Öngörülebilir başarı: Ankette AfD`ye[1] yüksek oranda destek

Öngörülebilir başarı: Ankette AfD`ye[1] yüksek oranda destek

Önümüzdeki Pazar günü federal seçimler olsaydı, CDU açık ara farkla seçimi kazanırdı. İkincilik yarışı muhtemelen SPD ile AfD arasında geçerdi.

Çeviri: Kemal Caprak

AfD, güncel "ARD-Deutschlandtrend"[2] ankettinde yüzde 18’e varıyor ve hükümette olan SPD[3] ile aynı seviyeye ulaşıyor. Bu ne şaşırtıcı ne de açıklanamayacak bir durumdur. AfD'nin gücü her zaman siyasi rakiplerinin zayıflığı olmuştur ve şu anda bu rakip partiler muazzam bir şekilde zayıflamaktadır. Ayrıca AfD, kendine özgü temel meselelerle puan toplayabiliyor ve bu ulusal-etnik partinin demokrasi anlayışıyla giderek daha az sorun yaşayan bir kamuoyunadan faydalanıyor.

Önümüzdeki Pazar günü federal seçimler olsaydı, CDU[4] açık ara farkla seçimi kazanırdı. İkincilik yarışı muhtemelen SPD ile AfD arasında geçerdi. AfD`nin oy oranı yüzde 18´de bulunuyor. Sağcı parti geçen Eylül´den bu yana bu kadar güçlü olmamıştı.

Hatta Doğu Almanya´da, AfD açık ara önde duruyor ve önümüzdeki yıl yapılacak eyalet seçimlerinde hükümette yer almayı planlıyor. Fakat şu anda koalisyon alternatiflerinin olmaması nedeniyle mevcut durumda bunu yapması pek olası görünmüyor. Buna rağmen AfD`nin kendisine güveni tam. Parti için işler uzun zamandır şimdiki kadar yolunda gitmiyordu. Bunun da nedenleri bulunuyor.

AfD bu meselelerle puan topluyor

AfD kutuplaştırmayı yaratabildiği ölçüde her zaman başarılı olmaktadır. Örneğin Kalorifer Kanunu´ndan gaz zamlarının durdurulmasına kadar[5], daha önce kendisiyle ilişkilendirilmemiş konuları bile şu anda sahiplenebiliyor. "Her şey olduğu gibi kalsa iyi olur" önerisi dışında, iklim politikasında ciddi karşı önerilerde bulunmasına dahi gerek yok.

Buna ek olarak, AfD´nin temel bir konusu giderek daha önemli hale geliyor. Birçok vatandaş, göç politikasının giderek daha önemli olduğunu düşünüyor. SPD, Avrupa dışı sınırların sıkılaştırılacağını duyurdu, Saksonya Başbakanı, Almanya sınırında sabit sınır kontrollerinin yapılması ve iltica başvurusu yapanlara yönelik maddi yardımların kesilmesi talebinde bulundu. AfD her şeyden önce söz ve eylemde kendisini geçme yarışından memnuniyet duyuyor. Neticede Almanya'da mülteci istemeyenler, yüzünü bunu savunan orijinal partiye çevirir.

Dahası, belirgin Rusya yanlısı çizgisiyle AfD´nin, Alman partileri içerisinde benzersiz bir alametifarikası vardır. Partinin verdiği mesaj, dünya siyasetinin vaziyetinin, bu kadar umutsuz ve kafa karıştırıcı olmak zorunda olmadığıdır, "biz olsaydık her şey olduğu gibi kalırdı" düşüncesidir. Buna ek olarak, halk arasında muazzam bir güvensizlik vardır. Enflasyon yükseliyor, ücret artışları buna ayak uydurmuyor. Alman nüfusunun üçte biri, kişisel ekonomik durumunun şu anda daha az iyi ya da kötü olduğunu düşünüyor. Bu değer, 1997'den bu yana yapılan ARD Deutschlandtrend anketinde şimdiye kadar elde edilen en yüksek değerdir.

