İlerici Kadınlar Meclisi’nin Türkiye koordinasyon üyesi Meltem Kolgazi ile 8 Mart ve İlerici Kadınlar’ın mücadele gündemleri üzerine konuştuk. Kolgazi, iktidarı saldırısının çok boyutlu olduğunu söyledi.
SALDIRI ÇOK YÖNLÜ
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü için İlerici Kadınların öne çıkardığı mücadele başlığı nedir diye sormak istiyoruz. İlerici Kadınlar için 2016 8 Mart’ının özgün mücadele başlığı nedir?
Türkiye koordinasyonu olarak Şubat ayında bir toplantı gerçekleştirdik ve bu toplantımızda da 2016 8 Mart’ının başlığı ne olmalı sorusunu sorduk. Bir tek başlığın öne çıkmasının kadınlara yönelik çok boyutlu saldırının üzerini örteceğini ve tek bir başlık belirlemenin 8 Mart’ta sesimizi zayıflatacağını konuştuk. Gerçekten de iktidarın kadınlara yönelik saldırıları çok yönlü… Örneğin, kadına yönelik şiddet inanılmaz bir boyuta ulaştı. Aile ve Sosyal Politikalar bakanı “algıda seçicilik var o kadar da şiddet yok” deme cüretini kendinde bulabiliyor. Taciz ve tecavüz vakalarındaki artış, kız çocuklarının zorla evlendirilmesine ve istismarına da kadına yönelik şiddet başlığında dikkat çekilmesi gerekiyor. Elbette bu meseleye dair sözümüzü söyleyeceğiz fakat tek başına şiddet başlığını öne çıkarmak 8 Mart’ı sınırlıyor. Diğer taraftan mevcut iktidarın sıcak savaşın bir aktörü olarak hem bölgemizdeki cihatçı çeteleri desteklemesine hem de ülkenin doğusunda sürdürdüğü savaşa karşı barış taleplerimizi öne çıkarmamız gerekiyor. Savaş en fazla kadınları ve çocukları etkiliyor. 8 Mart’ta savaş karşıtlığını da işlemeliyiz. Ama tek başına savaş karşıtlığı da 8 Mart’ın kapsayıcı başlığı olamaz. Bunlarla beraber Türkiye daha da otoriterleşen bir iktidar ve cumhurbaşkanı ile karşı karşıya… Anayasayı değiştirmeyi ve başkanlık sistemini gündeme alan iktidar daha baskıcı ve daha faşizan uygulamalara imza atıyor. İşte 8 Mart’ın yasaklanması… Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde kadınların mitingleri nedensiz yasaklanıyor. İktidar hem iç politikada hem de dış politikada sıkıştıkça daha da otoriterleşecek bunu göreceğiz. Cumhurbaşkanının başkanlık hevesine ve baskıcı uygulamalara karşı da kadınlar sözünü söylemeli. Dolayısıyla bu 8 Mart’ta ‘Gericiliğe, Şiddete, Savaşa, Kadın Düşmanı Politikalara ve Diktatörlüğe Meydan Okumak İçin’ diye çağrı yaptık. Bildirimizde de sosyal medyada yaptığımız çağrılarda da bu başlık var.
YAŞAMI, SOKAĞI TERK ETMEYECEĞİZ
Bağdat Caddesi’nde yaşanan tecavüz olayından sonra hem sosyal medyada bir çalışma hem de sokak eylemleri #SokaklarıTerketmiyoruz başlıklı bir çalışma yaptınız. 8 Mart bildirinizde bu başlığın da yer aldığını görüyoruz. İlerici Kadınlar neden sokakları terk etmiyor?
Aslında bu başlık da çok yönlü kadın düşmanı politikalara bütüncül bir yanıt niteliği taşıyor. Sizin de dediğiniz gibi bu başlık Bağdat Caddesi’nde yaşanan olay sonrasında “o kızın o saatte orda ne işi vardı” sorularına yanıt olarak ortaya çıktı. Kadınların istediği saatte istediği kişiyle ya da yalnız istediği yerde olmaya hakkı var. O yüzden “gece gündüz fark etmez sokakları terk etmiyoruz” dedik. Ama bakın kadın düşmanı politikaların ardı arkası kesilmiyor. Bu olaydan kısa bir süre sonra kadın emeğine yönelik saldırıların esnek ve güvencesiz çalışmanın yer aldığı bir yasa gündeme geldi. Kadın emeğinin değersizleştirilmesi, güvencesiz çalışma kadınları üretim sürecinin dışına itecek… Kadınların sadece ev içi işlerle meşgul olduğu, bir eş, bir anne kimliğinden başka bir kimliğe ve mesleğe sahip olmadığı bir ülkede #SokaklarıTerketmiyoruz demek çok önemli, bu kadın emeğine karşı saldırılara da bir başkaldırı anlamına geliyor artık… Kadınların sadece üretim sürecinin dışına itilmesi değil aynı zamanda eğitim sisteminin dışına itilmesi de söz konusu… 4+4+4 sistemi yüzünden birçok kız çocuğunun liseye kayıt yaptırmadığını biliyoruz. #SokaklarıTerketmiyoruz bence buna da bir cevaptır. Yani kadının gündelik yaşamda işten, okuldan, sokaktan uzaklaştırmaya, kadını silmeye çalışan her türlü girişime karşı #SokaklarıTerketmiyoruz demek gerekiyor. Ayrıca, 8 Mart’ı yasaklama girişimine de iyi bir cevap olacaktır.
