‘Kanunların işlediğini görmek istiyorum’

‘Kanunların işlediğini görmek istiyorum’

Antalya’da ev sahibi tarafından evinin bahçesinde darbedilen kiracı, yaşadıklarını anlattı.

Nüket Gelegen

Hafise Kaynarca, Antalya’nın Döşemealtı ilçesinde kendisini ve birlikte yaşadığı kızı ile torunlarını kanuna aykırı biçimde evden çıkarmak isteyen ev sahibi Muzaffer Erdal Erdem tarafından 20 Aralık günü oturduğu evin bahçesinde darbedilmişti. Olaya ilişkin yargı sürecinin yavaş işlediğini vurgulayan Kaynarca, “Kanunların işlediğini görmek istiyorum” diyerek adalet talebini dile getirdi.

Antalya Döşemaltı’nda 20 Aralık günü yaşanan olayda, 67 yaşındaki Muzaffer Erdal Erdem isimli şahıs kayınbiraderinin yerleşecek olması bahanesiyle, kızı ve torunlarıyla evinde yaşayan kiracısı Hafise Kaynarca’yı evden çıkmadığı için darbetmişti. Bahçedeki güvelik kamerası tarafından kaydedilen görüntülerin sosyal medyada hızla yayılması üzerine gündem olan olay tepki çekmişti.

Hafise Kaynarca, Muzaffer Erdem tarafından darbedildiği güne giden süreci ve olay anını İleri Haber’e anlattı.

‘İLK 3 YIL HİÇ SORUN YAŞAMADIK’

2013 yılına kadar Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı ve öğretmen olarak Ankara’da görev yaptığını belirten Hafise Kaynarca, emekli olduktan sonra Antalya’ya yerleştiğini ve 2019’da kızı ve torunlarının İngiltere’den Türkiye’ye gelmesi üzerine söz konusu eve taşındıklarını belirtti. Evde oturdukları ilk 3 yıl ev sahipleriyle hiçbir sorun yaşamadıklarını söyleyen Kaynarca, şunları dile getirdi:

“3 yıl boyunca hiçbir sorunumuz yoktu, ta ki mayıs sonu-haziran başına kadar. Ev sahibi beni çağırıp ‘Burada artık erkek kardeşim oturacak, evden çıkmanızı istiyoruz’ dedi. Ben de ‘Şartlarımıza bakıp değerlendirelim, tekrar konuşalım’ dedim.

‘KIZIMIN HASTALIĞI NEDENİYLE TAŞINMAK ÇOK ZORDU’

Kızımla ‘Ne yapabiliriz’ diye düşündük. Kızım alerjik astım hastası, ağır koku hassasiyeti var, dolayısıyla oturduğumuz evin her detayını onun hastalığına göre düzenledik. Kokuyu ve tozu içeri geçirmeyen sineklikler yaptırdık. Uzun yıllar oturma düşüncemiz vardı, ona göre yatırım yaptık. Ev sahibinin talebi üzerine kızımla ev aradık ama rahatsızlığından dolayı çıkıp başka bir yere taşınmamız çok zordu.”

Kendilerine resmi bir ihtarname gönderilmediğini, tahliye talebinin sözlü olarak yapıldığını ifade eden Kaynarca, ev sahibine talebi doğrultusunda 1 Eylül’de evi boşaltamayacaklarını, birkaç ay daha süre istediklerini söylediğini belirtti. Kaynarca, bunun üzerine ev sahiplerinin bu durumu başta onayladığını, ancak Muzaffer Erdem’in eşi Sebahat Erdem’in ertesi gün gelip vazgeçtiklerini söylediğini ifade etti. Hafise Kaynarca, sözlerine şöyle devam etti:

‘SİZDEN ÖNCEKİ KİRACIYI KOCAM ÖLDÜRECEKTİ’

“Evi o kadar hızlı boşaltamayacağımı, isterlerse kirayı arttırabileceğimizi söyledim ama çıkmamız konusunda ısrarcı oldu. Ben de ‘Kardeşim oturacak diyerek beni çıkaramazsınız, o yüzden siz kanuni yollara başvurun” dedim. Sebahat Hanım ise ‘Hayır çıkacaksınız. Kanun da yok, devlet de yok. Sizden önceki kiracım benimle ağız dalaşına girdi diye kocam onu öldürecekti, hamileydi ama bir hafta içinde çıkarttık. Aynısı sizinle de yaşanabilir, hemen çıkın’ dedi.”

Hafise Kaynarca, devam eden süreçte ev sahipleri Muzaffer Erdal ve Sebahat Erdem tarafından evden çıkmaları için gözle ve sözlü taciz, hakaret, tehdit ve baskıya maruz kaldıklarını öne sürdü. Sebahat Erdem’in çevrede oturan komşulara kızı ve kendisi hakkında asılsız bilgiler yayarak kendilerini yıldırmaya çalıştığını iddia eden Kaynarca, ev sahipleriyle darbedildiği günden önce de defalarca tartıştıklarını ve bu sebeple eve güvenlik kamerası taktırmak zorunda hissettiklerini anlattı.

