Siyahlara yapılan ayrım Hitler faşizmine nasıl ilham oldu?

Siyahlara yapılan ayrım Hitler faşizmine nasıl ilham oldu?

Hitler faşizmi ırkçı yasaları uygularken hangi ükeyi model aldı? ceviriyoruz.org sitesinde yayınlanan, 'Naziler Jim Crow’dan Nasıl İlham Aldı?' adlı makale, siyah-beyaz ayrımcılığının Nazi yasalarına nasıl örnek olduğunu ele alıyor.

Naziler Jim Crow’dan Nasıl Ilham Aldı?

1935’te, Nazi Almanyası iki kökten ayrımcı yasayı onayladı: Reich Vatandaşlık Yasası ve Alman Kanının Korunması ve Alman Onuruna Dair Kanun. Bunlar birlikte Nürnberg Yasaları olarak biliniyorlardı ve Yahudi Soykırımı ve II. Dünya Savaşı sırasında Yahudi halkına uygulanan zulüm için hukuki zemin hazırladılar.

Naziler yasal olarak Yahudi vatandaşlara karşı ayrımcılık yapmaya ve onları haklarından mahrum etmeye karar verdiklerinde, sadece hiç yoktan fikirler ortaya atmıyorlardı. Başka bir ülkenin yasalarını yakından incelemişlerdi. Hitler’in Amerikan Modeli adlı kitabın yazarı James Q. Whitman’a göre de bu ülke Amerika Birleşik Devletleri idi.

Yale Hukuk Bürosu’nda profesör olan Whitman, “20. yüzyılın başında Amerika dünyadaki ırkçılık alanının önde gelen yargı organıydı.” diye belirtti. ‘’Amerikan ırk kanunları Nazi avukatlarının ilgilerini çekti, onları çok yakından incelediler ve sonuçta onlardan epey etkilendiler.” dedi.

Naziler, özellikle Jim Crow döneminin Siyahi Amerikanlara karşı ayrımcılık yapan ve onları Beyaz Amerikanlardan ayıran kanunlarına hayranlık duydular ve aynı tür bir ayrımcılığı Almanya’da başlatıp başlatmamayı tartıştılar.

Yine de sonuçta bunların yeterince ileri gitmeyeceğine karar verdiler.

“En çarpıcı Nazi görüşlerinden biri de Jim Crow’un Amerika Birleşik Devletleri’nde uygun bir ırkçı program olmasıydı, çünkü Amerikan siyahları zaten baskı altında ve zor durumdaydı.” diyor. “Fakat Almanya’da aksi şekilde, (Nazilerin hayal ettiği gibi) Yahudilerin zengin ve güçlü olmasından mütevellit, daha şiddetli tedbirler almak gerekiyordu.”

Bu nedenle Naziler, ABD’nin yerli Amerikalılar, Filipinliler ve diğer grupları ABD topraklarında yaşıyor olsalar dahi nasıl vatandaş olmayan kişiler olarak nitelendirdiği ile daha fazla ilgililerdi. Bu modellemeler, Yahudi Almanlarının vatandaşlıklarını ellerinden alan ve onları “uyruk” olarak nitelendiren Nuremberg Yasalarının vatandaşlık cüzünü etkiledi.

Ancak Nazilerin Almanya’ya nakledebileceklerini düşündükleri Jim Crow döneminin bir bileşeni de, 48 eyaletten 30’unda ırklar arası evlenmeyi yasaklayan melezleşme karşıtı yasalardı.

Whitman, ‘‘Amerika, bu türde açık ara farkla en acımasız kanunlara sahipti.’’ diyor. “Özellikle bazı eyalet yasaları, ırklar arası evlilik için ağır cezai yaptırım tehdidinde bulunuyordu ve bu da Nazilerin Almanya’da yürürlüğe sokmaya çok hevesli oldukları bir şeydi.”

Yahudi ve Aryan evliliklerini yasaklama fikri Nazileri bir ikilemle karşıladı: Kimin Yahudi olup kimin olmadığını nasıl anlayacaklardı? Ne de olsa ırk ve etnik kategoriler toplumsal olarak oluşturulur ve ırklar arası ilişkiler, iki tanımdan birine düzgün şekilde sığmayan evlatlar üretir.

Naziler yeniden Amerika’ya baktı.

Whitman “Bu melezleşme karşıtı yasalarla bağlantılı olan, yadsınamayacak yoğunlukta bir Amerikan içtihadı vardı.” diyor.

Tartışmalı “Tek Damla” kuralları, atalarından herhangi biri siyah olan herkesin yasal olarak siyah olduğunu ve beyaz biriyle evlenemeyeceğini belirtiyordu. Kanunlar ayrıca, bu grupların beyazlarla evlenmesini önlemek için bir kişinin Asya veya Yerli Amerikalı olduğunu neyin belirlediğini tanımlamıştı (özellikle Virginia’nın, Pocahontas’ın soyundan geldiğini iddia eden önde gelen beyaz aileler için “Pocahontas İstisnası” vardı).

Nürnberg Yasaları da, Nazilerin Yahudi ve Aryalı insanlar arasındaki evlilik ve cinsiyeti suç saymasına izin veren ve kimin hangi gruba ait olduğunu belirleyen bir sistem geliştirdi. Naziler, “Tek Damla Kuralı”nı benimsemek yerine, büyük ebeveynlerinden üç ya da daha fazlası Yahudi olan birinin Yahudi olduğuna karar vermişti.

Bu da, Whitman’ın da belirttiği gibi, ‘’Amerikan Irk Sınıflandırma Yasası, Nazilerin Almanya’da uygulamaya çalıştıklarından çok daha sert ve acımasızdı.’’ demek oluyor.

O zaman, Nazilerin savaş öncesinde ABD’de tek bir ağızdan kınanmaması şaşırtıcı bir şey olmamalı. 1930’ların başında, Amerikalı öjenistler Nazi’nin ırksal saflık hakkındaki fikirlerini memnuniyetle karşıladılar ve propagandalarını tekrar yayınladılar. Adolf Hitler’in açık hayranlarından biri olan Amerikalı havacı Charles Lindbergh, 1938’de Nazi liderinden bir gamalı haç madalyası aldı.

ABD savaşa girdiğinde kesinlikle Nazi karşıtı bir tutum sergiledi ancak siyah Amerikan askerleri iki ülke arasındaki benzerlikleri fark etti ve bir “çifte zafer mücadelesi” ile karşılarına çıktılar. Amacı ne miydi?  Mihver güçlerine karşı yurt dışında ve Jim Crow’a karşı yurt içinde zafer.

Yazar: Becky Little

Çevirmen: İlker Aydın

(ceviriyoruz.org sitesinden alınmıştır)

 

 

DAHA FAZLA