Rengârenk bir “Sınır-sız Devinim”
Anna Laudel, sanatçı Serkan Küçüközcü’nün capcanlı renklerle, büyüklü küçüklü figürlerle, zıtlıklar ve politik ayrıntılarıyla düşlerini tuvale yansıttığı işlerini sanatseverlerle buluşturuyor. “Sınır-sız Devinim”, çalışmaları gören herkesi büyülü bir yolculuğa çıkarıyor.
Deniz Burak Bayrak
Uzun zamandır resim sergilerini izleyip yazılar yazıyorum. Ancak Serkan Küçüközcü’nün çalışmaları için; beni şimdiye kadar en çok heyecanlandıran, verdiği iletilerle düşündüren ve etkileyen sayılı işlerden diyebilirim. Küçüközcü, yaşam ve doğayla kurduğu ilişkinin bir göstergesi olarak doğal mekânları son derece temiz ve titiz bir biçemle resmetmiş.
PEYZAJIN SÜRREALİST İFADESİ…
Sanatçı, Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Baskı Sanatları dalında lisans eğitimini tamamladıktan sonra yurt içi ve yurt dışında pek çok karma sergi ve workshopta yer almış. İyi bir eğitim ve üstün bir yeteneğe sahip olduğunu gördüğümüz sanatçı galerideki peyzajın hâkim olduğu işlerini sürrealizmle kaynaştırmış.
İrili ufaklı tuvallerini bir arada gördüğümüz sanatçıyı pandemi dönemi de etkilemiş. Atölye ortamından uzak olduğu süreçte daha küçük boyutlu resimler yapmaya yöneldiğini belirten Küçüközcü, düşlerini akrilik boya aracılığıyla sanata dönüştürmüş. Öyle ki uzaktan bakınca kaliteli bir baskı olduğunu düşündüren resimler yaklaşıp dikkatlice bakıldığında akrilik boyanın malzeme olarak seçildiği, temiz birer resim olarak kendini belli ediyor. Siyah tonun ağırlıklı olduğu işlerde açık ve koyu tonlar, doğru deyimle, patlıyor!
BİLİNÇALTI, ÇOCUKLUK VE MASUMİYET…
İşlerin farklı fonları ve kavramsal durumları söz konusu. Bazı resimlerde fon yemyeşil bir doğa, bazılarında kış manzarası, kimisinde ise uzay. Gökyüzü de belirgin bir görünürlüğe sahip. Doğanın insan eliyle yok olmaya yüz tutması, lunapark, palyaço ve kuklalar ile hüzün veren oyuncak imgeleri sergiye adını veren sınırsız ve zamansız ilişkilerin kurgulandığı bir düzlemde beliriyor. Uçak, astronot ve robot figürlerinin ise teknolojiye bir gönderme olduğunu belirtmek gerek.
Bilinçaltı ile gün yüzüne çıkan çocukluk ve masumiyet resimlerdeki figür ve küçük detaylarla birer simgeye dönüşüyor. Savaşları eleştiren, çocuklara daha güzel bir dünya sunmanın gerekliliğine inanan, sorgulayan, eleştiren bir çabanın da ürünü her bir parça. Bu “sınırsızlık” durumu da Serkan Küçüközcü’nün gelenekselden çağdaşa “devinen” resimsel pratiğinin mücadele alanı oluyor.
Ayrıca sergi izleyicisine, Anna Laudel’de sanatçı ilişkileri ile ilgilenen Nilay Yerebasmaz ve Kübra Kızıl son derece doyurucu açıklamalar ve bilgilendirmelerle yardımcı oluyorlar. Yetkin çalışanlarıyla samimi bir galeri ortamı olduğunu belirtmeliyim.
“Kendi kurduğum hayali, düşlerimi insanlara kabul ettirip aynı hayal dünyasını onlarla paylaşmak ve hiç tanımadığım bir mekânın duvarında resmimin sevilerek asıldığını bilmek beni en mutlu edecek duygudur.” diyen Serkan Küçüközcü’nün “Sınır-sız Devinim” adlı kişisel sergisini Anna Laudel Istanbul’da, 10 Haziran 2022’ye kadar pazartesi dışında ziyaret edebilirsiniz.