Online eğitime karşı çıkan öğrencilere gözaltı
Üniversitelerde online eğitim kararına karşı toplanan çok sayıda öğrenci gözaltına alındı.
İleri Haber
Üniversite öğrencileri depremin ardından online eğitim kararı verilmesine karşı Süreyya Operası önünde toplandı. “Üniversitelerden vazgeçmiyoruz” diyerek toplanan öğrencileri abluka altına alan polis, basını alandan uzaklaştırarak çok sayıda kişiyi gözaltına aldı.
Abluka içinde açıklama yapan öğrenciler, “Biz üniversite öğrencileri olarak, devrimciler olarak depremin ilk anından beri bölgelere gittik. Üniversitelerde dayanışmalarla örgütledik, bugün de biliyoruz ki, uzaktan eğitim kararı bizim dayanışmamızı, örgütlülüğümüzü bastırmak içindir. Üniversitelerden vazgeçmiyoruz, sokaklardan vazgeçmiyoruz. Deprem bölgelerinde dayanışmayı büyütmeye devam edeceğiz. Buradaki polisler deprem bölgelerine böyle gelmedi, orada öğrenciler vardı, devrimciler vardı” sözlerine yer verdi.
“İnsanlar devletin asıl yüzünü burada görüyor” diyen öğrenci, “40 bini aşkın kişi bu ülkede öldü ama ne yaptılar üniversitelerden vazgeçmeyeceğiz diyen öğrencileri ablukaya alıyorlar. Mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz” dedi.
BASIN AÇIKLAMASI DÜZENLENDİ
Online eğitim kararına tepki gösteren üniversite öğrencileri, daha sonra Kadıköy Rıhtım'da bir araya gelerek bir basın açıklaması düzenledi. Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Musa Piroğlu da basın açıklamasına katıldı.
Sahne Sanatları Öğrencileri tarafından okunan ve Anton Çehov'un “Bizim işimiz okumak, okumak, mümkün olduğunca fazla bilgi biriktirmek için çabalamaktır. Zira ciddi toplumsal akımlar bilginin olduğu yerdedir. Gelecekteki insanların mutluluğu da ancak bilgidedir" sözüyle başlayan basın açıklamasında, şu ifadeler yer aldı:
"Sahne sanatları öğrencileri dayanışması olarak, 6 Şubat günü meydana gelen, Türkiye’yi ve Suriye'yi etkileyen afet sonucu hayatını kaybedenlerin yakınlarına başsağlığı, bütün vatandaşlarımıza sabır ve acil şifalar diliyoruz. Son dönemlerde yaşadığımız en acı olaylardan biriyle karşı karşıyayız. Üniversite öğrencileri olarak bizler de depremin ilk gününden itibaren bulunduğumuz kentlerdeki halk dayanışmalarında ve arama kurtarma ekipleriyle birlikte deprem bölgesindeki çalışmalarda elimizden geleni yaptık ve yapmaya devam ediyoruz.
'KOORDİNASYONSUZLUK SONUCU HALK DEPREMİN ALTINDA KALDI'
Ülkemizde yaşanan bu felaket karşısında, devletin ilk müdahaleleri bizleri düşündürtmüş ve utanarak bizi şu sonuca vardırmıştır: Mevcut olanakların kullanımındaki koordinasyonsuzluk ve plansızlığın sonucu, halk depremin altında kalmıştır. Bütün halkımızla, derin bir yas içerisindeyiz. Ülkemizin dört bir yanında, etkileri uzun yıllar sürecek olan afetin yol açtığı yaraları sarmaya çalışırken yetkililer tarafından alınan kararları endişeyle takip etmekteyiz. Alınan kararlar karşısındaki endişemizin nedenlerini açıklamak isteriz.
11 Şubat Cumartesi günü, üniversitelerin, 2022-2023 bahar dönemini uzaktan eğitim şeklinde geçirileceği ve KYK yurtlarının boşaltılıp depremzedelere tahsis edileceği duyuruldu. Depremzede öğrenciler, kayıplarıyla dahi ilgilenemeden, kendilerini başka bir sorunun içerisinde buldular. Arkadaşlarımız, kaldıkları KYK yurtlarından kapı dışarı edildiler. Üniversitelerin, alınan karar karşısında itirazları ve talepleri ilgili mercilere bildirildi. Ancak 17 Şubat Cuma günü YÖK Başkanı Özvar, bahar döneminin 20 Şubat'ta uzaktan eğitimle başlatılabileceğini, nisan başı itibarıyla yüz yüze eğitimin de olduğu hibrit seçeneğin değerlendirileceğini açıkladı.
'BAŞKA HAKKIN GASBI İLE MAĞDURİYETLER TELAFİ EDİLEMEZ'
Alınan yeni karar sonucu anlıyoruz ki, bildirilen itiraz ve talepler hiçbir şekilde dikkate alınmamış ve depremzede arkadaşlarımızın mağduriyeti göz ardı edilmiştir. Bilinmelidir ki mağduriyetlerin, başka bir hakkın gaspı ile telafisi mümkün değildir. Depremzede arkadaşlarımız acilen sağlıklı, güvenli mekanlara yerleştirilerek barınma ihtiyaçları karşılanmalıdır. KYK yurtlarının fiziki şartları, öğrencilerin barınabilmesi için bile uygun değilken, depremzede insanların yaşamlarını devam ettirebilmesi noktasında yeterli olanaklara sahip değildir.