AfD meclis grubu genel başkan yardımcısı Norbert Kleinwächter, bunlardan hareketle kendisini onaylanmış olarak görüyor. "İnsanlar Rusya'ya yönelik yaptırımların etkilerini giderek daha fazla hissediyor. Petrol, gaz, elektrik fark etmez. Mali durum kötüleşti. Buna yönelik sürekli uyarılarda bulunduk. Vatandaşlarımızı bu durumdan korumak isterdik". Böylelikle AfD'nin herhangi bir yönlendirme yapması veya karşı öneri sunması gerekmiyor, sadece halktaki güvensizliğin arttığını vurgulamakla yetiniyor. AfD, halktaki güvensizliğin arttığı konusunda haklı ve aynı zamanda bunun böyle kalması için de elinden geleni yapıyor.

Diğer partilerin zayıflığı

AfD kurulduğu günden bu yana, özellikle hep siyasi rakiplerinin zayıfladığı dönemlerde güçlü olmuştur. Bunu kanıtlamak mümkündür. ARD-Deutschlandtrend anketine göre AfD'ye oy vermek isteyenlerin üçte ikisi, bunu hayal kırıklığı ve diğer partilere olan mesafeleriyle açıklıyor. Sadece üçte biri AfD'nin politikalarının kendilerini ikna ettiğini söyleyerek tercihlerini gerekçelendiriyor. Seçim anketlerinde ortaya çıkan bu detay, anketlerdeki destekçileri seçim günü de onların seçmeni olduğu sürece AfD'yi pek de ilgilendirmiyor.

Düşmanlıklar, ablukalar, suçlamalar ve bir sürü kavga. Federal hükümetin şu anda kırmadığı pot neredeyse kalmadı. Koalisyon ortakları, seçmenlerin teveccühünü kazanma mücadelesinde bir eyalet seçiminden diğerine sürükleniyorlar ve “ilerleme sağlayan bir koalisyon” görüntüsü vermekten giderek uzaklaşıyorlar. Netice itibarıyla ilerleme için, gidilmesi istenen ortak bir yön gerekmektedir.

Yeşiller[6] yaptığı manevralarla kendilerini zor durumda bırakmaya devam ediyor, FDP hükümet içinde muhalefet gibi davranıyor ve SPD icraatçı olma iddiasında ve şansölyenin liderlikteki zayıflığı nedeniyle başarısız oluyor.

On Alman'dan sekizi, federal hükümetin şu anda siyasi çözümler bulmasının çok uzun sürdüğüne inanıyor. Yine on Alman'dan sekizi, şansölyenin daha fazla yön göstermesi gerektiğini düşünüyor. İktidarda olan trafik ışığı koalisyonu, öndersiz ve fikir yoksunu bir izlenim yaratıyor.  Kamuoyunda  kendi kendini sabote ettiği göz önünde bulundurulduğunda, kendisinin de bunda suçlu olduğu görülmektedir.

CDU ne istiyor?

Muhalefette olan CDU’nun bugünlerdeki iletişim stratejisi, ne pahasına olursa olsun dikkatleri üzerine çekmek şeklinde özetlenebilir. Thüringen’in CDU’lu lideri Voigt, belediyelerin ısıtma planlaması için tasarladığı ısıtma verilerinin toplanmasını “enerji Stasi’si” olarak adlandırıyor. CDU merkezi ise, federal hükümetin emeklilik fonlarını Yeşiller’in ideolojik projelerine harcadığını ima eden “adil bir ısıtma” şeklinde bir reklam kampanyası yürütüyor. CDU’lu Saksonya Başbakanı Kretschmer konuyla ilgili olarak “ekolojik çılgınlık”tan bahsediyor.

Leipzig Üniversitesi’nden siyaset bilimci Johannes Kiess, bunun nesnellikle pek ilgisi olmadığını, hatta CDU’nun anketlerdeki başarısıyla olan ilgisinin daha da az olduğunu söylüyor. Kiess’e göre, [CDU’nun da yaptığı gibi] devlet kurumlarını kasıtlı olarak halkın refahına karşı çalışmakla suçlayan bir kelime seçiminin tercih edilmesiyle, sonunda [AfD gibi] devleti önemli ölçüde değiştirmek ya da tercihen ortadan kaldırmak isteyenler kazanacaktır.

