Amerikalı muhabir soruyor: Sizce Amerikan seyircisi için bu filmin en şaşırtıcı yanı ne? Ronit Elkabetz cevaplıyor: Bu hikaye şu an yaşanıyor [1].
Elkabetz kardeşlerin yönettiği 2014 yapımı Gett “Vivian Amsalem’in Boşanma Davası” [2] İsrailli laik bir kadının boşanma mücadelesini anlatıyor. İsrail’de doğmak, evlenmek, boşanmak ve ölmek dini yasalara tabi. Film de bu yasaların yürütücüsü olan hahamlar mahkemesinin dar salonunda geçiyor. Başlarında kipaları ve yüzlerinde sakalları üç haham hakim, muhafazakar kocaya soruyor: Bu kadına boşanmayı bağışlayacak mısın? Elisha “hayır” diyor; “o benim cezam.”. Film aktıkça soruyu soranın da cevabı verenin de İsrail’de hüküm süren şer’i hukuk sistemi olduğunu görüyoruz. Duyduğumuz ses şeriatın sesi.
İSRAİL’DE LAİK BİR KADIN BOŞANABİLİR Mİ?
İsrail’de laik bir aile hukuku geçerli değil. Evlenmek ve boşanmak Ortodoks Hahamlık kurumu tarafından dini mahkemelerde yürütülüyor. Toplumun laik kesimleri de aynı uygulamaya tabi; boşanmak isteyen herkes dini mahkeme sürecinden geçmek zorunda.
‘GEÇERLİ SEBEP’
Boşanmak isteyen kadın önce haham hakimlerce temsil edilen mahkemeye başvuruyor. Davanın başlaması için erkeğin mahkemeye katılması şartı var; Vivian kocasının mahkemeye teşrifi için 3 yıl bekliyor. Dava görülmeye başladıktan sonra ise hahamlar boşanma için “geçerli sebepler” tespit edebilmeli. Mesela kocanın karısını dövüyor olması lazım. Sakallı hakimler de mahkemeye çağrılan tanıklara en çok kocası Elisha’nın Vivian’ı dövüp dövmediğini soruyorlar; dayak atmayan koca “mükemmel eş” sıfatıyla alkışlanırken, dayak yemeyen Vivian’ın davasına “geçerli sebep” 5 yıl boyunca bir türlü bulunamıyor.
Şeriat yasalarıyla yönetilen bir düzende kadının boşanması için çetin bir kararlılık gerekiyor. Kadının sonu kestirilemeyen bu süreçte sürekli olarak aşağılanması söz konusu. Peki şeriat mahkemesi Elisha’yı nasıl görüyor? Kocanın boşanmak istiyor olması, her koşulda, geçerli bir sebep sayılıyor. Erkeğin kadının kötü yemek yaptığını düşünmesi veya başka bir kadına ilgi duyması dahi boşanmak için “geçerli sebepler”den [3]. Film boyunca mahkemenin Elisha’ya sürekli Vivian’ın zina yapıp yapmadığını sorması bu yüzden. Elisha “evet” derse “geçerli sebep” bulunmuş olacak. Ancak Elisha hep “hayır” diyor. Gelen tanıkların ifadelerinin kayda alınması için de, onlardan, önce Vivian’ın namusunu teyit etmeleri bekleniyor.
GETT: DİNİ RİTÜELLE BOŞANMA BELGESİ
Utanç dolu ve ne zaman biteceği belirsiz bu sürecin sona erebilmesi için dini bir ritüel gerekiyor. “Gett” adı verilen boşanma belgesi erkek tarafından kadının avucuna “uygun bir şekilde” sıkıştırılıp, kadına “gett”i bağışlanmalı. Vivian’ı hakimler uyarıyor: Ellerini çanak gibi aç, kocan eline boşanma belgesini koyacak, sen de iki elinle boşanma belgeni saracaksın.
