyecek ama umuyoruz ki bu sürede, hatta yarın bile orada bazı çözümlere ulaşılacak” ifadelerini kullandı. [4]

Ağustos ayında Cenevre’de yapılacak görüşmelerde, Türkiye’yi de ilgilendirecek olan önemli bir gelişme de, Suriye’nin terörü destekleyen ülkelerin saptanmasını talep edecek olması. Hali hazırda, Suriye yönetimi Şam ve Kamışlı saldırıları için BM’ye başvuruda bulunuldu. Dolayısıyla Suriye yönetimi terörizme destek veren ülkelere uluslararası yaptırım uygulanmasını talep edecektir. Bu ihtimaller gündemdeyken de, Ankara’nın Şam yönetimi ile arasının normalleşmesi oldukça zor olacaktır. Ayrıca Cenevre görüşmelerinde Ankara’nın beklentisi Rojava Özerk Yönetimi’nin yok sayılması ve Kürtlerin masaya davet edilmemesi yönünde. Suriye yönetimi bugüne kadar Rojava Özerk Yönetimi ile ters düşse de, Suriye açısından PYD radikal bir terör örgütü olarak değil, bölge için mücadele veren ulusal güçler olarak görülmektedir. Bu nedenle gerek Şam yönetimi, gerekse Rusya Cenevre görüşmelerinde Kürtlerinde bulunması gerektiğini yeniden talep edecek. Hatırlayalım, önceki görüşmelerde defalarca kez bu talep gerek Rusya tarafından, gerekse Suriye tarafından dile getirilmişti. Sonrasında bu durum Türkiye-Rusya arasında krize neden olmuştu.

İnteraktif Suriye Haritası için:

http://syria.liveuamap.com/tr