Neden saldırgan oluruz?
Saldırgan davranışın çok erken yaşta var olması ve evrimsel işlevlerinin olması bu davranışın gelişiminde çevresel faktörlere ek olarak moleküler ve sinirsel yolakların da yer aldığı düşüncesini beraberinde getirmiştir.
Çiğdem Gelegen
Saldırganlık ya da agresif davranışın kökenlerine dair bugüne değin birçok çalışma yürütüldü. Bu çalışmalardan bazıları saldırganlığın öğrenilen bir davranış olduğunu ileri sürerken diğerleri bu davranışın çok erken yaşta var olduğunu ve bu nedenle genetik kökenli olup evrimsel bir işlevinin olduğunu ileri sürmüştür. Kalıtsallık bir popülasyonda herhangi bir davranış yönünden var olan varyasyonun ne kadarının genetik yapıda varyasyona bağlı olarak geliştiğini gösteren bir istatistiki değerdir. Bu değer yüksek ise davranış daha çok genetik yapıya bağlı olarak gelişir aksine düşük ise daha çok çevresel faktörlere bağlı olarak gelişir. Saldırganlığın kalıtsallığı 40-50 % arasıdır, yani gelişiminde hem çevresel hem de genetik faktörler önemli bir yer alır.
1960’lı yıllarda Albert Bandura tarafından yürütülen bir seri deneyde Bobo doll adı verilen bir oyuncak bebeğe saldırgan davranan bir erişkini gözleyen çocukların gözlem sonrası davranışları incelenmiş ve bu deneylerde çocukların ‘’Gözleme dayalı öğrenme’’ mekanizmasından faydalanarak saldırganlık gibi bir sosyal davranışı öğrenebilecekleri ileri sürülmüştür. Bandura’nın sosyal öğrenme teorisine temel olan bu deneylerden çıkan gözlemler çocukların saldırgan doğmadıklarını, buna karşın saldırgan erişkinleri izleyerek onlardan saldırgan olmayı taklit ettiklerini ve davranışı bu şekilde öğrendikleri ortaya sürülmüştür.
Bobo Doll deneyleri özellikle günümüzde zamanının çoğunu saldırgan yapıda internet ortamında geçiren çocuklarda saldırganlığın gelişimini açıklayabilme açısından önemli bir çalışma olmasına karşın saldırganlığı tamamıyla öğrenilen bir davranış konumuna indirgeyemeyiz. Keza saldırganlık doğumdan hemen sonra daha bebek bir aylıkken kendini göstermeye başlar ve çocuk 2-4 yaşına geldiğinde en yüksek düzeye çıkarak sonra yavaş yavaş davranışın şiddeti azalmaya başlar. Yani aslında saldırganlık doğumda var olan bir davranış şekli olup bu davranışın bir evrimsel işlevi dahi vardır. Keza, saldırgan davranış bireyin içinde yaşadığı ortama uyum sağlayabilmesinde önemli bir rolü olup gıda ve su kaynaklarına ulaşabilme ve bu kaynakları koruyabilme, çiftleşme olanakları yönünden bir rekabet söz konusu olduğunda rekabeti kazanarak bireyin üreme ve soyunu devam ettirme şansını arttırma ve sosyal hiyerarşi sistemlerinin organizasyonunu oturtma gibi birçok süreçte önemli işlevleri vardır.
Saldırgan davranışın çok erken yaşta var olması ve evrimsel işlevlerinin olması bu davranışın gelişiminde çevresel faktörlere ek olarak moleküler ve sinirsel yolakların da yer aldığı düşüncesini beraberinde getirmiştir. Bu doğrultuda yürütülen çalışmalarda amigdala-prefrontal korteks (PFC) yolağının önemli olduğu gösterilmiştir. Amigdala duygusal iletilerin işlenmesinde önemli bir beyin bölgesi iken PFC karar verme, planlama, ileriye yönelik düşünme gibi ileri kognitif süreçlerin yerine getirilmesinde rolü olan bir bölgedir. Saldırganlık bağlamında amigdala işlevselliğinin PFC tarafından düzenlenmesi önemlidir. Keza, saldırganlık, duyguların düzenlenmesi sürecinde gelişen bir probleme bağlı olarak gözlenir. Böyle bir problem ise negatif duyguların amigdala tarafından işlenmesi ve amigdalanın PFC tarafından kontrol edilmesi süreçleri arasındaki dengenin kaybolmasına bağlı olarak gelişir. Yani amigdala negatif duyguları aşırı derecede işlerken PFC amigdalanın işlevselliğini kontrol alına alamaz ve düşünülerek atılan adımlardan çok amigdala kökenli dürtüsel hareketler devreye girer. Bir bakıma, maladaptif duygu durumu düzenlenmesi beynin limbik bölgesi (amigdala) ve PFC arasında negatif korelasyon ile kendini gösterir. Çocuklarda maladaptif agresyonun amigdala-prefrontal korteks devresi arasında işlevsel bağlantıda aksama ile ilişkili olduğunu gösteren 2021 tarihli bir çalışma konu ile ilgili detaylı bilgiler içerir (Sukhodolsky, 2021).
