Meslek örgütlerinden 3 Mayıs çağrısı
3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nde meslek örgütleri iktidara çağrıda bulundu, cezalandırma politikalarından vazgeçilmesi istendi.
Gazetecilik meslek örgütleri, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nde Türkiye'deki baskı politikalarına dikkat çekti. Açıklamalarda, gazetecilerin ve kurumların karşı karşıya kaldığı sorunlara dikkat çekildi.
Meslek örgütleri 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nden Türkiye'deki gazetecilerin ve haberin durumuna ilişkin değerlendirmelerini paylaştı. Gazetecilik faaliyetlerinin iktidar politikalarıyla cezalandırıldığı vurgulanan açıklamada, söz konusu politikalardan vazgeçme çağrısında bulunuldu. Gazetecilerin ve kurumlarının cezalar ile susturulmaya çalışıldığı belirtilirken, yaşanan sorunlara değinildi.
'GÜVENİLMEYEN MESLEKLER ARASINDA'
Evrensel'den Gözde Tüzer'in haberine göre Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Gökhan Durmuş, 2022 yılını "cezalandırma yılı" olarak tanımlarken, "Türkiye yıllardır olmayan basın özgürlüğünü, tutuklu gazetecileri, gözaltına alınan gazetecileri, darbedilen gazetecileri konuşuyor. Konuşuyor ama kim konuşuyor? Medya sektörünün içerisinde yer alan gazeteciler, akademisyenler ve biraz da siyasetçiler" dedi.
AKP’nin iktidara geldiği günden beri medya alanına ilişkin yürüttüğü iki kritik politikada başarılı olduğunu aktaran Durmuş, "Birincisi medya sahipliğini değiştirmek (ki medyanın yüzde 90’ını kontrolü altına aldı), ikincisi toplumun gözünde gazetecilerin itibarını yok etmek. Bu alanda en son 2019 yılında yapılan ankette en güvenilmeyen meslekler sıralamasında politikacılar ve din görevlilerinden sonra gazeteciler geliyor" ifadelerini kullandı. Durmuş, iktidarın yarattığı böyle bir tabloda basın özgürlüğü sorununu çözmenin hiç kolay olmadığını söyleyerek, bu yüzden Türkiye’nin dünya sıralamasında sonlardaki yerini istikrarlı bir biçimde koruduğu görüşünü paylaştı.
'GAZETECİLERİN GÜCÜ BİRLİKTELİKTEN GEÇİYOR'
İktidarın son bir yılda hapis cezaları, para cezaları, ilan kesme cezaları ile medyayı susturmak, ortadan kaldırmak için olağanüstü bir çalışma yürüttüğünü söyleyen Durmuş sözlerini, "İktidarın bu susturma girişimlerine gazeteciler elbette boyun eğmedi ve ısrarla gazetecilik yapmaya devam etti. Kalemlerinin özgürlüğü için gazetecilerin bu ısrarlı mücadelesi bu ülkede hem özgürlüğünü hem de demokrasiyi getireceğine inancımız tam. Daha fazla yan yana gelerek sorunların üstesinden gelebiliriz. Gazetecilerin gücü birliktelikten geçiyor. Yan yana, birlikte daha güçlüyüz" ifadeleriyle tamamladı.
'MAHKEME KARARLARI, TÜRKİYE'DE MEYDANIN BOŞ OLMADIĞINI GÖSTERİYOR'
Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi ve Bianet Medya Özgürlüğü Raportörü Erol Önderoğlu ise Türkiye’de güç odaklarınca suçlu meslek muamelesi yapılan gazetecilik ve hakları için meslek örgütleri ve sivil toplumun yargı önünde ciddi mücadele verdiğini belirtti. Önderoğlu, "Basın kartı, polis müdahalelerinin görüntülenmesine yönelik yasağa karşı Anayasa Mahkemesi veya İdare Mahkemeleri’nce alınan umut verici kararlar, birçok ülkenin aksine, Türkiye’de meydanın boş olmadığını ve demokratik hak aramada kazanımlar elde edildiğini de gösteriyor" dedi.