Hafise Kaynarca, darbedildiği gün yaşanan tartışmanın da Sebahat Erdem’in kendisi ve kızı hakkında yaydığı asılsız bilgiler nedeniyle çıktığını belirterek şunları kaydetti:

‘DAHA ÖNCE EVİN ÖNÜNDE BIÇAKLA BEKLEMİŞTİ’

“Sebahat Hanım’ın dedikodumuzu yaptığı insanlarda biriyle kızım Bahar arasında bir diyalog geçiyor. Sabahat Hanım da buna şahit olunca Bahar’a bağırmaya başlıyor, ‘Sen nasıl benim dedikodumu yaparsın’ diye. Sonra da ‘Defolun gidin artık evimden’ diye bağırmaya başlıyor.

Ben gürültüyü duyunca kızımı içeri almaya çalıştım, ‘Bahar içeri gir’ derken kızım çığlık atmaya başladı. Kızım, iki bahçe arasındaki paravanın arkasından Erdal Bey’in elinde bir şeyle bize doğru geldiğini görmüş. Daha önce de güvenlik kamerası görüntülerinde evimizin önünde bıçakla beklediğini bildiğimiz için kızım çok korkmuş.

‘‘ÖLDÜRECEĞİM SİZİ’ DİYEREK DARBETTİ’

Ben onu içeri sokmaya çalışırken Erdal Bey ‘Öldüreceğim sizi, keseceğim sizi, geberteceğim sizi’ diye bağırarak kapıdan içeri girdi. Bize saldırma ihtimali olduğunu hiç düşünmedim, sadece bağıracak sandım. Ben onu dışarı çıkarmaya çalışırken, o içeri doğru hamle yaptı Bahar’a vurmak üzere. Bahar içeri girdi, ben kapıyı çektim, o sırada bana vurdu. Ben Erdal Bey’i dışarı ittirirken de bana vurmaya devam etti.

Bu sırada Sebahat Hanım ile kızları da geldi, Erdal Bey’i almaya çalıştılar. Bu sırada Erdal Bey bana vuruyor, hep birlikte de ‘Öldüreceğiz, yaşatmayacağız, gidin, defolun’ demeye devam ediyorlardı. Erdal Bey beni darbettikten sonra, giderken bile hala ölümle tehdit ediyordu.

‘EN BÜYÜK KORKUM KIZIMA VURMASIYDI’

En büyük korkum kızıma vurmasıydı. 67 yaşında bir adam, 45 kilo ve ağır astım hastası bir insana çocuklarının önünde vurmaya geliyor, bu affedilir bir şey değil. Kızım suçlu bile olsa bu kabul edilebilir değil.

Sonra Sabahat Hanım ve kızı aldı götürdü Erdal Bey’i. Bir süre sonra polis ve ambulans geldi, komşular da vardı. Ev sahibi ve ailesi de polisi aramış, hem polise hem komşulara onları biz darbetmişiz, taciz etmişiz, tehdit etmişiz gibi anlattılar. Daha sonra ben darp raporu aldım ve şikayetçi oldum. Savcı o akşam Erdal Bey’i nezarette tuttu, ama ertesi gün bıraktı. 24 sürmedi belki de. 

Ertesi gün serbest bırakıldıktan sonra geldi, yine benim evimin önünde elini kollunu sallaya sallaya, taciz ede ede gezdi, gövde gösterisi yaptı, arka bahçeme girdi, son derece rahattı. Hiçbir şekilde güvende değildik.

‘ADALET YERİNİ BULMADIĞI İÇİN’

Olaydan sonra ne bir geri adım vardı ne bir özür. Bir pişmanlık belirtisi bile yoktu hiçbirinde. Hatta biz suçluymuşuz gibi davranıyorlardı. Neden? Adalet yerini bulmadığı için. Bana, kızıma ya da torunlarıma tekrar saldırsa kim koruyacak? Koruma kararı talebimize olumlu bakıldığına dair geri dönüş geldi savcılıktan ama herhangi bir eylem yok. Ben bu sebeple güvenlik görevlisi tutmak zorunda kaldım. Taşınma sürecinin tamamında evde bir güvenlik görevlisiyle yaşadım, çünkü her an gelebilirdi. Bu nedenle süreç ekonomik olarak da çok sarstı bizi.”

Hafise Kaynarca, temmuz sonundan bu yana defalarca savcılığa şikayette bulunduklarını ama konuya ilişkin hukuki bir gelişme olmadığını belirterek “O kadar yavaş ilerliyor ki süreç, sanki karar siz öldükten sonra gelecekmiş gibi. Ama ben pes etmeyeceğim. Maddi manevi hakkımızı arayacağım, yanlarına kalmamalı” dedi.

‘KANUNLARIN İŞLEDİĞİNİ GÖRMEK İSTİYORUM’

Kaynarca, sözlerine şöyle devam etti:

“Sadece bürokratik işlemler var, koruma kararı da yok onlara yönelik bir ceza da yok. Halbuki ben 5 aydır mücadele ediyorum. Bu cezasızlığı bir ödül olarak görüp daha fazlasını yapıyorlar, ilk 4 suç duyurusunda bir gelişme olmadığı için sonuncu da darbettiler. Zaten ilk konuşmada söylemişlerdi, ‘Devlet yok, kanun yok, ben ne istersem yaparım’ diye. Yargının ülkede yavaş işlemesine güveniyorlar. 

Bugüne dek hep hukuki yoları kullandım, bundan sonra da onların dilinden konuşmayacağım. Ceza almaları için elimden geleni sonuna kadar yapacağım. Ben kanunların işlediğini görmek istiyorum.”