Paket, dövize neden hitap etmiyor?
Hükümet döviz kaçışını komplo, ekonomik saldırı, global sarsıntının yan etkisi gibi ifadelerle geçiştirmeye çalışsa da yabancı şirketlerin uzunca bir süredir Türkiye'yi terk etme eğilimine girdikleri biliniyor. Bir yabancı gazetecinin bir patrondan aldığı demeçte geçtiği gibi kimse çıkış kapısında sıkışmak istemez. Yani çıkışlar yerel paranın değerini düşürdükçe, sermaye kazandığının daha azını götürebilecektir, çünkü dolarını daha pahalı alacaktır. Vakit varken kaçalım diyenler, giderek bir çığ etkisi yaratıp dövizi geçen hafta gördüğümüz gibi inanılmaz seviyelere yükseltebilirler.
Merakla beklenen ani döviz yükselişine karşı önlemler paketinin içinden kredi ve yatırım teşvikleri çıktı. Saray iktidarının ekonomiyi canlandırmak için her şeyi yapmaya kararlı olduğu biliniyor. Gelin görün ki son döviz çalkantısının çaresi, yılların çabası olabilecek şekilde ekonomiyi canlandırmak değil, günler içinde etkili olması beklenen sermaye kaçışını durdurmak.
Hükümet döviz kaçışını komplo, ekonomik saldırı, global sarsıntının yan etkisi gibi ifadelerle geçiştirmeye çalışsa da yabancı şirketlerin uzunca bir süredir Türkiye'yi terk etme eğilimine girdikleri biliniyor. Bir yabancı gazetecinin bir patrondan aldığı demeçte geçtiği gibi kimse çıkış kapısında sıkışmak istemez. Yani çıkışlar yerel paranın değerini düşürdükçe, sermaye kazandığının daha azını götürebilecektir, çünkü dolarını daha pahalı alacaktır. Vakit varken kaçalım diyenler, giderek bir çığ etkisi yaratıp dövizi geçen hafta gördüğümüz gibi inanılmaz seviyelere yükseltebilirler.
Eşyanın tabiatı gereği Türkiye'deki sermaye getirisinin diğer "gelişen piyasalarla" yani zayıf halkalarla dengelenmesi lazım. Halbuki artan riskler, düşmeyen enflasyon, zayıflayan kur, ve nihayet Saray tarafından artırılmasına izin verilmeyen faizler getiriyi sınırlayınca uluslararası sermaye "uzak kalma" eğilimini güçlendiriyor.
Peki AKP'nin istediği gibi yatırımlar artsa, istihdam artışıyla işsizlik yarıya doğru inse, artan satışlarla yatırımlar kârlı hale gelse ve mevcut faiz ve riskler, sermaye açısından seve seve katlanılır hale gelse? Evet ne güzel olur. O zaman gerçekten faizler de enflasyon da işsizlik de aynı anda düşebilir. Murad edilen bu neden-sonuç ilişkisi, kararlı, şeffaf ve halkçı bir ekonomik programla, müsait bir uluslararası konjonktürde, 8-10 yıl içinde ulaşılabilecek bir sonuç.
Ancak kaçış eğilimindeki uluslararası sermaye, maalesef bugünlerde bununla değil, hükümetin zararı göze alarak kaçmaktan vazgeçirmek için, kendisine bu ay, gelecek ay ne teklif edeceğiyle ilgileniyor! Bu da ne yazık ki AKP'nin kendini 14 yıldır emanet etmiş, kredisini almış olduğu emperyalist mali sermayenin temel içgüdüsü!
Emperyalizm Obama döneminde bedava para yaratıp sağda solda macera ararken komplo, saldırı, kötü niyet yoktu; Trump programının faizleri yükselteceği anlaşılıp eve dönüş başladığında birden bire hain kesildi!
Hükümetin yatırım yapmayı ucuzlatan, kredi almayı kolaylaştıran geniş paketi bir, dünya konjonktürünün değişmekte olduğunu, iki, finans kapitalin AKP'ye güveninin kaybolduğunu, üç, kredi alıp yatırım yapmak için patronların kâr edebileceği bir güvenli faaliyet alanı görmek zorunda oldukları, ve dört, ihracat için yatırım yapacak olanın yatırım maliyetinden önce global koşulları ve riskleri düşündüğü gerçeklerini ihmal ediyor.
Peki ne olabilir? Evet paket kimi açılardan çalışabilir. Örneğin Kanal İstanbul müteahhitlerinin hafriyatı finanse edilebilir, eski evler yıkılıp yeni evler yapılabilir, boş kalan konutları satamayan müteahhitler kurtarılabilir. Ama bütün bunlar, hem bugünlerde depreşen "kaçsak mı?" fikrine, hem de ekonominin 14 senedir getirdikleri noktada büyümek için her koşulda ciddi bir dış kaynak gereksinimi olduğu gerçeğine hitap etmiyor. Sadece ve sadece krizi finans balonuyla erteleme çabası anlamına geliyor. Mevcut yapısal sorunların üzerine finans balonu gelince de 2001 krizinin daha da büyüğü için kapı aralanır.