HASKOLOĞLU VE KABAŞ ÖRNEĞİ
"İktidarın, 20 yıldır kutuplaştıran söyleme yatırım yapmışken tarafgir Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ve Basın İlan Kurumun (BİK) 'eleştiriyi aştıkları' gerekçesiyle yağdırdığı cezalar eleştirel medyanın varlığını tehdit ediyor" diyen RSF temsilcisi, tutuklu gazetecilerden anlamlı bir düşüş gözlenmekte birlikte Sedef Kabaş ve İbrahim Haskoloğlu örnekleri ile siyaset gözetiminde gazeteci tutuklamanın halen kolay olduğunu gözler önüne serdiğini belirtti.
SEÇİM ÖNCESİ UYARI
Erol Önderoğlu, "Öte yandan, Van’daki 5 gazeteci, Mustafa Sönmez gibi dosyalarda çıkan ve sayısı gittikçe dikkat çeken beraat kararlarını bir bakıma, yargıdan 'baskıların vardığı noktaya yönelik bir çıkış' olarak önemsiyoruz. 2023 seçimleri arefesinde, özellikle eleştirel medya temsilcilerine yönelik gelişebilecek, 2019 benzeri bir şiddet salgınından endişe ediyoruz. Gazeteciye saldırmak hiçbir topluma bir şey kazandırmadığı gibi provokatif söylemler de, şiddete kayıtsızlık da siyaset sayılamaz. RSF olarak, güç şartlarda görev yapan meslektaşlarımızı dikkatli olmaya çağırıyor, dayanışmamızı sunuyoruz" diyerek sözlerini tamamladı.
'YURTTAŞLARIN HABERE ERİŞİMİNİN ENGELLENDİĞİ BİR ÜLKEDE GAZETECİLİK YAPMAYA ÇALIŞIYORUZ'
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Yönetim Kurulu da 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü bir nedeniyle "Gazeteciliği cezalandırmaktan vazgeçin" başlıklı bir açıklama yayınladı. Açıklamada bu yıl da Türkiye’de özgür bir basından söz edilemediği vurgulandı.
TGC açıklamasında, "Gazetecilerin haklarının ihlal edildiği, haberin serbest dolaşımının, adil yargılanma hakkının ve yurttaşların habere erişiminin engellendiği bir ülkede gazetecilik yapmaya çalışıyoruz" denilirken, temel hak ve özgürlüklerin yok sayıldığı bir ortamda iktidarın ve ortaklarının gazetecileri hedef göstermesi, fiziksel saldırılara zemin hazırlaması, gazetecilere saldıranları cezasızlıkla ödüllendirmesinin sürdüğü ve gazetecilerin keyfi suçlamalarla, gözaltılarla ve uzun tutukluluk süreleriyle cezaevinde tutulmasının demokrasi ayıbı olarak devam ettiği aktarıldı.
'GAZETECİLER, YOKSULLUK SINIRINDAKİ MAAŞLARIYLA MESLEKLERİNİ YAPMAYA ÇALIŞIYOR'
TGC açıklamasında "RTÜK yayın durdurma ve para cezalarıyla, BİK resmi ilan kesme cezalarıyla bağımsız medya kuruluşlarını ekonomik olarak da cezalandırıyor. Gazeteciler ise yoksulluk sınırındaki maaşlarıyla mesleklerini yapmaya, ayakta durmaya çalışıyor. İktidarın kamu yararına olmayan faaliyetlerini haberleştiren meslektaşlarımızın basın kartları İletişim Başkanlığı tarafından verilmiyor" denildi.
'GAZETECİLİĞİN CEZALANDIRILMASINDAN VAZGEÇİLMESİNİ İSTİYORUZ'
TGC açıklamasında 2022 yılının 4 ayının bu rakamları karanlık bir tabloyu ortaya koysa da engellemelere rağmen evrensel gazetecilik ilkeleri ve onurlarıyla görev yapan tüm gazetecilerin Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nü kutladı. Açıklama, "İktidar temsilcilerini ve tüm siyasetçileri gazetecilik mesleğini ve haberi suç gören, gazeteciyi hedef gösteren anlayıştan vazgeçmeye, haberin serbest dolaşımını sağlamaya çağırıyoruz. Cezaevindeki gazetecilerin serbest bırakılmasını, gazetecilerin çalışmasının ve örgütlenmesinin önündeki engellerin kaldırılmasını, gazeteciliğin cezalandırılmasından vazgeçilmesini istiyoruz" sözleriyle sona erdi.
