Mehmet Fırat Özgür yazdı | İki savaş arasında I
"Ancak 'işçi işçi olduğundan' ve onu ondan başkası kurtaramayacağından, bu sömürünün son dönemde rekabet ortamı içerisinde görmezden gelinmesine artık göz yummak istemeyen işçiler, farklı ülkelerde sendikalar kurmaya başladılar..."
Mehmet Fırat Özgür
Fortnite’ın yapımcısı Epic Games ile teknoloji tekeli Apple arasındaki savaş günlerdir dijitalin gündeminden düşmüyor. Epic Games, Fortnite’ın uygulama içi para biriminin App Store ve Google Play’den değil kendi internet sitesinden alınmasını sağlayınca, bu işlemden yüzde 30 kâr elde eden App Store ve Google Play, Fornite uygulamasını kaldırarak bu adıma karşılık vermişti. Bunun üzerine ortalık iyice kızıştı ve beklenen savaş çıktı. Epic Games’in Apple ve Google’a “siz artık çok oldunuz” diyerek açtığı davalarda yanına taraftar toplamasıyla gerilim iyiden iyiye yükseldi.[i] Hatta Epic Games Fortnite’ta hazırladığı bir videoda Apple’ı kurtlu bir elma olarak TV’de gösterip, George Orwell’ın 1984 isimli kitabındaki Büyük Birader’e benzetmiş, daha sonra bir Fortnite karakteri kurtlu elmanın konuşmasının ortasında televizyonu kırarak “devrimi” başlatmıştı. Epic Games CEO'su Tim Sweeney de verdikleri mücadelenin en basit anlamıyla insanların özgürlüğü için olduğunu söylemişti.
Elbette Tim Sweeney’nin bahsettiği bu özgürlük yalnızca tonla para verip telefon satın alan insanların özgürlüğü için, yani “özgürce tüketebilme” için Büyük Birader Apple’ın korkunç diktatörlüğüne karşı verilen bir mücadele. Bu mücadelede destek istediği kesimse elbette 100 saat çalıştırdığı işçilerden çok Microsoft, Spotify ve Netflix gibi teknolojinin dev canavarları… Epic’in “özgürlükçü ve devrimci” mücadelesini kısaca özetledikten sonra bu yazının asıl derdine, yukarıda birkaç kelimeyle gözden kaybolacak şu 100 saat çalıştırılan işçilere gelebiliriz.
Fortnite üzerinden başlayan dava yeni olsa da dijital platform çalışanlarının davası biraz eski. Dijitalleşme ile gelen esnek çalışma koşulları ve yoğun emek sömürüsünün üzeri; oyun oynama, çalışma ortamının rahatlığı ve “sosyalliği” ile güzelce örtülebiliyor. Öyle ki Google çalışanları, mesai saatlerinin sonunda kalkıp evlerine gitmek isteseler bile, diğer çalışanlar ya da sorumlular tarafından, “Ne güzel eğleniyoruz, nereye gidiyorsun?”, “hemen gitmek zorunda mısın?” gibi söylemlerle iş yerinde kalmaya ikna ediliyor. Doğal olarak böyle bir ortamda işçiler, bu “esnek sömürü” mantığının farkına varamıyor. Onlar varamasa da (ya da biraz geç varsa da) aileleri ve yakınları bu sömürünün farkına varıyor.
Belirttiğimiz gibi dijital platformların çalışanlarının davası eskiye dayanıyor. En çok ses getirenlerinden biri ise o zamanlarda kendisini “Hoşnutsuz bir EA Eşi” olarak tanıtan Erin Hoffman oldu. Hoffman, “Electronic Arts’ın yeni ve parlak markası ‘Her Şeye Meydan Okuyun’ (Challenge Everything). Bunun nerede geçerli olduğu tam olarak belli değil. Lisanslı bir futbol maçını birbiri ardına oynamak bana pek bir şeye meydan okumak gibi gelmiyor; bir para çiftliği gibi geliyor. Bunu okuyan herhangi bir EA yöneticisine, sizin için iyi bir meydan okumam var: Milyonlarınız için sırtından geçindiğiniz insanlara güvenli ve aklı başında çalışma koşulları uygulamaya ne dersiniz?” diyerek daha 2004 yılında EA’nın bütün sömürü çarkını bir EA çalışanı ve bir başka EA çalışanının eşi olarak detaylarıyla anlatıyor.[ii]
Hoffman’ın bu haklı isyanı epey ses getirse de o zamanlardan bugünlere çok bir değişimin yaşanmadığı ortada. Çünkü bugün “özgürlük ve devrim” için mücadele veren Epic Games’in dava konusu Fortnite’ın çalışanları da haftada 100 saate varan çalışma saatleriyle gündeme gelmiş, firma bu sebeple ağır tepkiler almıştı. Bu çalışanlar, hayatlarında herhangi bir şey yapacak enerjilerinin kalmadığını, evlerinde mutsuz bir şekilde zaman geçirdiklerini, işten uzak bir hafta sonu geçirmenin büyük bir başarı gibi geldiğini söylüyorlar.[iii] Bu anlatılanlar, 19. Yüzyıl İngilteresi’nden olsaydı, herhalde “Vay be, geçmişte neler yaşanmış böyle” diyebilirdik. Ama bu hikayeler tam olarak bu dönemde, hatta belki bugün, bu saatlerde; birçok gencin hayalini kurduğu, “Ama bir sürü de para kazanıyorlar canım” diyerek insanca bir yaşam yerine o bir sürü parayı tercih etmek istedikleri Silikon Vadileri’nde gerçekleşiyor.
‘MAVİ EKRAN’ VERDİREN SENDİKA MESELESİ
Dijital emek sömürüne ilişkin Tez-Koop İş’in Genç Emek dergisinde Dr. Ergin Bulut’un bir röportajına denk geldim. Bulut, ABD’de yaptığı saha çalışmalarında dijital oyun firmalarındaki işçilerin, sendikalaşma soruları karşısında afalladıklarını ve mavi ekran verdiklerini söylüyor. Bulut, sendikaların daha çok zamanında ebeveynlerin üye olduğu ya da kirli ve kol gücü isteyen sektörlerdeki insanların katıldığı örgütler olarak görüldüğünü belirtiyor.
Ancak “işçi işçi olduğundan” ve onu ondan başkası kurtaramayacağından, bu sömürünün son dönemde rekabet ortamı içerisinde görmezden gelinmesine artık göz yummak istemeyen işçiler, farklı ülkelerde sendikalar kurmaya başladılar. Ancak bu mavi ekran verdiren sendika meselesinin detaylarına diğer yazıda değinilecek.
---------------------------------------------------------------
[i] https://ilerihaber.org/icerik/microfost-epic-games-apple-savasinda-safini-belli-etti-116651.html