“Gett”ini kadına bağışlarken erkeğe de rol düşüyor; hahamların okuduğu cümleleri tekrar edip, boşanma belgesini karısının eline koyacak ve gitmesine müsaade edecek. Aksi taktirde kadın “gett’ini kazanamıyor. Demeli ki: Benden teslim alacak olduğun bu şey senin boşanma belgendir. Böylelikle bundan sonra benden boşanmış olacaksın. Böylelikle başka bir adamla birlikteliğine izin verilmektedir [4]. Ancak Elisha son cümleyi tekrar edemiyor; susuyor. Vivian’ın çırpınışlarını görürüz; gözlerinde yaşlar, yalvarır: Elisha ne olur özgürlüğüme kavuştur beni!
ŞERİAT: KADININ ADI YOK
Vivian 40 yaşında. Elisha ile 15 yaşında evlenmiş; ona 4 çocuk “vermiş”. Vivian’ın yıllardır kocasından ayrı yaşıyor olması, bir mesleğinin olması, veya nafaka istememesi boşanma sürecini kolaylaştırmıyor. Evlendiği günden beri boşanmayı düşünmesi de nafile. Hele kocasını sevmiyor oluşu dikkate dahi alınmıyor; sanki bir sinek vızıldamışçasına haham hakim ayni soruyu tekrarlıyor: Neden boşanmak istiyorsun?
Vivian özgür değil. Filmde Vivian’ı canlandıran yönetmen Ronit Elkabetz soruyor: Nasıl 4000 yıl önce ortaya atılmış yasalar bugün geçerli olur ve kadın özgürlüğünü ancak kocasının rızası ile elde edilebilir? O yasalar ki kadını görünmez, muhtaç ve kocasına bağımlı olarak tanımlar [5]. Hem Vivian hem de Elisha şeriat yasalarının altında eziliyor, aşağılanıyorlar. Bu hikayede kadının adı yok [6].
YA TÜRKİYE?
Laik medeni hukukun “geçerli” olduğu Türkiye’mizde geçtiğimiz hafta Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu “kadına yönelik şiddet yoktur” temalı bir açıklamada bulundu. Ramazanoğlu’na göre “kadına şiddet”i, şiddetin merkezine koymak doğru değil [6]. Ülkeyi giderek artan bir ivme ile şer-i düzene doğru yapılandıran AKP zihniyeti, şeriatın, toplumu hizaya sokmak için ne kadar etkili bir silah olduğunun farkında tabii.
Yönetmen Elkabetz kardeşlere göre, Vivian sadece İsrail örneğinde boşanma mücadelesi veren bir kadın değil. Vivian dünyanın her yerinden kadınları; genel olarak kadınlığı temsil ediyor. Söz verilmedikçe konuşmuyor; saçlarını gizliyor. Çünkü şeriat düzeninde kadın saçı ve kadın sesi erkekler için son derece tehlikeli. Dayak yemiyor olduğu için boşanamıyor Vivian; 20 küsür yıldır yaşadığı çaresizliğin, tutsaklığın şiddet olduğunu sakallı hakimlere anlatamıyor. Vivian bağırıyor, haykırıyor ve saçlarını açıyor.
Eşitsizliğin ve zulmün olduğu her yerde şiddet vardır. Fiziksel olmak zorunda değildir. Özgürlüğün kısıtlandığı, tacizin örtbas edildiği, “namus” namına sayısız cinayet işlendiği ülkemizde kadına şiddet vardır. Türkiye’de sokakları dolduran, gericiliğe direnen, saçlarını açan, uğradıkları şiddeti bağıran kadınların bir adı var.
NOTLAR
[1] https://www.youtube.com/watch?v=ISirVsmBsOE
[2] Filmin orijinal adı: Gett: The Trial of Vivian Amsalem http://www.imdb.com/title/tt3062880/. Film 34. İstanbul Film Festivali’nde “Israil Usulü Boşanma” adıyla gösterildi. (http://film.iksv.org/tr/film/3049).
[3] http://www.jewfaq.org/divorce.htm
[4] http://www.nuvo.net/indianapolis/review-gett-the-trial-of-viviane-amsalem/Content?oid=3077047
[6] Atıf, Atıf Yılmaz’ın 1987 yapımı “Kadının Adı Yok” filminedir.
[8] http://www.radikal.com.tr/turkiye/aile-bakani-ramazanogluna-trt-onunde-protesto-1502749/