GAZETECİLİĞİN SON BİR YILI
TGS Başkanı Gökhan Durmuş son bir yılı da değerlendirerek bu yılın "tam anlamıyla bir ceza yılı" olarak nitelendirdi, örnekleri ise şöyle sıraladı:
- Geçen nisan ayından bugüne kadar en az 31 gazeteci gözaltına alındı, 60 soruşturma açıldı ve toplamda gazeteciler 52 gün gözaltında kaldı.
- Geçen yıl en az 128 yargılamada 273 gazeteci hakim karşısına çıktı. 116 ceza yargılamasında 75 yıl 5 ay hapis cezası çıkarken, 23 bin 680 TL para cezası çıktı. 12 tazminat talepli yargılamada ise gazetecilere toplam 2 milyon 153 bin TL para cezası verildi. RTÜK de medya kuruluşlarını susturmak için olağanüstü bir performans sergiledi.
- Basın yayın kuruluşuna 61 ayrı idari para cezası kararı çıktı ve toplamda 10 milyon 427 bin 902 TL idari para cezası kesildi. Bu cezalardan en yükseği FOX TV’ye kesilen 2 milyon 508 bin 827 TL’lik idari para cezası kararı oldu.
- Toplamda 3 kararda 13 defa yayın durdurma cezası verildi. Bunlardan en yükseği tek bir kararla 5 kez yayını durdurulan Halk TV ve TELE 1’e verildi.
- Kamu ilanlarının adaletli dağıtılması ve iktidarların ilan aracılığı ile gazeteler üzerinde baskı oluşturmaması için kurulan Basın İlan Kurumu da muhalif gazetelere ilan kesme cezaları yağdırdı. Son bir yılda toplam 113 gün ilan kesme cezası verildi.
- Emniyet Müdürlüğü yayımladığı genelge ile toplumsal olaylarda gazetecilerin görüntü almasını yasaklamaya çalıştı. Sendikamız TGS, açtığı dava ile bu genelgeyi iptal ettirdi.
- Yine İletişim Başkanlığı’nın yeni çıkarttığı ve gazetecilerin zaten zor olan basın kartı alma koşullarını keyfiliğe bağlayan yönetmeliğine karşı da açtığımız davayı kazandık.
BİK, EVRENSEL’E 959 GÜNDÜR İLAN VERMİYOR
2008’de başlayan 3 yıllık ön inceleme sürecinin sonunda, 2011’de resmi ilan alma hakkı kazanan Evrensel, 2019’a kadar Basın İlan Kurumu (BİK) tarafından iki yılda bir denetlendi. 2019’un ikinci yarısından itibarense, BİK’ten çok sayıda ihtarname, ilan kesme cezası ve bir haberle ilgili olarak "basın ahlak ilkesine uymadığı" iddiasıyla savunma talebi alınmaya başlandı. 18 Eylül 2019’a gelindiğinde BİK, gazetenin ilanlarını durdurdu. BİK, Evrensel'e 959 gündür ilan vermiyor.
2022 OCAK-NİSAN HAK İHLALLERİ RAPORU
TGC açıklamasında 2022 Ocak-Nisan Medya Hak İhlalleri Raporu’na da yer verdi:
- 28 gazeteci, gazetecilik faaliyetleri nedeniyle cezaevinde.
- Son 4 ay içinde gazetecilere yönelik toplam 102 dava açıldı.
- 173 haber, 5 internet sitesi, 46 video engellendi.
- 12 olayda 13 gazeteci gözaltına alındı.
- 4 ay içinde 27 gazeteci işten çıkarıldı, 15 gazeteci istifa etti. Radyo Televizyon Üst Kurulu, bağımsız medya kuruluşlarına 21 para cezası, 10 yayın durdurma cezası verdi.