Küba propagandasının arkasındaki sanat
Londra'daki House of Illustration'da sergilenen Küba soğuk savaş dönemi grafiklerinin muazzam bir koleksiyonu canlı bir hikayeyi anlatıyor.
Yazar: Anny Shaw
Çeviren: Melisa Kotan
Kuzey Oxford'un yapraklarla kaplı kenar mahalleleri, Fidel Castro'nun komünist Küba'sının devrimci coşkusundan çok farklı olabilir.Ancak burası eski çocuk oyunları üreticisi Mike Stanfield'ın dünyanın en büyük Küba propaganda afişi koleksiyonlarından birini yaptığı yerdir. Ağustos ayında bulutsuz bir günün sabahı evini ziyaret ettiğimde, bu ayın sonlarında Londra'daki House of Illustration'da yapılacak sergi açılışı öncesinde çerçevecilere gitmeden önce 115 poster paketleniyor. 1965'ten 1992'ye kadar Küba poster tasarımının "altın çağına" odaklanan gösteride ayrıca 70 dergi yer alacak. Castro'nun Asya, Afrika ve Latin Amerika Halkları Dayanışma Örgütü (OSPAAAL) tarafından üretilen posterleri, sivil haklar ve ırkçılık karşıtı hareketlerden Angola'daki Vietnam savaşına ve Portekiz yönetimine karşı protestolara kadar dünyanın dört bir yanındaki kurtuluş mücadelelerini canlandırmak ve birleştirmek için tasarlandı. OSPAAAL, 82 ülkeden delegelerin yeni kamulaştırılan Habana Libre otelinde toplandığı ilk Tricontinental Konferansı'ndan sonra 1966 yılında Havana'da kuruldu, ancak bu yaz kapılarını kapattı. Örgütün son 53 yılda yaklaşık 350 farklı poster tasarımı ürettiği ve en yüksek tirajı 50.000 olan Tricontinental dergisine dağıttığı tahmin ediliyor. Stanfield derginin iki baskısı hariç hepsini aldığına inanıyor. Stanfield mutfağında kahve içerken, 1996'da Küba'daki ilk posterine nasıl rastladığını, nadir bulunan Karayip kesiş fokunu aramak için çevre bilimci Ian Boyd ile oraya gittiğini anlatıyor (Boyd, Stanfield'ın hayır kurumu Hebridean Trust'ın ada topluluklarını destekleyen bir mütevellisidir). Stanfield Havana'ya yaptığı bir gezi sırasında, şehrin en eski meydanı Plaza de Armas'ta hükümet tarafından işletilen bir kitapçıya rastladı. İçeride, 1961'de ABD öncülüğünde Domuzlar Körfezi'ne yapılan başarısız işgalin 30. yıldönümünü kutlayan bir poster asılıydı. Eladio Rivadulla Jr tarafından imzalanan çarpıcı tasarımı, Castro'nun, Pop sanatçısı Keith Haring'den açıkça etkilenen, çizgi film figürleriyle dolu kırmızı-beyaz çizgili bir arka plan üzerine yerleştirilmiş bir tanktan atladığı ünlü bir fotoğrafının taslağı yer alıyor. Stanfield, "O zaman Castro olduğunu bilmiyordum. Bunun sadece gerçekten güzel bir poster olduğunu düşündüm," diyor ve derhal 30 dolara satın alıyor (bugün, çok iyi durumda olan posterleri 4.000 dolara kadar çıkabilir). O zamandan beri Stanfield, çoğu iki kopya olmak üzere yaklaşık 800 poster topladı. Bunların yaklaşık yarısı Küba dışından, diğer ülkelerin yanı sıra ABD, Kanada, Hollanda, İsviçre ve Norveç'teki doktorlardan, mimarlardan ve hayranlardan oluşan kaynakları vardır. Stanfield’ın geri kalanını, Küba'ya sık sık yaptığı gezilerle tecrübe edindi. Castro'yla daha önce hiç tanışıp tanışmadığını sorduğumda "Hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm, ama hayır, asla", diye cevap veriyor. Sokaktaki adam için hemen müsait olacağını sanmıyorum. Bir İngiliz büyükelçisinin onu saatlerce beklettirdiğini söylediğini hatırlıyorum." ABD ve Küba arasındaki ilişkiler bir kez daha soğudukça, bu posterlerin çoğu esrarengiz bir şekilde buraya uygun görünüyor. House of Illustration sergisinin galeri müdürü Olivia Ahmad, "ABD hakkında oldukça eleştirel olan birçok anti-emperyalist husus var" diyor.