İKTİDAR KORKUYOR
Hükümetin 8 Mart’ı yasaklama girişimini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Açıkçası artık iktidar kendisine karşı tüm eylemleri ve etkinlikleri değil en ufak eleştirileri dahi engellemek peşinde… Cumhurbaşkanı deseniz işi gücü bırakıp nerdeyse sadece hakaret davalarıyla ilgileniyormuş gibi duruyor. İktidar ciddi bir korku içerisinde… Farklı siyasi yapılardan kadınların bir araya gelmesi iktidarı çok korkutuyor. Bu yasaklamaları da böyle yorumluyorum. Büyük, etkili, kitlesel ve solun farklı kesimlerini bir araya getirme ihtimali olan her türlü eylemin-mitingin iktidar tarafından yasaklanma ihtimali var. Ayrıca kadınların hep beraber söyleyeceği sözün çok değerli olduğunu düşünüyorum. Değerli ve kapsayıcı… O nedenle iktidar da kadınların bir ağızdan aynı şeyleri söyleme ihtimali iktidarı korkutuyor.
İlerici Kadınların çok yoğun bir 8 Mart programı olduğunu görüyoruz. 8 Mart programınızı biraz aktarabilir misiniz?
İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya ve Çorlu’da biz kısmını bizim düzenlediğimiz biz kısmına davetli olduğumuz panellere katılacağız. 5 Mart -8 Mart arasında pek çok kentte bildiri dağıtımları yapacağız. Yasaklamalara rağmen birçok ilde 8 Mart eylemlerine ve basın açıklamalarına katılacağız. 8 Mart’ın yasaklanmasına, terörize edilmesine ya da önemsizleştirilmesine izin vermeyeceğiz.
KADIN DÜŞMANLIĞINI GERİCİLİK BESLİYOR
8 Mart sonrasında İlerici Kadınlar’ın mücadele gündeminde neler var? Bundan sonraki çalışmalarınız nasıl devam edecek biraz bahseder misiniz?
Başlarken de ifade etmiştim Şubat ayında bir Türkiye Koordinasyonu toplantısı gerçekleştirdik. Bu toplantıda alınan kararlar arasında 8 Mart aslında bir uğrak daha uzun dönemli çalışmalarımızda, yukarda da bahsettiğim gibi 8 Mart’ın başlıklarından biri gericiliğe karşı mücadeleyi yükseltme kararı aldık. Kadın düşmanı politikaların bugün bizzat üreticisi olan iktidarın karakteri nedeniyle hem de bu kadın düşmanı politikaların toplumda karşılık bulmasından dolayı dinci gericiliğe karşı mücadeleyi daha da yükselteceğiz. Bugün kadının sokakta nasıl, saat kaçta, kimle dolaşabileceğine karar verme yetkisini kendinde bulanlar gücünü dinci gerici ideolojiden alıyor. Kadınların eğitim ve üretim sürecinden koparılmasına neden olan yasa ve uygulamalar bu ideolojinin ürünü… Kadın bedenine müdahalenin, kadına yönelik şiddetin, tecavüzün ve tacizin doğrudan sorumlusu topluma yayılan dinci gericilik… Dinci gericilik ayrıca kadın düşmanı politikaların sorumlusu iktidarın da varlığını sürdürmesinin garantisi… Mart ayının ikinci yarısı itibariyle çok yönlü saldırıların karşısına bütünlüklü bir gericilik karşıtı mücadele programı ile çıkacağız. Bu çalışmalarımızla daha fazla kadını, İlerici Kadınlarda örgütlenmeye çağıracağız ve Türkiye’nin her yerinde mücadele eden kadınlara ulaşmak için elimizden gelen her şeyi yapacağız.