Saldırganlık ya da agresif davranışın gelişiminde oldukça önemli bir yeri olan bir diğer faktör monoamin oksidaz (MAO) enzimidir. Bu enzim serotonin, dopamin ve noradrenalin gibi monoamin yapıda sinir ileti maddelerinin sinaptik boşlukta parçalanmasını katalize eder. Birçok çalışmada beyin MAO seviyesinin düşük olması ile agresif davranış arasında pozitif bir bağlantı gösterilmiştir. MAO enzimini kodlayan gende var olan bir mutasyon gene ait iki varyasyonu beraberinde getirir. İlk varyasyon düşük aktivite, diğer varyasyon ise yüksek aktivite varyasyonudur. Düşük aktivite varyasyonu (MAO-L) enzimde düşük aktivite ile karakterize bir mutasyon iken yüksek aktivite varyasyonunda (MAO-H) enzim aktivitesinde herhangi bir düşüş yoktur. 2002 yılında yürütülen bir çalışmada agresif davranışın gelişiminde, sadece gen ya da sadece çevre etkisinden çok hem genetik yapı hem de çevrenin birliktr önemli bir etkisinin olduğu, bu mutasyon üzerinden başarılı bir şekilde gösterilmiştir (Caspi, 2002). Keza bu çalışmada çocukluk döneminde kötü muameleye maruz bırakılan çocuklar arasından sadece MAO-L varyasyonunu (MAO enziminde düşük aktivite) taşıyan erkek çocuklarda erişkinlik döneminde saldırganlık ve anti sosyal davranış gelişimi riskinin belirgin ölçüde yüksek olduğu gösterilmiştir. Yani sadece düşük aktivite enzime sahip olmaktan çok hem geçmişte kötü muameleye maruz kalma hem de düşük aktivite MAO enzimi taşımanın bir arada olması durumunda kişide antisosyal ve agresif davranış gelişir. Bu durum davranışların gelişiminde GEN X ÇEVRE birlikte etkisinin ne kadar önemli olduğunu gösterir.
MAO enziminin düşük aktivitesi neden agresif davranış ile bağlantılıdır? Bu enzim sinaptik aralıkta serotonin, dopamin ve noradrenalin ileti maddelerinin parçalanmasını katalize ettiği için enzim aktivitesinde düşüklüğün doğal sonucu sinaptik aralıkta bu ileti maddelerinin miktarında artış olur. Serotonin duygu durumunu ve dürtülerimizi düzenler, dopamin motivasyonları ve aynı zamanda saldırganlıkta önemli olan uyarılma (Arousal) sistemini düzenler ve son olarak noradrenalin aşırı uyarılma ya da akut stres yanıtı olarak da bilinen savaş ya da kaç tepkisinden sorumludur. Bütün bunlardan dolayı MOA enzimi aktivitesinde bir düşüşle beraber bu maddelerin sinaptik seviyelerinde artışın agresif davranış ile bağlantılarını görmek daha anlamlı olur. Öte yandan MAO enziminde düşük aktivitenin amigdala bölgesinde yapısal anomali ile bağlantılı olduğunu gösteren çalışmalar vardır (Kolla, 2017). Sonuç olarak MAO enzim aktivitesinde bir azalma, hem sinir ileti maddeleri seviyesini hem de duygu durumu düzenlenmesinden sorumlu temel beyin bölgesi olan amigdala morfolojisini etkilemek üzerinden agresif davranışın gelişimine neden olur.
Saldırgan davranışın nörobiyolojisi çok karmaşık olup bu yazıda yazılanlar tüm resmin sadece küçük bir parçasını gösterir. Ancak burada kesin olan bir nokta Albert Bandura ve Bobo Doll döneminde üzerinde çok çalışılan sosyal öğrenme teorilerinin böylesi kompleks bir davranışı tek başına açıklamaya yeterli olamadığıdır. Keza 2021 yılında Translational Psychiatry dergisinde yayınlanan bir genetik çalışma özellikle çocuklarda saldırgan davranışın gelişiminde yer alan faktörlerin çokluğunu ve karmaşıklığını en iyi şekilde ifade eder (Ip,2021).
Denis G Sukhodolsky, Karim Ibrahim, Carla B Kalvin, Rebecca P Jordan, Jeffrey Eilbott, Michelle Hampson, Increased amygdala and decreased frontolimbic resting-state functional connectivity in children with aggressive behavior, Social Cognitive and Affective Neuroscience, 2021
Caspi, A., McClay, J., Moffitt, T. E., Mill, J., Martin, J., Craig, I. W., Taylor, A., & Poulton, R. (2002). Role of genotype in the cycle of violence in maltreated children. Science (New York, N.Y.), 297(5582), 851–854.
Kolla, N. J., Patel, R., Meyer, J. H., & Chakravarty, M. M. (2017). Association of monoamine oxidase-A genetic variants and amygdala morphology in violent offenders with antisocial personality disorder and high psychopathic traits. Scientific reports, 7(1), 9607.
Ip, H.F., van der Laan, C.M., Krapohl, E.M.L. et al. Genetic association study of childhood aggression across raters, instruments, and age. Transl Psychiatry 11, 413 (2021).