(İleri Görüş) 1990'lı yılların sonundan itibaren ODTÜ'de öğrenci hareketi içinde yer alan, İleri Haber yazarı Doğan Ergün bu dönemdeki mücadelenin önemini ve ODTÜ'nün bugün karşı karşıyakaldığı saldırının nedenlerini kaleme aldı.
90'lar üniversitelerin paralılaştırılması ve piyasalaştırılması sürecinin önemli bir evresi olarak geçti.
Beyazıt-DTCF işgalleri, TBMM'de pankart eylemi ve birçok üniversitede gerçekleşen eylemlilikler sermaye iktidarının bu geçişi elini kolunu sallaya sallaya tamamlayamamasını, piyasacı zihniyetin toplumsal algıda itibar kaybetmesini sağladı.
Bu dönem, öğrenci eylemlerinin yanı sıra mahalle direnişlerinin, Susurluk Kazası sonrası ülke geneline yayılmış eylemliliklerin, kitlesel '96 1 Mayısı'nın yaşandığı, yani ülke genelinde yoğun bir politizasyonun var olduğu bir dönem olarak tarihte yerini aldı. Bu yoğun politizasyonun yeni bir örgütsel-siyasal aşamaya sıçratılamamış olması ve devletin devrimci-demokrasiye uyguladığı şiddet birlikte ele alındığında, Türkiye'nin ilericilerinin, solcularının ve sosyalistlerinin 2000'lere neden yorgun ve moralsiz girdiği daha rahat anlaşılacaktır. 2000'lerin başlarındaki ekonomik krizlere ve siyasi istikrarsızlığa rağmen sol işte bu durum nedeniyle bir alternatif örgütlemeyi başaramadı.
İşte ODTÜ'de devrimci öğrencilerin 90'ların sonundan 2000'lerin hemen başına kadar süren McDonald's karşıtı kampanyasını ve bu şirketin üniversiteden kovulmasını bu dönemin aykırı çıkışlarından biri olarak değerlendirmek doğru olur.
Bu dönem aynı zamanda, sermayenin ideologları tarafından küreselleşme sözcüğünün emperyalizm kavramıyla ikame edilmeye çalışıldığı bir dönem olarak da hatırlanabilir. Buram buram neoliberalizm, üniversitelerin şirketleştirilmesi, öğrenciler arasında apolitik karakterin yerleştirilme çabası...
Evet ODTÜ'lü öğrenciler, tam bu dönemde emperyalizm kavramını kullanmakta, bu kavramı bir somut şirketle sembolize ederek Türkiye genelinde yurtsever bir kampanya yürütmekte ısrar ettiler ve başarılı oldular.
ODTÜ yukarıda kabaca özetlediğim neoliberal saldırının kalelerinden biri yapılmaya çalışılsa da, okulun genetik kodlarının da etkisiyle bu plan tutmadı. Sağ liberal hegemonyanın tüm ülkeye yayıldığı dönemde ODTÜ'lüler stadyumda binler olup DEVRİM yazdı, McDonald's'ı kovdu, direnişteki Bergamalı köylülere sahip çıktı, Kemal Derviş'i protesto etti.
Bu dönemin mücadelesi de öncekiler gibi elbet bir birikim yarattı.
Ya şimdi, şimdi ne yaşanıyor?
İki Türkiye tahayyülü, iki Türkiye iddiası birbiriyle ölümüne bir savaş veriyor.
Yobazların, zorbaların, yağmacıların, emek düşmanlarının, cehaletin Türkiyesi kazanmayacaksa; ODTÜ'nün tarihi, birikimi, genleri, üretkenliği ve kimliğiyle kurucu unsuru olduğu bir Türkiye'ye yelken açacağız.
ODTÜ o yüzden bu savaşın merkez çatışmalarından birine evsahipliği yapıyor.
ODTÜ o yüzden hedefte ve bu nedenle kazanmak zorunda!