Merak edemeden geçemiyoruz: 99 Depremi sonrası toplanmaya başlanan ve deprem vergisi olarak da bilinen özel iletişim vergisinin 2000-2022 yılları arasındaki toplam tutarı 87 milyar 998 milyon liradır. Toplanmış olan bu vergiler, vatandaşlarımızın can güvenliğinin tehlikede olduğu bu dönemde kullanılamaz mıydı?
Üniversite öğrencileri olarak kriz anlarında ilk gözden çıkarılanlar olmayı kabul etmiyoruz. Atılan ilk adımın, öğrenim kurumlarından vazgeçilmesi yönündeki kararı şiddetle kınıyor, bu kararı alan karanlık zihinleri reddediyoruz. Hiçbir üniversite bileşeninin söz sahibi olmadığı bu tepeden inme karar, ülke çapında pek çok öğrenci arkadaşımızı mağdur etmiştir. Bu karardan derhal vazgeçilmesini talep ediyoruz. Anayasamızın 42.maddesinde belirtilen: 'eğitim ve öğretim, devletin başta gelen ödevlerindendir' ibaresinin burada bir kez daha altını çizmek istiyoruz. Gayriciddi bir tutum içerisinde olan devlet mensuplarımızın, görevlerinin en başında gelmesi gereken eğitim-öğretim konusundaki sorumluluklarını göz ardı ettiklerini, bununla da kalmayıp; ülkemizin yarınlarının umudu olan öğrencileri, keyfi kararlarının kurbanı ettiklerini görüyor, bu tutumu büyük bir öfkeyle kınıyoruz.
'ÜNİVERSİTELER YALNIZ ÖĞRENİM YERİ DEĞİLDİR'
Üniversiteler yalnız öğrenim yeri değildir. Aynı zamanda sosyalleşme ve birlik olma alanlarıdır. Yaşadığımız bu zorlu süreçte, dayanışmanın kalbi olan kampüslerimizin kapatılması; depremzede öğrenci arkadaşlarımızın iyileşme sürecine ket vuracaktır. Travma sonrası stres bozukluğu yaşayan kişilerin gündelik hayatlarını mümkün mertebe sürdürmeleri önerilir. Bu koşullar altında yüz yüze eğitim hakkımızın elimizden alınması, iyileşme sürecini herkes için daha zorlu kılacaktır. Öğrencilerin sosyal, psikolojik, fiziksel ve ekonomik koşulları gözetilmeyerek alınan bu karar kabul edilemez ve derhal geri çekilmelidir.
Pandemi sürecinde deneyimlemiş olduğumuz uzaktan eğitim modeli gerek üniversitelerin altyapı eksikliği gerek öğrencilerin ihtiyaç duydukları materyallere erişimlerindeki zorluklar nedeniyle öğrencilerin öğrenim alanındaki verimliliklerini oldukça aşağı çekmiştir. Ayrıca Öğrencilerin, sosyal yaşamdan koparılması, psikolojik açıdan olumsuz etkilere sebep olmuştur. Bu süreçte yaşananlar göz önüne alındığında; depremzede arkadaşlarımız, online eğitim için uygun olanaklara sahip değillerdir.
Deprem sonrasında yaşadığımız mağduriyetlerin tekrar yaşanmaması için birincil yolun bilimsel bilginin üretim yerleri olan üniversitelerden geçtiğini biliyor, bu nedenle ilk olarak eğitim-öğretimden feragat edilmesi kararını reddediyoruz. Üniversite bileşenlerinin haklı talepleri bir an önce dikkate alınmalı ve yeni mağduriyetlere sebep olunmadan bu yanlış karardan derhal vazgeçilmelidir.
TALEPLER DİLE GETİRİLDİ
Deprem bölgelerinde yaşanan mağduriyetlerle ilgili olarak elimizden geleni yapmayı sonuna kadar sürdüreceğimizi yineliyor, depremzede arkadaşlarımızın mağduriyetinin göz ardı edilmemesini temenni ediyoruz. Ve taleplerimizi yineliyoruz:
- İlk vazgeçilecek şey eğitim olmamalıdır!
- Üniversiteler yalnız öğrenim yeri değildir. Aynı zamanda sosyalleşme ve bir arada olma alanlarıdır. Öğrenciler bu dayanışmadan yoksun bırakılmamalıdır.
- Üniversitelerde yapılacak her türlü değişiklik, üniversite bileşenlerince yapılmalıdır.
- Depremzedeler için sağlıklı ve güvenilir, kamu ya da özel tüm otel ve konaklama tesisleri ile toplu konutlar başta olmak üzere şirketlerin elindeki bütün konutlar ücretsiz olarak depremzedelere açılmalıdır.
- Depremden etkilenen üniversite öğrencilerinin; öğrenim hayatlarını sürdürebilecekleri yeni planlamalar yapılmalı ve konaklama ihtiyaçları karşılanmalıdır. İlerleyen sürecin takipçisi olacağımızı kamuoyuna bildiririz.”