Moskova deklarasyonu: AKP/Saray Rejimi’nin Suriye hezimeti
Moskova Deklarasyonu AKP/Saray Rejimi'nin Suriye'deki hezimetini kabul etmesi anlamını taşıyor.
İran, Rusya ve Türkiye dışişleri bakanları tarafından ortaklaşılan Moskova Deklarasyonu AKP/Saray Rejimi'nin Suriye'deki hezimetini kabul etmesi anlamını taşıyor.
İran, Rusya ve Türkiye dışişleri bakanları tarafından Moskova’da gerçekleştirilen görüşmelerde varılan mutabakat üzerine ortak bir deklarasyon yayınlandı.
Suriye ordusunun Halep’i İslamcı çetelerden temizlemesinin ardından hızlanan diplomatik görüşmelerin sonucu olarak ortaya çıkan ortak deklarasyonun tam metni Rusya Dışişleri Bakanlığı tarafından paylaşıldı.
8 başlıktan oluşan ortak deklarasyona bakınca, AKP/Saray rejiminin, dış politikaları açısından birden fazla başarısızlığı kabul ettiğini söylemek mümkün.
Suriye Arap Cumhuriyeti'nin Devlet Başkanı Beşar Esad'ı devirmek ve Suriye Kürdistanı'nın (Rojava) siyasi temsilcisi PYD ile kendini IŞİD çetelerine karşı verdiği mücadele ile tüm dünyaya kanıtlayan savunma birlikleri YPJ/YPG'yi 'terörist' olarak ilan edip yok etmek, o mümkün olmazsa da gücünü sınırlandırmak için uzun yıllardan bu yana Suriye'deki İslamcı çeteleri destekleyen AKP/Saray Rejimi, tüm bu savaş ve işgal politikalarının hezimete uğradığını imzalanan ortak deklerasyon ile kabul etmiş oldu.
‘DEMOKRATİK VE SEKÜLER BİR DEVLET OLARAK SURİYE ARAP CUMHURİYETİ’
AKP/Saray Rejimi açısından ilk başarısızlık, yıllardır İslamcı çeteleri destekleyerek yıkmaya çalıştığı Suriye Arap Cumhuriyeti’ni, ‘demokratik ve seküler Suriye Arap Cumhuriyeti’ olarak tanımlamak ve egemenliğini, bağımsızlığını, birliğini ve toprak bütünlüğünü tamamen desteklemek durumunda kalmasıdır.
“İran, Rusya ve Türkiye, içerisinde pek çok etnik grubu barındıran, çok mezhepli, demokratik ve seküler bir devlet olarak Suriye Arap Cumhuriyeti’nin egemenliğini, bağımsızlığını, birliğini ve toprak bütünlüğünü tamamen destekliyor.”
ŞAM’A SEFERDEN SİYASİ ÇÖZÜM’E…
Suriye’de iç savaşı körükleyerek ve İslamcı çetelere her türlü lojistik destek vererek Şam’da cuma namazı kılma hayalleri kuran AKP/Saray Rejimi, mutabakata varılan ortak deklarasyon ile askeri çözümün mümkün olmadığını kabul ediyor, ve uluslararası kamuoyuna siyasi çözüme destek çağrısı yapıyor.
“İran, Rusya ve Türkiye, Suriye krizinin askeri bir çözümünün olmadığa inanıyor. BM’nin, bu krizin çözümünde BM Güvenlik Konseyi’nin 2254 numaralı kararı ile uyumlu olarak önemli bir rolü olduğunu kabul ediyor. Bakanlar, Uluslararası Suriye Destek Grubu’nun kararlarını da dikkate alıyor. Uluslararası toplumun tüm üyelerini bu belgelerde yer alan anlaşmaların uygulanması önündeki engellerin ortadan kaldırılması için dürüst bir biçimde işbirliği yapmaya çağırıyor.”
HALEP’TE KALAN İSLAMCI ÇETELERİN TAHLİYESİNDEN DUYULAN MEMNUNİYET
Suriye ordusunun öncülüğünde gerçekleştirilen operasyonlar sonucunda Halep’in İslamcı çetelerden temizlenmesinin ardından, Halep’te sıkışan İslamcı çete mensuplarının ve sivillerin Suriye Arap Cumhuriyeti’nin müsadesi ve Rusya’nın organizatörlüğünde tahliye edilmesinden duyulan memnuniyetin belirtildiği deklarasyonda, ayrıca, geçtiğimiz günlerde İslamcı çetelerin saldırısı sebebiyle sekteye uğrayan Fua, Kefraya, Zabadani ve Madaya tahliye faaliyetleri de vurgulanıyor.