"Mevcut gerginliklerin kökleri Soğuk Savaş'a dayanıyor, bu yüzden neden hala söz konusu olduğunu sormak ilginç." Küba pop sanatının keskin bir mizah anlayışı vardı. OSPAAAL'ın uzun süredir hizmet veren sanat yönetmeni Alfredo Rostgaard'ın bir çizimi, eski ABD başkanı Richard Nixon'ı psikedelik bir vampir olarak tasvir ediyor. Serginin tüm bölümü, popüler ABD ikonlarını ve sembollerini hedef alan görüntülere ayrıldı: CIA armasını yumruklayan bir yumruk veya Özgürlük Anıtı gibi giyinmiş akşamdan kalma, ağzından sigara sarkan ve ayaklarının dibinde aşıntı olan bir kadın. Stanfield, işlerin son zamanlarda daha da kötüye gittiğini kabul ediyor. "Trump başkan olduğundan beri, kaldırılan birçok düzenlemeyi yürürlüğe koydu ve bu Küba ekonomisini gerçekten kötü etkiledi. İşler artık çok zor, yemeklik yağ ile tavuk almak ve tıbbi malzeme bulmak zor." diyor. Yine de, kendisini siyasi açıdan "ne sol ne de sağ bir partiyi desteklediğini" belirten Stanfield, siyasetin koleksiyonunu oluşturmada önemli bir faktör olmadığını söylüyor. "Onları sanat eseri olarak görüyorum", diyerek ifade ediyor. Grafikler kendilerini temsil ediyor. 1959 devriminden sonra OSPAAAL'a katılan tasarımcıların hepsi değilse de çoğu, daha önce Küba'daki ABD reklam firmaları için çalışmıştı. René Portocarrero ve Raúl Martínez González de dahil olmak üzere bazıları köklü kariyerlere sahip sanatçılardı. İşinin zirvesinde, çoğunluğu erkek olmak üzere yaklaşık 20 ressam işe alındı. Ahmad, "Kadınlar talep yüksek olduğunda serbest olarak askere alınacaktı", ancak genellikle daha fazla el işleri için diyor. Bununla birlikte, aralarında Daisy Garcia, Helena Serrano ve Gladys Acosta Avila’nın da olduğu çok başarılı bir avuç kadar kadın tasarımcı vardı. Che Guevara'nın yanı sıra tarihteki diğer devrimci hareketlerinin figürleri de ortaya çıkıyor. Acosta Avila’nın Taíno şefi ile erken dönem özgürlük savaşçısı Hatuey’in müthiş serigrafisi göze çarpıyor ve ABD'deki Kara Panter Partisi ile güçlü bir yakınlık, gruplar arasında birkaç resmi olmayan işbirlikçiliklere yol açtı. Kara Panter lideri Stokely Carmichael, Tricontinental dergisini "devrimci dönemlerde bir İncil" olarak nitelendirdi. 1968'de Martin Luther King'in öldürülmesinden sonra Rostgaard, kırmızı gözlü kükreyen bir panterin fark edilir bir resmini yarattı. Kara Panter Partisi daha sonra kurucu ortağı olan Huey Newton'u hapishaneden kurtarma kampanyası için çizimini yeniden kullandı. Kara Panter'in esas sanatçısı Emory Douglas'ın birçok eseri Kübalı tasarımcılar tarafından uygun görüldü. Stanfield, alıcı ülkelerin dağıtım maliyetlerinin bir kısmını paylaşacağını, ancak yine de malzemelerin az olduğu bir dönemde inanılmaz bir kaynak yatırımı olduğunu söylüyor. Sovyetler Birliği, 1960'ların sonlarında veya 1970'lerin başlarında bir noktada ofset baskı makinesi bağışladı. Ancak SSCB, komünizminde Küba'dan çok daha fazla ortodoks olmasına rağmen, hiçbir OSPAAAL posterinin konusu olmamıştı. 2010 yılında Oxford'da koleksiyonunun yalnızca bir anlık görüntüsünü sergilemiş olan Stanfield’ın Londra sergisi, birçok kişi için bir ilham olacak. İngiltere'deki çok az müze OSPAAAL eserlerine sahip olup V&A'da yaklaşık 150 poster bulunurken, British Museum ise Tricontinental dergisinin birkaç nüshasına sahiptir. OSPAAAL’ın son günlerdeki ölümü göz önüne alındığında, miras sorunu gündeme geliyor. Stanfield, örgütün "zirveye ulaştığına" ve "kapanma hakkına" sahip olduğuna inanıyor. Fakat bu eşsiz görsel kaydı koruma sorumluluğu artık ona düşmüş gibi görünüyor. Stanfield posterlerini asla satamayacağı konusunda kararlıdır. Ancak bazı kopyalarını V&A'ya bağışlama fikrine sıcak bakmaktadır. OSPAAAL’ın son bölümü için uygun bir kitap sonu olacağı konusunda hemfikiriz.
Kaynak: https://www.ft.com/content/3113e334-d4ac-11e9-8d46-8def889b4137