Özgür Savaşçıoğlu - İleri Görüş
AKP’nin inşa ettiği modelin uzun ömürlü olmasının en önemli nedeni bu modelin kapitalizmin son 40 yıllık süreçte girdiği yönelimlerle birebir örtüşmesi oldu.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın verdiği, "babanın öz kızına şehvet duyması haram değil" fetvası da yine aynı modelin çarpıcı sonuçlarından biri olarak ortaya çıktı. Söz konusu fetva bir ‘iş kazası’ ya da ‘gaf’ olarak değerlendirilmemeli. Aksine, bu fetvada kendini gösteren ‘ahlaki çürüme’ AKP’nin yaratmaya çalıştığı toplum modelinin özünü yansıttığı için önemli.
Karşımızdaki tablo tam da burjuvazinin kendi suretinde, yarattığı ekonomik düzene uygun bir dünya ve toplum yaratması…
Kapitalist toplumların tarihine damgasını vuran bu mantık aradan geçen yıllarda değişmedi.
Burjuvazinin ‘sureti’ ya da kapitalizmin güncel yönelimleri değiştikçe ortaya çıkan dünya farklılaştı.
Burjuvazinin devrimci barutunu koruduğu dönemde, feodal düzene karşı ‘emeğin’ zenginliğin kaynağı olduğunu söyleyen klasik iktisatçıların yerini Yiğit Bulut’un ‘telekinezi’ analizleri…
Hristiyan dünyasında kapitalizmin gelişimiyle birlikte ortaya çıkan dinsel düzenleme hareketlerinin dünyevi karakterinin ve ‘çalışkanlık’ vaazlarının yerini ‘rüşvetin yolsuzluk sayılmayacağını’ söyleyen fetvacılar aldı.
İşler burjuvazinin istediği gibi gitseydi, bu tablonun ortaya çıkması için gericiliğin en pespaye haliyle toplumları etkisi altına aldığı çağımızı beklemeye gerek kalmazdı. İktidarını sağlamlaştırır sağlamlaştırmaz kendi yarattığı ilerici değerlere sırtını dönen burjuvazinin gericiliği ve özel olarak dinsel ideolojiyi yardıma çağırmasının tarihi çok daha eskiye gidiyor.
Süreci uzatan işçi sınıfının mücadelesi ve Sovyetler Birliği’nin var olduğu dünyada iktidarını kaybetmekten korkan burjuvazinin unutmaya yüz tuttuğu Aydınlanma değerlerini tekrar yardıma çağırması oldu.
Burjuvazinin karşı saldırısı olan neoliberal dalga ise dinsel gericiliğin yan rollerden çıkarak sahnenin ana aktörlerinden biri olmasını zorunlu kıldı. Artan sömürünün giderek emek piyasasını kuralsız ve güvencesiz hale getirdiği bu modelde yeni tip bir gericiliğe, bir ‘çalışkanlık’ doktrininden çok bir ‘ahlaksızlık’ öğretisine ihtiyaç vardı. Şu ana kadar bu boşluğu en etkili dolduran projelerden biri AKP’nin Sünni İslam anlayışı oldu.
Fetvacılar, neoliberal emek piyasasının güvencesiz koşullarında örgütsüz kılınan işçi kitlelerine rekabetçiliğin, gerektiğinde yanındakini satmanın hangi durumlarda caiz olduğunu anlattılar. İnsanca koşullarda yaşamayı unutmuş bir halka, çocuk yaşta evliliklerde sakınca olmadığını, polisin hangi koşullarda çocukları öldürebileceğini, kimin ne giyerse tecavüzü hak edeceğini, rüşvet almanın neden suç olmadığını öğütlediler.
Diğer tarafta siyasal iktidarın gücünü kullanarak, dindar işadamları için yeni rant kapıları, daha yoksul yandaşları içinse devlet kurumlarında iş olanakları yarattı.
AKP, ideoloji- siyaset ve ekonomi alanlarında kurduğu bütünlükle neoliberal modelle İslamcılığı buluşturabildiği, kurduğu hegemonya eliyle kalpsiz ve ruhsuz bir dünyayla barışık yoksul kitleler yaratmayı başardığı için ayakta kaldı.