Kadir Durmuş yazdı: Finalden önce Euro 2016'dan akılda kalacaklar
Kimin nasıl kupayı aldığı, kimlerin kılpayı finali kaçırdığı, hangi futbolcuların yıldızlaştığı, en güzel gollerden en iyi kurtarışlara kadar, sadece estetik ve görsel bir şölen olarak tanımlanamayacak olan futbolun dostluk, kardeşlik gibi bütün güzelliklerinin bile kuruş kuruş hesaplandığı, galibiyetin yüceleştirildiği, yenilginin abartıldığı her biri bir medya patronu kadar kazanan sporcuların seyirlik hallerine kadar her şeyin pazarlandığı, televizyon satışlarını yüzde 15’ten fazla arttıran bir futbol fuarının daha sonuna yaklaştık.
Kimin nasıl kupayı aldığı, kimlerin kılpayı finali kaçırdığı, hangi futbolcuların yıldızlaştığı, en güzel gollerden en iyi kurtarışlara kadar, sadece estetik ve görsel bir şölen olarak tanımlanamayacak olan futbolun dostluk, kardeşlik gibi bütün güzelliklerinin bile kuruş kuruş hesaplandığı, galibiyetin yüceleştirildiği, yenilginin abartıldığı her biri bir medya patronu kadar kazanan sporcuların seyirlik hallerine kadar her şeyin pazarlandığı, televizyon satışlarını yüzde 15’ten fazla arttıran bir futbol fuarının daha sonuna yaklaştık.
Fransa Euro 2016’da da diğer futbol şampiyonalarındaki gelenek bozulmadı ve ciro hedefiyle hareket eden bir çok sektör gibi bu futbol organizasyonunda da cirolar tutturuldu, CEO’ların ellerinden öpüldü.
Daha önceki Avrupa şampiyonaları 16 takımla yapılırken Fransa Euro 2016’ya katılan ülke sayısı 24’e çıkarıldı ve oynanan maç sayısı bir anda 31’den 51’e yükselmiş ve haliyle 2.5 milyon biletle tarihi bir bilet satış rekoru da bu organizasyonla kırılmış oldu.
Hesaplar bununla da bitmiyor: Ülkelerin büyük bir bölümünün özellikle akşam saatlerinde ilgiyle izlediği karşılaşmaların bazıları da Asya ülkelerinin akşam saatlerine denk gelecek şekilde; daha önceki futbol organizasyonlarında da yapıldığı gibi, Fransa’da günün en sıcak saatlerine konuldu ve uluslararası reklam pazarında doğacak boşluklar da kapatılmış oldu.
1986 Meksika dünya kupasında başta Maradona olmak üzere birçok futbolcu maçların öğle saatlerinde oynanmasına ciddi itirazlarda bulunmuştu. Özellikle sıcağın yakıcı etkisinin en fazla olduğu bu saatler, Avrupa’da televizyonların en uygun izlenme saatleri olduğu için bu maç saatleri belirlenmişti.
Almanya milli takım kalecisi olan Harald Schumacher’in bu uygulama için yaptığı açıklamasında, “Devamlı terliyorum, boğazım kuruyor. Çimler de kuru bir tezeğe benziyor: sert, tuhaf ve düşmanca. Güneş ışınları stada dik olarak düşüyor ve kafamızda parçalanıyor. Gölge bile vermiyoruz. Televizyon için bunun en iyi olduğunu söylüyorlar…” demişti. (Spor Sosyolojisi Ayhan Dever 2010:260)
Elbette reklam gelirleri maç saatleriyle de sınırlı değil; maç sonrası yorum programları, maç özetleri, goller ve yıldız oyuncuların demeçlerine kadar ürün haline getirilen her şey televizyonlardan android uygulamalarına kadar bu büyük organizasyonun büyüsüne kapılan seyirci pazarına sunuldu.
Böylece futbol da endüstürinin gücüyle spor olmaktan çıkarılıp pahalı bir görsel şölen haline getirilmiş oldu.
Bu organizasyonda da finale yaklaşırken, elbette futbol sevgimizi büyük şirketler, TV kanalları ve devasa bütçeleriyle transferleri taraftarlarından önce borsaya bildiren kulüpler belirlemiyor.
Ayrıca ben de futbol sevgimizi, lokantada masaları sayıp “Her masa şu kadar para bıraksa lokanta sahibi şu kadar para kazanır” hesabı yapan ve yediğimiz yemeği de burnumuzdan getiren bir aile büyüğü edasıyla sabote etme hevesinde değilim; lakin, futbol endüstrisinin hesabı kitabı birçoğumuzu rahatsız etse de eminim ki futbol severlerin akıllarında kalmayacak.
Fransa Euro 2016'yı geride bırakırken:
Emre Mor’un sadece futbol oynadığı için yüzünde beliren çocukca sevinci,
Fatih Terim'in başarısızlığı hazmedemeyip futbolcularını anında sattığı tehditkar demeci,
40 yaşındaki Gabor Kiraly’nin oldukça keyifli bir hikayesi olan gri eşofmanı,
İzlanda takımının biri hala diş doktorluğu yapan 2 teknik trektörü, spiker antrenörü, yönetmenlik yapan kalecisi,
İngiltere maçını seyircilerin arasında izleyen İzlanda Devlet Başkanı,
Kuzey İrlanda taraftarlarının Will Grigg’e uyarladıkları "Will Grigg on fire, your defense is terrified” şarkısıyla olan tezehuratları,
Sadece futbol seyretmek için oturduğumuz Portekiz-Hırvatistan maçında son dakika golüyle Hırvatistan'la birlikte turnuvadan elenen futbol keyfimiz,
Babasını Euro 2016 başlamadan bir kaç gün once kaybeden Darijo Srna’nın seromonide hıçkıra hıçkıra ağlaması,
İngiliz ırkçı taraftarların mülteci çocuklara para atarak eğlenmeleri,
Fransa’da işçilerin iş yasasına karşı eylemleri devam ederken şampiyona kupasını taşıyan treni durdurmaları,
Bizler için bu organizasyondan akılda kalacaklar listesinin en başında olacaklar ki bunun nedeni de galiba; futbolu, futbol yapan insan sevgimizden olsa gerek…