Öldürülen gazetecilerin ailelerini acı buluşturdu: Hepimizin savaşı aynı
Türkiye’den Uğur Mumcu, Hrant Dink, Metin Göktepe, Musa Anter ile Malta’dan Daphne Caruana Galizia’nın aileleri ‘Gazeteci cinayetlerinde cezasızlıkla mücadele’ panelinde buluştu.
Faili meçhul cinayetlerle katledilen gazeteciler Uğur Mumcu, Hrant Dink, Metin Göktepe, Daphne Caruana Galizia ve Musa Anter’in aileleri Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği’nin düzenlediği “Faili meçhul: Gazeteci cinayetlerinde cezasızlıkla mücadele” panelinde bir araya geldi. İsveç Başkonsolosluğu’nda düzenlenen panel, Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği Direktörü Barış Altıntaş, İsveç Başkonsolosu Therese Hyden ve Uluslararası Basın Enstitüsü Türkiye Savunuculuk Koordinatorü Caroline Stockford’ın konuşmalarıyla başladı. Farklı ülkelerden diplomatlar ile Cumartesi Anneleri’nden Maside Ocak ve Hrant Dink ailesi de panele katıdı.
ACI BİRLEŞTİRDİ: ‘HEPİMİZİN SAVAŞI AYNI’
Geçen yıl gazeteci Daphne Caruana Galizia Malta’da, Jan Kuciak ise Slovakya’da suikaste uğradı. Panelde konuşah Daphne’nin oğlu Matthew Caruana Galizia, cinayetten sonra da Malta’da hiçbir gazetecinin suikastı araştırmaya yanaşmadığını ve araştırmacı gazetecilik yapmanın daha çok zorlaştığını ifade etti. Galizia, “Annem öldürülmeden önce banka hesapları donduruldu; uluslararası temsilciler nedenini sorduğunda ise ‘alt tarafı nefret dolu bir blog yazarı önemli biri değil’ demişlerdi. Onu öldürdüler, çünkü başka türlü onu durduramayacaklarını biliyorlardı. Tacizleri ve tehditleri onu hiçbir zaman durdurmadı. Adaleti tesis etmek için çalışıyoruz. Burada hepimiz aynı şey için savaşıyoruz ve kazanacağımızdan eminim” diye konuştu.
MUMCU: CİDDİ ZORLUK YAŞANIYOR
1993 yılında katledilen araştırmacı gazeteci Uğur Mumcu’nun kızı Özge Mumcu ise suikastın ardından oluşan toplumsal baskıya rağmen failin hâlâ bulunamadığını, cinayetle ilgili dava kapsamında kırmızı bültenle aranan bir kişinin Star gazetesinde köşe yazarlığı yaptığını söyledi. Araştırmacı gazetecilerin çok ciddi zorluklarla karşılaştıklarını vurgulayan Mumcu, “Dönemin İçişleri Bakanı Mehmet Ağar, babamın davası hakkında anneme ‘bir duvar var ve onu geçemiyoruz’ demişti. Annemin ‘bir tuğla çekin’ demesi üzerine ‘çekemem’ diyen Ağar’a annem, ‘o zaman o duvar yıkılır ve siz altında kalırsınız’ demişti. Ardından Mehmet Ağar’la bağlantılı olduğunu bildiğimiz Susurluk kazası yaşandı” dedi.
GÖKTEPE: SALDIRILARIN SORUMLUSU GAZETECİYE ‘TERÖRİST’ DİYENDİR
Gözaltında öldürülen gazeteci Metin Göktepe’nin kardeşi Meryem Göktepe de Cumartesi Anneleri’ne yapılan müdahaleye de değinerek, “Mehmet Ağar ne yazık ki hepimizin hayatına bir yerden dokundu. Bugünde Cumartesi Anneleri’ne yapılan saldırıların ağababası, Metin’e ‘teröristtir’ diyen Ağar’dır” dedi.
ANTER: KARŞIMIZDA DERİN DEVLET SİSTEMİ VAR
Diyarbakır’da düzenlenen bir festival sırasında suikaste uğrayan Özgür Gündem gazetesi köşe yazarı Musa Anter’in oğlu Dicle Anter, konuşmasına babasının öldürüldüğü günü anlatarak başladı. Babasının kendilerinden habersizce gömüldüğünü ifade eden Anter, “Sağ olsun avukatımız çok uğraştı. Davayı AİHM’ne taşıdık. 2007’de AİHM Türkiye’yi mahkûm etti. Davada ‘T.C, Musa Anter’in güvenliğini sağlamamıştır’ gerekçesi bana hep saçma gelmiştir. Öldüreceği adamın güvenliğini niye sağlasın?” dedi. 1909’dan beri 95 faili meçhul gazeteci cinayetinin işlendiğini ifade eden Anter, derin devletin bir sistem olarak karşılarında durduğunu, bu sisteme karşı olduklarını söyledi.