“İran, Rusya ve Türkiye, Halep’in doğusundaki sivillerin gönüllü bir biçimde tahliye edilmesine ve silahlı muhaliflerin organize bir biçimde çıkarılmasına izin veren ortak çabaları memnuniyetle karşılıyor. Bakanlar Fua, Kefraya, Zabadani ve Madaya’dan sivillerin kısmen tahliye edilmesini de memnuniyetle karşılıyor. Onlar (İran, Rusya ve Türkiye) bu sürecin kesintisiz ve güvenli bir biçimde tamamlanmasının garanti etmeyi kabul ederler. Bakanlar, Uluslararası Kızılhaç Komitesi ve Dünya Sağlık Örgütü’ne tahliyelerin gerçekleşmesine yardım ettikleri için minnettar.”
‘ATEŞKES REJİMİ GENİŞLETİLMELİ’
Yıkılmayan Suriye’nin İslamcı çetelerden temizlenmesi ve yeniden inşasının başlamasını mümkün kılacak ateşkes rejiminin genişlemesi, mutabakat sağlanan konular arasında bulunuyor.
“Bakanlar, ülke topraklarında ateşkes rejiminin genişletilmesi, insani yardımların engelsiz bir biçimde ulaştırılması ve sivillerin serbest dolaşımının önemi konusunda mutabıktır.”
‘TÜRKİYE, SURİYE HÜKÜMETİYLE ANLAŞMAYA GARANTÖR OLUYOR’
‘Ateşkes rejiminin’ genişlemesine paralel olarak Suriye Hükümeti ile çeşitli grupların anlaşmaya varmasının, Suriye Arap Cumhuriyeti’nin, süreç nereye evrilirse evrilsin, ABD ve Türkiye başta olmak üzere bir çok uluslararası aktörün tüm çabalarına rağmen yıkılmaması anlamına geldiği açıkken, AKP/Saray rejimine bu ‘yıkılmayışın’ garantörü olmak kalıyor.
“İran, Rusya ve Türkiye, Suriye hükümeti ve muhaliflerin üzerinde görüşme yaptıkları anlaşmanın hazırlanmasına yardımcı olmaya ve bu anlaşmanın garantörü olmaya hazır olduklarını belirtir. ‘Sahadaki’ durum üzerinde etkisi olan diğer tüm ülkeleri de aynı şekilde davranmaya davet eder.”
SURİYE’DEKİ SİYASİ SÜRECÜN İTİCİ GÜCÜ…
Ortak mutabakat anlaşmasının taraflarına, Suriye’deki siyasal sürecin yeniden başlaması için ‘itici güç’ sorumluluğu biçiliyor.
“Onlar (İran, Rusya ve Türkiye) bu anlaşmanın, BM Güvenlik Konseyi’nin 2254 numaralı kararı ile uyumlu olarak Suriye’deki siyasal sürecin yeniden başlaması için gereken itici gücün oluşmasına yardımcı olacağına emin.”
BARIŞ GÖRÜŞMELERİ ASTANA’DA
Varılan ortak mutabakatta, Suriye Hükümeti ile ‘muhalefet arasındaki barış görüşmelerinin Astana’da yapılması planlanıyor.
“Bakanlar, Kazakistan Devlet Başkanı’nın (Nursultan Nazarbayev) ilgili görüşmelerin (Suriyeli taraflar arasındaki barış görüşmeleri) Astana’da yapılması yönündeki nazik davetini not eder.”
‘TÜRKİYE, PYD-YPJ/YPG’NİN SİLAHLI MUHALİF GRUP OLDUĞUNU KABUL EDİYOR’
AKP/Saray Rejimi, Suriye’deki İslamcı çetelere sağladığı doğrudan veya dolaylı olmak üzere yaptığı yardımları, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a ve ‘terörist olarak tanımladığı’ PYD’ye karşı mücadele amacıyla gerekçelendirmişti.
IŞİD’e ulaşan yardımlarının ortaya çıkmasının ardından, IŞİD’e karşı mücadele ettiğini iddia etse de, AKP/Saray rejiminin hedefinde hep meşru Suriye Hükümetinin Devlet Başkanı Beşar Esad ve Suriye Kürdistanı’nın (Rojava) siyasi temsilcisi PYD ile Rojava’nın silahlı savunma birlikleri YPJ ve YPG yer aldı.
Gelinen noktada, İran ve Rusya ile ortak olarak mutabakata varılan deklarasyonun son maddesi, Suriye’de özgün ve meşru konurumu her geçen gün artıran PYD ve YPJ/YPG’nin Türkiye tarafından da dolaylı olarak ‘silahlı muhalif grup’ olarak kabul edilmesi anlamına geldiği için kritik bir önem taşıyor.
“İran, Rusya ve Türkiye, IŞİD ve El Nusra ile ortak mücadele ve silahlı muhalif grupları onlardan ayırmak konusundaki kararlılıklarını doğrular.”