Peki ya sivil toplum?

AfD’nin çekirdek seçmenleri AfD kurulduğundan bu yana büyümeye devam etti ve parti aynı zamanda giderek daha fazla sağa kaydı. Lucke’den Petry ve Meuthen’e,[7] partiden istifalar ve tasfiyeler, ırkçı-milliyetçi partinin, giderek artan bir şekilde ulusal-muhafazakar unsurlardan kurtulmasına neden olmuştur. Geriye, Anayasayı Koruma Teşkilatı[8] tarafından aşırı sağcılığından şüphe edilen vaka olarak sınıflandırılan bir federal parti kalıyor. Bu parti Anayasayı Koruma Teşkilatı tarafından kesin olarak aşırı sağcı olarak sınıflandırılan gençlik örgütü Junge Alternative ile arasına mesafe koyma konusunda hiçbir işaret göstermiyor.

AfD’nin destekçileri, bu durumdan rahatsız olmuş gibi görünmüyor. Aksine, AfD’nin özellikle radikal olduğu yerlerde, örneğin Thüringen’de, parti özellikle güç sahibi. Siyaset bilimci Kiess’e göre bunun nedenlerinden bazıları, halk arasında demokrasi anlayışının azalmasında ve demokratik kurumlara karşı artan güvensizlikte yatmaktadır.

Bu durum için kendi içerisinde kavgalı bir federal hükümeti suçlamak oldukça kolay ve ucuz olacaktır. Ne federal hükümet ile CDU/CSU, AfD’nin anket sonuçlarındaki kendi paylarını görmezden gelmeli ne de sivil toplum, rotayı belirleyen bir şansölyenin ya da birlik içinde bir federal hükümetin bunu düzelteceği yanılsamasına kapılmalı. Netice itibarıyla AfD’nin beklenen büyük başarısı, tam da bu sivil toplumdan kaynaklanmaktadır. Eğer Alman seçmenlerin neredeyse beşte biri AfD’ye sempati duyuyorsa, bu anket sonuçları hakkındaki tartışma, sadece hükümet çevrelerinde yürütülmemelidir.

 

Kaynakça: https://www.mdr.de/nachrichten/deutschland/politik/analyse-afd-umfragehoch-deutschlandtrend-100.html 

 

[1] Almanca Alternative für Deutschland (AfD) Almanya için Alternatif“. Irkçı ve faşist parti. Ç. N.

[2] ARD-Deutschlandtrend, 1997 yılından bu yana devlet kanalı ARD tarafından aylık olarak yapılan bir siyasi ankettir. Ç. N.

[3] Almanca Sozialdemokratische Partei Deutschlands (SPD) – Almanya Sosyal Demokrat Partisi. Son seçimde en yüksek oyu alarak trafik ışığı koalisyonunu kuran sosyal demokrat parti. Ç. N.

[4] Almanca Christlich Demokratische Union Deutschlands (CDU) – Almanya Hristiyan Demokrat Birliği. 16 boyunca Almanya’yı şansölye olarak yöneten Angela Merkel’in partisi. Ç. N.

[5] Almanya`da önümüzdeki süreçte yürürlüğe sokulacak, halkı maddi konularda etkileyen yasalar. Ç. N.

[6] Almanca Bündnis 90/Grünen – Birlik 90/ Yeşiller. Trafik ışığı koalisyonunda bulunan ve son seçimde yaklaşık yüzde 15 oy alan parti. Ç. N.

[7] Partinin eski önde gelen isimleri. Ç. N.

[8] Almanca Bundesamt für Verfassungsschutz (BfV) – Almanya’nın iç istihbarat teşkilatı. Almanya’da yaşayan yabancı kökenli insanların hedef alındığı NSU çınayetlerinde, teşkilatın olaylardan haberdar olduğu ve dosyaları yok ettiği bilinmektedir. Bu ve bunun gibi örnekler, bizzat teşkilatın aşırı sağ ile gerçekten mücadele edip etmediği konusunda ciddi soru işaretleri doğurmaktadır. Ç. N.

DAHA FAZLA