Politika’nın Kant’a ihtiyacı vardır; Kant’ın politikaya

Politika’nın Kant’a ihtiyacı vardır; Kant’ın politikaya

“Kant’ın bir politika felsefecisi olarak değil de, politika üzerine ikincil önemde yazılar kaleme almış bir filozof olarak kabul edildiği tarihsel süreç geride kaldı. Kant geçtiğimiz yüzyıl, deyim yerindeyse, bir politika filozofu olarak yeniden keşfedildi.”

Zilan Yıldırım

Kompernik’in açtığı yoldan bilim ve düşünce dünyası büyük bir dönüşüm geçirerek yol aldı. Tıpkı güneşin evrenin merkezinde olmadığının kanıtlanması gibi insanın da biricikliği alaşağı edilmeye başlanmıştı. Çok uzun yıllar teolojinin örtüsü altında yol aramaya çalışan düşünce dünyası yavaş yavaş bu örtüden sıyrılıyordu artık. Bu döneme Aydınlanma denmesinin de biraz sebebi buydu. Herhangi bir yeni verinin, bilginin eskiyle kıyası, eleştirel ya da değil bu yeniye yaklaşabilme cesareti bu dönemi özetleyen reflekslerdi. Kant’ın, başkasının klavuzluğu ve yardımı olmadan aklını kullanmak olarak tanımladığı bu dönem kendisinin de çok önemli katkılarıyla günümüze kadar etkilerini gösterdi.

Fransa’da Diderot, Montesquieu, Rousseau; Büyük Britanya’da Locke ve Hume bayrağı taşırken Almanya’da Saf Aklın Eleştirisi (Kritik der reinen Vernunft), Pratik Aklın Eleştirisi (Kritik der praktischen Vernunft) ve Ahlâk Metafiziği (Metaphysik der Sitten) gibi önemli eserleriyle de Aydınlanma’ya çok önemli katkılar sunmuştu Kant.

Politik Yazılar, Kant’ın politika, yönetim, yurttaşlık ve barışın tahsisi gibi konulara değindiği kısa makalelerin derlendiği değerli bir eser. KHK ile öğretim verdiği Dicle Üniversitesi’nden ihraç edilen Barış Akademisyeni Aydın Gelmez’in çevirisi ile Dipnot Yayınları’nda yayınlanan eser, politikaya Kant’ın yaklaşımını göstermesi bakınımdan önemli bir derleme.

‘’Politikayla hiç ilgilenmeyen, etik söz konusu olduğunda bile bu disiplini toplumsal, tarihsel görünümlerinden soyutlayıp tarih dışı ve bireysel yönleriyle ele alan bir Kant imgesi, tüm bu türden karikatürler gibi, entelektüel konforu su götürmez ve bir o kadar yanlış bir tasarımdır.’’ cümlesiyle Sunuşa başlıyor Gelmez ve bu eserin de bahsedilen imgenin yıkılışını kanıtladığını gösteriyor. Kant’ın etik, metafizik, ahlak başlıklarına -son derece soyutlanmış halleriyle- sıkıştırılmasının yanlış olduğunu, bu başlıkları bireyin toplumsal, politik varlığına hiç de kör olmayacak şekilde teorize ettiğini gösteriyor.

DOĞADAKİ EREKSELLİK VE ‘A PRİORİ’

Pratikte el yordamıyla deneyip yanılarak elde edilen bilgi belirli ilkeleri biriktiremeden ve uğraşa dair bir bütüne (sisteme) sahip olmadan tek başına yeterli olamaz. Teoriden daha fazla da ilerleyemez. Teorinin bu denli önemini vurgulayan düşünür; ‘’nasıl mutlu olacağımızı değil, mutluluğa nasıl layık olmamız gerektiğini öğreten bir bilim için giriş’’ diye nitelediği ahlakta ve ‘’her tek kişinin özgürlüğünün başka herkesin özgürlüğüyle uyum içinde olması koşuluyla sınırlanması’’ olarak tanımladığı hukukta teorinin pratikle ilişkisini inceliyor.

Teolojinin düşünce dünyasının üzerini bir örtü gibi örtmesi birçok boşluğu dolduruyor ve birçok soruya hazır cevaplar üretebiliyordu. Kant’ın bu örtünün kalkmasıyla gördüğü bir boşluk da doğadaki ereksellikti. Anlama yetisi ve aklı, doğa ve özgürlüğü sentezlemenin tek yolu erekselliği keşfetmekti. Gelmez’in de dediği gibi Kant’a göre ‘’[d]oğada ereksellik göremeyiz ama doğayı hiç değilse mekanik açıklamaların tüketemediği kimi ürünlerinde ereksel olarak düşünebiliriz, elbette onu yine de teleolojik bir dizge olarak bilmiş olmayız.’’ Burada Kant’ın özel olarak geliştirdiği ‘a priori’ kavramını görebiliriz.

Kant’ın politika ile ilişkisinde: ‘’Sonuç olarak, en yüksek iyinin, böyle bir iyinin ‘bilimsel öğretisinin’ felsefesi olmak bakımından Kant felsefesinin zorunlu olarak politik bir veçhesi vardır. Yani bir kez daha, politikanın Kant’a olduğu kadar Kant’ın da politikaya ihtiyacı vardır. Nitekim, Fransız devrimine, devrimde yükselen sloganlara kulak kesilmesi kendi dünya görüşünün toplumsal karşılık bulmasının eseri değildir sadece, aynı zamanda, politik bir devrim girişiminde, ‘üzerindeki yıldızlı gök ile içindeki ahlak yasası’ arasında bir birlik zemini olduğunu, böylece insanın en yüksek iyiye doğru ilerlediğini gören filozofun yaşadığı coşkunun eseridir.’’

KÜNYE: Politik Yazılar, Immanuel Kant, Çeviri: Aydın Gelmez, Dipnot Yayınları, 2022, 188 sayfa

DAHA FAZLA