Salda Gölü'nde tahribat: Milyonlarca yıl geçmişi olan canlılar, bugünün ayakları altında!
“Türkiye’nin Maldivleri” olarak nitelendirilen, NASA’nın ilgiyle takip ettiği Salda Gölü’nde yetersiz koruma tedbirleri sebebiyle tahribat sürüyor.
Mehmet Fırat Özgür
Endemik varlıkların yok olma tehlikesi altında olduğu Salda Gölü, millet bahçesi yapma gerekçesiyle adeta şantiyeye dönüşmüş, gölün çevresindeki kumlar taşınmış daha sonra yeniden yerine yerleştirilmişti. Ancak göle verilen zarar bununla da kalmadı. Milyonlarca yıldır Salda Gölü'nde ve çevresinde bulunan canlılar ve fosilleri, bugünün insanının ayakları altında kaldı.
Salda Gölü Koruma Derneği Başkanı Gazi Osman Şakar, Salda Gölü kenarından paylaştığı videolarla doğa tahribatına dikkat çekmeye çalıştı. İnsanların gölün sularının çekildiği bölgelerine masa ve sandalye atarak, gölün rengini veren ve siyanobakteri fosillerini ezmesine tepki gösteren Şakar, Salda Gölü için tam koruma çağrısı yaptı.
Konuyla ilgili İleri Haber’e konuşan Şakar, Salda Gölü’nde suların çekilmesine ve yaşanan tahribatın nedenlerini anlattı.
‘EN BÜYÜK NEDEN KÜRESEL ISINMA’
Göl çevresinden akan sularla birlikte yer altı sularının da azalmasının Salda Gölü’ndeki suların çekilmesinin nedenlerinden biri olduğuna dikkat çeken Şakar, “Suyun çekilmesinin değişik sebepleri var. En büyük sebep küresel ısınma elbette. Bununla birlikte Karaman’daki ve Burdur’daki suların da azalmasının yanı sıra yer altı sularının çekilmesiyle göle gelen sular azalıyor. Bu azalmadan kaynaklı olarak gölün kenarında daha önce bu kadar çekildiğini görmediğimiz biçimde bir susuz alan oluştu. Halk plajındaki beyaz kumların olduğu yer sudan 70 metre kadar uzakta kaldı.” dedi.
DÜNYA’DA 7 TANE
“Orman Bakanlığı’nın tabiat parkı olarak belirlediği sahada siyanobakteri fosilleri insanlar tarafından eziliyor” diyen Şakar, siyanobakterilerin Salda Gölü için önemini şöyle anlattı:
Siyanobakteriler, dünyadaki ilk canlıların oluşumunda dünyaya oksijen veren tek hücreli canlılar. Yani bundan 4 milyar yıl önce yaşamaya başlamışlar. Salda Gölü’nün oluşumu da 2 milyar yıl öncesine dayanıyor. Salda gölünde bu canlılar halen yaşıyor ve halen dünyaya oksijen salıyorlar. Dünyada bu ve benzeri toplam 7 tane göl var: Biri Kanada’da, biri Makedonya’da, dördü Avustralya’da bir tanesi de Türkiye’de. Siyanobakteriler aynı zamanda göle renk veriyor. Biliyorsunuz gölün kendine has renkleri var. Siyanobakterilerin önemi bu.
‘GÖLE GİREN KİRLİLİK BİR DAHA ÇIKAMIYOR’
Salda Gölü’nün diğer ülkelerdeki benzerlerine kıyasla daha az korunduğunu vurgulayan Şakar, “Bilim insanlarından öğrendiğimiz kadarıyla, Kanada’daki göle girilmesi yasak. Ama Türkiye’de suya girebiliyorlar. Salda gölü kapalı bir havza. Göle giren kirlilik bir daha çıkamıyor. Bundan dolayı insanların göle girmemesi gerekiyor. Tarım ilaçlarının, atık suların göle ulaşmaması gerekiyor. Her türlü kirlilikten korunması gerekiyor” şeklinde konuştu.
GÖLÜN TAMAMI KORUMA ALTINA ALINMALI
Salda Gölü’nün sit alanı olmasına rağmen Millet Bahçesi yapıldığını söyleyen Şakar, yapılan ahşap binaların ve yolların Salda Gölü’ne ve çevresindeki doğaya zarar verdiğini belirterek şunları söyledi:
Beyaz adalar bölgesinde ‘beyaz kumlara basılmayacak, suya girilmeyecek’ denildi. Beyaz adalar bölgesinde belli bir bölgeyi çevirdiler. Orada kumlara basılmıyor, suya girilmiyor ama yeterli değil. Çünkü siyanobakteriler sadece beyaz adaların olduğu yerde değil, gölün diğer yerlerinde de var. Bununla birlikte sadece siyanobakterilerin korunması da yetmiyor. İnsanların “kil” dedikleri, ciltlerini güzelleştirmek için vücutlarına sürdükleri hidromanyezitlerin de korunması gerekiyor.
Gölün tamamı korunursa ancak yeterli korunma sağlanmış olur. Ayrıca gölün içinde ve kenarında endemik bitkiler ve balıklar var. Bu canlılar insan baskılarıyla yok olma tehlikesinde.